‘MİT’İ Karıştıran FETÖ’cü Aşkı’
Orhan Erinç 01 Ocak 1970
Adalet ve Kalkınma Partisi, “Çözüm Süreci” diye başlattığı girişim döneminde terör örgütü PKK’ye gösterdiği hoşgörüyle oluşan “yardım ve yataklık” iddialarından MHP lideri Devlet Bahçeli sayesinde tereyağından kıl çeker gibi kurtulduğunu sanıyor.
Şimdi de sıra geldi Fethullah Gülen Cemaatine yaptığı “yardım ve yataklık”iddialarından kurtulmaya.
Bunu da gerici-dinci bir darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016’dan sonra aldığı anayasa dışı önlemlerle gerçekleştirmek istiyor.
Hukuk tanımazlığı da tırmandırarak, kendisini yargı erki yerine koyup FETÖ’nün miladını saptamaya kalkışıyor.
Ama kafalar karışık gibi. Tepedekiler 17-25 Aralık Darbesi (?) derken kimileri kendilerini daha da güvenceye almak için “15 Temmuz olsun” diyor.
Niye Cemaatin Milli Güvenlik Kurulu’nun 2004’teki kararına girmesi yok sayılıyor?
Ya da MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın sorguya çağrıldığı 7 Şubat 2012 tarihi es geçiliyor.
Hem de zamanın Başbakanı Erdoğan “Asıl hedef bendim” demişken.
Anlaşılıyor ki AKP, hangi tarihi kendi çıkarına uygun görürse o tarih için yargıya da baskı oluşturacak.
***
Ama her geçen gün, AKP’nin Cemaatin devlet organlarında yapılanmasının önünü açışının yeni örnekleri ortaya çıkıyor.
Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kararlarından biri de 14 Ekim günü Resmi Gazete’de yayımlandı. Ancak haberi, bir gazetede magazin haberi kapsamında ve özetle “MİT’i karıştıran FETÖ’cü Aşkı” başlığı ile çıktı. Ben de başlığımı oradan aldım.
Oysa karar, Cemaat yapılanmasının önünün açılmasının AKP tarafından nasıl kolaylaştırıldığının hatta desteklendiğinin somut örneklerinden biriydi.
***
Kısa öyküsü şu şekilde:
MİT uzmanlarından biri, âşık olduğu bir hanımla evlenmek istemiş ve durumu kurumuna 20 Temmuz 2001 tarihinde bildirerek izin isteğinde bulunmuştur.
MİT Müsteşarlığı yaptığı araştırma sonrasında, evlenmek istediği hanımın babasının“Fethullah Gülen grubuna mensup olduğundan evlenmesinin sakınca yaratabileceği” görüşüyle izin verilmediğini 8 Ekim 2001’de kendisine iletmiştir.
Damat adayı 30 Ekim’de evlenmekten vazgeçtiğini duyurmuş, 6 Ağustos 2002’de de yurtdışında sürekli bir göreve atanmıştır.
MİT’in daha sonraki belirlemelerine göre damat adayı yurtdışındayken 7 Nisan 2005’e kadar âşık olduğu hanımla yaşamış ve kendisini “Eşim” diye tanıtmıştır.
Bu nedenle de damat adayı açılan soruşturma sonunda 20 Temmuz 2005 tarihinde bir başka kuruma aktarılmıştır.
İdare Mahkemesi’ne yaptığı başvuru reddedilince de bireysel başvuru haklarından yararlanarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur. Anayasa Mahkemesi anayasanın 20’nci maddesinin ihlal edilmediği kararına ulaşmıştır.
***
Anayasa Mahkemesi’nin, Resmi Gazete’nin toplam 13 sayfasında yer alan kararından öğreniyoruz ki, “Fethullah Gülen grubu” devlet katında ve en azından MİT’e göre sakıncalıymış!
MİT sadece kendisinde çalışmak isteyenleri değil, çalışanlarının ilişki kurmak istedikleri kişileri de araştırır ve sakıncalı görürse izin vermezmiş.
Sonra ne olmuş da FETÖ’cüler bile MİT’e sızmayı başarmış. MİT’ten uzaklaştırılanFETÖ’cü sayısı da tartışmalı. Anadolu Ajansı “100” diyor, kimi gazeteler 150.
MİT Yasası’nda 2005 ve 2014 yıllarında yapılan değişiklikler bu sızmaları kolaylaştırdı mı? Onu da bilmiyoruz. Ama şu kesin ki FETÖ diye ortaya çıkan Cemaat 2001 öncesinde de sakıncalıymış.
MİT’in bildiğini, bağlı olduğu makam bilmez mi?