Yetmez ama hayır!..
Aydın Engin 01 Ocak 1970
MHP’nin “ikinci başbuğu” Devlet Bahçeli, partisinin başında kalmasını -şimdilik- sağlayan Tayyip Erdoğan’a diyetini ödüyor. Başkanlık sistemini getirecek anayasa değişikliği için gerekli 330 oyda AKP’nin eksiğini anlaşılan MHP’nin “lider sözü dinleyen” milletvekilleri tamamlayacak. Bahçeli’nin son açıklaması bu kararın kesinleştiğinin ipuçlarını fazlasıyla taşıyor.
Firaklı bir gerekçe de bulmuş. Başkanlık sistemine ilişkin anayasa değişikliği teklifinin AKP tarafından Meclis’e getirilmesini öğütlüyor ve ekliyor:
“... Anayasa değişiklik teklifi TBMM Genel Kurulu’nda ya 367 sınırını aşarak kanunlaşacaktır ya da 330 eşiğinin üstünde kalarak referandum yoluyla milletin kararına sunulacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin vereceği her karara saygılı ve bağlıdır...”
Oylamada 367 sınırının aşılmasının mümkün olmadığını Bahçeli de biliyor. 317 AKP milletvekiline 40 MHP milletvekilinin tümü de destek verse 367 çıkmayacak. Kaldı ki 40 MHP’li içinde “Başkanlık sistemine ııh” diyecek epey siyasetçi var. Ancak Başbuğlarının buyruğundan çıkmayacak ve 330 sınırının aşılmasını sağlayacak kadar MHP milletvekili de var.
Yani önümüzdeki ilkbaharda yine bir referandum var.
Bahçeli’nin, “Türk milletinin vereceği karara saygı” dediği de zaten bu. Referandum olacak. Seçmenlerin yarısından fazlası başkanlık sistemine “evet” diyecek. Recep Tayyip Erdoğan başkan olacak; Devlet Bahçeli de muhaliflerini susturarak, olmadı ihraç ederek MHP’nin başında kalacak.
Hesap bu ve bundan ibaret.
Kuşkusuz MHP’nin (Devlet Bahçeli’nin diye de okunabilir) AKP’ye, yani Tayyip Erdoğan’a teslim olduğu algısını önlemek için MHP kanadından “Biz parlamenter sistemden yanayız” yollu açıklamalar geldi, gelecek de.
Dahası “AKP’nin kamuoyu araştırmasında başkanlığa evet diyecekler yüzde 40 çıkmış” yollu çürük bilgiler yayarak itiraz edeceklerin gazını almaya da çalışacaklar.
Boş verin. Bir yol kazasına uğramazsa Tayyip Erdoğan önümüzdeki ilkbaharda“Beni başkan yapıyor musunuz, yapmıyor musunuz. Evet mi hayır mı” diye soracak.
“Acaba ABD’deki gibi çift parlamento ve çok güçlü bir hukuk denetimi altında bir başkanlık sistemi mi” filan diye laf ebeliklerine şimdiden kulak tıkayalım.
Referandumda cevap verilecek soru pek yalın:
Erdoğan bu ülkeyi tek başına, kendi bildiği ve istediği gibi, kendi ideolojik, siyasal, dinsel ve kültürel değerlerini dayatarak yönetecek mi yönetmeyecek mi?
Referandumun özü özeti bundan ibarettir.
***
Gelin şimdiden ilan edelim: Yetmez ama hayır!..
Yani sandık başına gidip “hayır” oyu ile yetinemeyiz, yurttaşlık ödevimizi bu kadar tembel işi bir eyleme indirgeyemeyiz.
“Hayır” demek yetmez, “hayır” için geceyi gündüze katmacasına, çalınmadık kapı bırakmamacasına, Tayyip Erdoğan’ın başkanlığındaki bir Türkiye’nin nasıl bir Türkiye olacağını anlatmak, anlatmak, anlatmak gerekecek.
27 Mayıs Anayasası referandumunda Demokrat Parti gericiğinin bayrağını sallayanlar “Hayır’da hayır vardır” demişlerdi.
Şimdi sıra bizde...