Sonunda siz kaybedeceksiniz!
Yakup Kepenek 01 Ocak 1970
Cumhuriyet düşmanlığınız sınır tanımıyor. Gücünüzün zirvesindesiniz; devletin yasama, yürütme ve yargı erklerini; asker, polis güvenlik birimlerini; bilim ve ekonomi kurumlarını; kişi ve örgütleriyle sermayeyi; basın-yayını ve sokağı kendinize bağımlı kılmış olmanın özgüveniyle istediğinizi yapıyorsunuz.
Olağanüstü gücünüzü, Cumhuriyeti ve onun değerlerini sahiplenmiş olan aynı adlı gazeteyi yok etmek için kullanıyorsunuz.
Bunu başaramayacaksınız!
Çünkü insanlığın gelişme doğrultusuna uyum sağlayamıyor; giderek ona daha fazla ters düşüyorsunuz.
Öncelikle özgürlük ve demokrasi anlayışınız çağdışı. Özgürlüklerin temeli olan düşünce özgürlüğünün kökünü kazıdınız. Demokrasiyi de yalnızca sandık sonuçlarına indirgediniz. O kadar ki çok yakın bir zamanda getirmeye çalıştığınız başkanlık sisteminin değil içeriğini, yüzünü bile bu topluma göstermekten korkuyor, üzerini peçe ile kapatıyorsunuz.
Ekonomi anlayışınız çağdışı. Evet, yollar, köprüler, hanlar, saraylar yapmakta ustalaştınız. Ancak kapitalizm öncesi bir anlayışla sermayenin fiyatı olan faize düşmansınız; ama bilmiyorsunuz ki Hıristiyanlık yaklaşık 500 yıl önce faiz düşmanlığından vazgeçmeseydi, kapitalizm doğmazdı. Doğal olarak bugünkü kapitalizmin motorunun özgür bir ortamda yapılan araştırma ve buna dayalı teknolojik yenilik olduğunu kavrayamıyorsunuz.
Eğitim anlayışınızın çağdışı olduğunu yinelemeye bile gerek yok; bilimsel bilginin yol göstericiliğinden hızla uzaklaştırdığınız için, o daha da çağdışı.
Yerle bir ettiğiniz ve sonunda cezaların en ilkeli ve insanlık dışı olanı idamın ilmiğine astığınız adalet anlayışınız da çağdışı. Adaletiniz, şort giydiği için bir kadını tekmeleyen o dindaşınıza ne yapacağını bilemiyor; yandaşlarınız sanat fuarlarını basıyor. Her gün binlerce kamu çalışanı, bir günde 163 bilim insanı işinden kovuluyor ve bunların hak arama yolları kapalı.
13 çalışanı gözaltına alınan ve bunlardan 9’u tutuklanan Cumhuriyet gazetesinin son soruşturmasıyla FETÖ sanığı bir savcıyı görevlendiriyorsunuz, kendileri bu ülke adaleti için tam bir talihsizlik olan Adalet Bakanınız bu bir talihsizlik diyebiliyor ve o savcı işini bitirmeden ikisi başsavcı vekili olmak üzere üç savcı daha görevlendiriliyor. Gazetenin yıllarca ekmeğini yiyenlerden gelen saldırılar için söz Pir Sultan’ın: “Şu ellerin taşı hiç bana değmez, ille de dostun bir tek gülü yareler beni.”
Çağdışı yönetim anlayışınızın geldiği son noktaya bakın. Ankara’nın bir ilçesinin kaymakamı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım olarak atanıyor; ülkenin milletvekili sayısına göre üçüncü en büyük partisi HDP’nin eş genel başkanlarının da içlerinde bulunduğu 12 milletvekili gözaltına alınıyor; bunların 9’u tutuklanıyor. Bu yapılanların toplumsal yaraları çok daha derinleştireceğini; toplumu iç çatışmaya götürebileceğini göremeyecek kadar gözleriniz kapalı. Ülke yönetiminde etkinliğini her gün artırdığınız Diyanet, verdiği onca fetvadan sonra, Muhammed, Allah’ın Elçisi adlı İran yapımı sinema yapıtını eleştirecek gücü kendisinde buluyor. Ya bunun olası toplumsal sonuçları?
Yetmedi, bu iletişim çağında interneti kısıtlıyor; üniversite öğretim üyelerinin kendilerini yönetecek rektör için aralarında eğilim yoklaması yapmasını bile ellerinden alıyorsunuz.
Dış politikadaki yönetim yanlışlarınız saymakla bitmiyor.
Sonuç olarak, yalnızca bu kadar çağdışı olduğunuzdan da değil, asıl çağa ayak uyduramadığınızdan, insanlığın gelişme doğrultusundan tamamıyla çıktığınızdan başaramayacaksınız!
Cumhuriyetin aydınlığı kalacak, eninde sonunda bu toplumun tamamını yine bu gazete ve diğer Cumhuriyeti savunanların çabalarıyla aydınlatacak, siz de kendi karanlığınızda kaybolacaksınız!