IŞİD terörünü beklerken iktidarın hukuk terörü
Orhan Bursalı 01 Ocak 1970
Daha ilk günden çok sayıda tutuklama olacağı belliydi. Karar siyasi olarak alınmış ve infaz için de gerekli yerlere iletilmişti. Bu tutuklamaların geçmişi uzun. Geçmişi özellikle FETÖ ile kirli ve dinbazlıktan sabıkalı bir iktidarın Cumhuriyet gazetemizle uzun bir hesaplaşma çetelesi tuttuğunu biliyorduk. Burada upuzun bir liste sıralayabiliriz. Bu hesaplaşma salt bir “gazete” ile değil, topyekûn yakın geçmişle aynı zamanda.
Dinbaz siyaset, İslam dünyasında hiçbir zaman demokrat bir iktidar olmamıştır, çıkartamamıştır. Dinbazdan demokrat çıkmaz. Totaliterlik, ruhlarının parçasıdır. İktidarları, “namaz kılmayan hayvandır ve cezası ölümdür” söylemlerine ekran açar. 6 yaşında kızlarla evlenilir, cinsel ve kız çocuk sapıklığı dışavurur. İslam dünyasının perişanlığı ve nedenleri üzerine düşünecek kafası olmamış, entelektüel kapasitesi gelişme ortamı bulamamıştır.
Türkiye’yi perişan etme niyeti
İslam temelinde iktidar söylemi, totaliterlikle bezelidir. Dünyanın her yerinde... Yanı başımızda, çevremizde, yakında uzakta..
Ve orada hep savaş vardır, baskı, idam, cinayet, diktatörlük.
Bu iktidar biçimi, çağdaş uygarlıkla 400 yıllık bir mesafededir. Bu demektir ki, uygarların kölesi, sömürgesi, pazarı, güdülediği olacaksın. Sürekli didişeceksin, senden olmayanları adım adım yok edeceksin, ülkeyi parçalayacaksın ve parçalanacaksın.
Tek düşüncesi, o dünyaya 80 milyonluk bir ülkeyi daha katmak.
Tüm partiden demokratlığa yakın söylemler tasfiye edildi, tüm konuşanlara bakın, hepsi yukarıdakinin bir sureti gibi.
IŞİD terörünü beklerken...
Cumhuriyet’e saldırıyı ben öncelikle IŞİD terörü ile bekliyordum.
O şimdilik gerçekleşmedi ve önceliği iktidarın hukuk terörü aldı. (IŞİD’i beceriksizlikle suçlayanlar da vardır aralarında!)
Hukuku, yargıyı gütmeye başlayınca, onu bir terör silahı olarak kullanırsın. Yoksa neden yargıyı kendine bağlayasın... FETÖ de yargıyı ele geçirmişti, nedeni onu iktidarı için bir terör silahı olarak kullanmaktı. Tepe tepe herkese karşı amacına uygun kullandı. Yargı terörü, kapatmak ve içeri atmaktır insanları... Ve orada ölmen için uygun koşulları yaratmaktır.
HDP’ye eşbaşkanlı kayyım
Şimdi hukuk terörü ile aynı silahı kullanıyorlar. Boşuna yargıyı FETÖ’nün elinden koparıp almak için 3 yıldır çalışmıyorlar! Bu silahla hem FETÖ’yü hem de “düşman” kim varsa defterlerini dürmek için. Aralarında bir fark var mı?
Ne kadar kullanışlı bir “adalet”…
Adamlarının ellerine verdiler listeyi ve arkadaşlarımızı Silivri’ye gönderdiler. Eşzamanlı olarak, Kürt siyasetine yasal bir zemin bırakmamaya yönelik tutuklamalarla birlikte.
Şimdi sıra Cumhuriyet’in başına kayyım atamaya mı geldi?
Cumhuriyet yetmez, bence HDP’ye de eşbaşkanlı, bir erkek bir kadın kayyım atamalılar.
Hukuk diye bir komedi ortalıkta.
“O manşeti neden attın?” İnsanın, elinin körü diyesi geliyor.
Diktatörlerin yanında sadece adamları olur
Ve sistemik ve hiyerarşik olarak “defter dürme” faaliyetleri ile iştigal ederler.
Hiyerarşinin en alttaki ve uygulayıcısı da en iyi tetikçidir.
Musa Kart, “kedi”sinin ve karikatürlerinin hesabını veriyor. Tazminat davası açsa, şu sıralarda buna güçleri yetmeyecek. Toplu operasyonla defterini dürüyorlar.
Kadri Gürsel, üstelik uluslararası gazeteci kimliği ile yazdıklarının hesabını veriyor.
Turhan Günay, Önder Çelik, Murat Sabuncu, Güray Öz, Bülent Utku, M. Kemal Güngör, Hakan Kara.. Silivri zindanlarına tıkıldılar.
Bir gerekçeye ihtiyaçları olduğunu mu düşünüyorsunuz?