En kötü kriz kapıda
Cumhuriyet Gazetesi 01 Ocak 1970
Kurda son 2 aydaki tırmanış şirketlerin dış borç yükünü 60 milyar liranın üzerinde artırdı. Ekonomistlere göre böyle giderse üretim duracak, iflaslar ve işsizlik artacak.
Özel sektörün dış borcu 300 milyar dolara yaklaşırken, kur riski ise 210 milyar doları aştı. Dolarda eylül ayından bugüne kadar süregelen dalgalanmalarla yüzde 7’e varan artış bu borca TL cinsinden 63 milyar liralık ek yük daha getirdi. Jeopolitik riskler ve belirsizliklerin yanı sıra özellikle Fed’in faiz artırım sürecine girmesiyle dövizde yükselişin hızlanacağını belirten ekonomistler, kur riski nedeniyle reel sektörün kredi borçlarını ödemekte zorlanabileceğine dikkat çekti. Bunun da beraberinde iflasları getireceğini ve işsizler ordusunun büyüyeceğini öngören uzmanlar, “Böyle giderse Türkiye, tarihinin en kötü krizini yaşayabilir. 2017 yılı çok daha sorunlu geçmeye aday görünüyor” uyarısında bulundu.
Merkez Bankası verilerine göre, özel sektörün dış borcu Ağustos 2016 itibarıyla 296 milyar dolar. İlk sekiz ayda 13 milyar dolarlık bir artış olurken, bu tutarın yaklaşık 208 milyar doları uzun vadeli borçlardan oluşuyor. Tabii özel sektör dış borcunda kritik konulardan birisi de varlıkların yükümlülükleri ne ölçüde karşılayabildiği. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2016 Ağustos verilerine göre, finansal kesim dışındaki firmaların yükümlülükleri 3.2 milyar dolar artarken, net döviz pozisyonu ise 210 milyar 520 milyon dolar olarak gerçekleşti. Buna göre şirketlerin kur riski Temmuz 2016 dönemine göre 1.4 milyar dolar daha artmış oldu.
Üretimi baltalar
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aziz Konukman, hükümetin Fed’in faiz artışına karşı bir B planının olması gerektiğini vurgulayarak, “Şu anda özel sektörün kısa vadeli çevirebileceği dış borç, Merkez Bankası rezervlerinin üzerinde. Kurun yükselmesi Türkiye’yi çok ciddi bir döviz girdabına sürükleyebilir. Türkiye’nin bir saatli bombanın üzerinde oturduğunu bilmesi gerekir” dedi.
Kamu-özel ortaklı projelerin hepsinde Hazine garantisi var. Bütçede görünmediği için bir taşla iki kuş vuruyorlar. Hem büyük yatırımları ödeme garantisi ile yapıyorlar, hem de bütçe üzerindeki yükü görünmüyor. Böylece bütçede maskelenmiş oluyor. Bugünkü koşullarda bütün projelerin rafa kalkması lazım. Aksi halde sadece yurtdışından gelecek sıcak para girişine bel bağlamak yatırımları, üretimi, istihdamı olumsuz etkileyecek” diye konuştu.
Özel sektörün döviz borcu korkutuyor
Özel sektör borçlarının döviz kompozisyonuna bakıldığında, ağırlığın dolar cinsi borçlarda olduğu görülüyor. Merkez Bankası Ağustos 2016 verilerine göre, 207.9 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli kredi borcunun yüzde 58.3’ünü ABD Doları, yüzde 34.5’inin Avro, yüzde 5.1’i Türk Lirası ve yüzde 2.1’i ise diğer döviz cinslerinden oluşuyor. 18.1 milyar dolar tutarındaki kısa vadeli kredi borcun ise yüzde 46.3’ünün ABD Doları, yüzde 33.2’sinin Avro, yüzde 20.2’sinin Türk Lirası ve yüzde 0.3’ünün ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu dikkati çekiyor.
Özkaynaklar zayıflıyor
Türkiye’nin 2003 yılından beri sürekli bir büyüyen cari açık verdiğini belirten Ekonomist Uğur Civelek de, son 13 yılda birikimli cari açığın 490 milyar dolar ile yurtiçi hasılanın yüzde 60’ını aştığını ifade etti. Özelleştirme kapsamında yabancılara yapılan satışlara ve diğer doğrudan yatırım girişlerine rağmen dış finansman ihtiyacının kontrolsüz bir şekilde arttığına dikkat çeken Civelek, şu uyarılarda bulundu: “Yerleşiklerin ve yabancıların taşıdığı toplam kur riskinin hacmi, yurtiçi hasılanın yüzde 50’sini aştı. Türkiye’nin dış borcu içerisinde özel sektörün büyük bir ağırlığı var. Toplam kur riski 400 milyar dolara yakın. Finansman dışardan aksadığında ve beklentiler olumsuzlaşınca, kurlarda hareket başlıyor. Hükümet istediği kadar faizleri düşürmeye çalışsın kuru tutamazsınız. Dolayısıyla taşınan kur riskinin yüksekliği, dışardan finansman girişinin aksaması ve hükümetin faizleri düşürmek için baskı yapması döviz kuru üzerinde baskı yaratıyor. Türk firmalarının taşıdığı kur riski de 200 milyar dolara yakın. Kurdaki her hareket bu şirketlerin özkaynaklarını eritiyor, kredileri ödeyemez hale getiriyor. Kurdaki her yüzde 10’luk artış 10 milyar dolarlık kayıp demek. Böyle giderse Türkiye tarihinin en kötü krizini yaşayabilir. 2017 yılı çok daha sorunlu geçmeye aday görünüyor.”