« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

18 Haz

2008

Rejim krizinden meşruiyet krizine

HASAN ÜNAL 18 Haziran 2008

 Anayasa Mahkemesi kararından sonra AKP’nin ne yapacağı tam olarak netlik kazanmadı. AKP’lilerden gelen bazı açıklamalar var. Ayrıca parti gazeteciliği/televizyonculuğu yapan yayın organlarının yazıp söyledikleri ortada. Ancak parti adına muhtemelen Başbakan bugünkü grupta stratejilerini açıklayacak.

Meclis Başkanı Köksal Toptan’ın ‘iki kamaralı parlamento’ önerisini henüz AKP sahiplenmiş değil. Hatta AKP’lilerin bu öneriyi eleştirdiği bile söylenebilir. O yüzden olsa gerektir ki Toptan sağlı sollu yumruklar yediğini açıklama ihtiyacı duydu.

Öte yandan AKP adına Mir Dengir Fırat tarafından yapılan ilk açıklama topu Meclis’e attığına göre, acaba AKP anayasayı çok geniş bir tadilata tabi tutmak suretiyle Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini budamaya mı gidecek? Belki de bu konuyla ilgili olarak bugün Başbakan grupta bilgi verecek. Bu arada İyimaya örneğinde olduğu gibi, Anayasa Mahkemesi’nin kararını askıya almayı öneren bireysel teklifler gelmeye devam edecek gibi.

AKP basını tam gaz

AKP adına yazıp söz söyleyenlerin cephesinde fazlaca bir değişiklik göze çarpmıyor. Nasıl yapılacağını tam olarak söylemeseler de, bu gazeteci/televizyoncu güruhu AKP’yi kafa tutmaya ve duruma isyan etmeye teşvik ediyor. Ancak bunun nasıl olacağı konusunda tam olarak bir şeyler söylemiyorlar.

Bazıları kendinden geçmişçesine yazan bu güruhun söyledikleri muhteva analizine tabi tutulduğunda, iki husus ön plana çıkıyor. Bir grup anayasanın kapsamlı bir şekilde değiştirilmesini; Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerinin çok büyük ölçüde kısıtlanmasını; parti kapatmanın imkansız hale getirilmesini teklif ediyorlar. Ancak bunların hukuk devletinde ve demokrasi içerisinde nasıl yapılabileceğine dair fazlaca ipucu verdikleri söylenemez.

Çünkü teklif ettikleri şeyler yan yana getirildiği zaman rejimin ortadan kaldırılması anlamına geliyor ve o söylediklerinin hukuk devleti ve demokrasi açısından mümkün olamayacağını bilmeleri gerekir. Zaten demokrasi ve hukuk devleti tabirlerini de işlerine geldiği zaman kullanan bu güruh verdikleri işaretlerle demokrasi dışına çıkılmasından pek de rahatsız olmayacaklarını söylüyorlar. İçlerinden bazıları halkı başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere devletin temel kurumlarına karşı isyan etmeye ve ihtilal yapmaya tahrik eder gibi yayın yapıyorlar.

Kendilerine liberal diyen AKP destekçileri ise hükümete tam gaz destek vermeye devam ediyorlar. Ancak onların önerileri biraz farklı. AKP’nin sadece türban/başörtüsü konusuna eğilmek suretiyle hata ettiğini; esas yapması gerekenin yeni baştan bir anayasa olduğunu ve türban/başörtüsü konusunun da o yeni anayasa içerisine yedirilebileceğini ifade ediyorlar.

Onların söyledikleri, özde, Türkiye’nin tek millete dayalı milli devlet yapısının ortadan kaldırılması. Türkiye’nin eski Yugoslavya gibi çok uluslu ortaklık devletine döndürülmesinden yanalar. Zaten AB ve Amerika da aynı görüşte olduğuna göre, ‘liberallerin’ onlardan her hangi bir konuda ayrı düşünmesi pek mümkün görünmüyor.

Ancak onlar da mevcut anayasal düzen, hukuk devleti ilkeleri ve devletin değiştirilemez esasları dikkate alındığında teklif ettikleri bu değişikliklerin nasıl gerçekleşeceğine dair bir şey söylemiyorlar. Çünkü, dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi, mevcut anayasamız böyle bir gidişata izin vermiyor.

Yani iktidara gelen bir parti mevcut anayasayı çöpe atarak, sıfırdan yeni bir anayasa yapmaya mezun değil. Zaten öyle olsa her iktidara gelen parti veya kafa kafaya verecek bir veya iki parti devleti her defasında yıkıp yeni bir devlet kurmuş olurlar. Kısacası onların önerileri de uygulanabilir nitelikte değil.

AKP’nin anlaması gereken

Gerek AKP’nin Meclis grubundan bazıları gerekse AKP’ye ölümüne destek veren cemaatler ve yayın organları AKP’yi ‘teslim olmamaya’ teşvik ediyor. Aslında bunlar bile AKP ve destekçilerinin demokrasiden ne kadar uzakta olduklarının açık bir kanıtı. Hiçbir demokratik hukuk devletinde yüksek mahkemelerin kararlarına ‘teslim olmamak’ diye bir düşünce olamaz.

2000 yılındaki başkanlık seçimlerinde Yüksek Mahkeme Bush’u ‘başkan’ ilan ettiği zaman Al Gore yandaşları böyle düşünselerdi, Amerika’da iç savaş çıkmış olurdu. Kaldı ki, daha sonra berraklaşan oy sayımlarında Al Gore’un Florida seçimlerini birkaç yüz oyla kazandığı ortaya çıktığı zaman bile herkes Yüksek Mahkeme’nin kararına ‘ram’ oldu.

AKP’nin yönetim tarzı demokrasiden çok uzak. Aşırı kadrolaşma, sürekli kullanılan ‘onlar’ ve ‘biz’ söylemi, hiç iktidardan gitmeyecekmiş gibi hareket etme, muhalifleri her türlü anti-demokratik yöntemlerle sindirme girişimleri bunun açık delilidir. Bütün bunlar ortaya bir rejim krizi çıkarmıştır. Eğer AKP yönetimi bu aşırıların teklif ettiği şekilde bir anayasa değişikliğine teşebbüs ederse, o zaman açıktan açığa meşruiyet krizini başlatmış olacaktır. Bunun yapıp yapamayacağı, grubunun dağılıp dağılmayacağı ayrı bir sorudur; ama esas mesele, öyle bir girişimin demokrasinin sonunu getireceğidir. Bunu yapan da AKP olacaktır. Bizden söylemesi...

Ziyaret -> Toplam : 125,12 M - Bugn : 753

ulkucudunya@ulkucudunya.com