« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

15 Kas

2016

TAŞLARIN HAKANI SERVET SOMUNCUOĞLU

01 Ocak 1970

1. Servet Somuncuoğlu ile dostluğunuzu anlatır mısınız?

Servet Somuncuoğlu ile kırk yıla ulaşan dostluğumuz onbir yaşından itibaren başladı. 1975 yılında, altı yıl yatılı okuduğumuz Sakarya Arifiye Öğretmen Lisesinde tanıştık. Müşterek hatıralarımız, aldığımız feyz, milli terbiye ve idealizm bizi birbirimize kaynaştırdı. Aynı değerlerle bezenmiş yüzlerce arkadaşımızla ilişkilerimiz halen devam etmektedir. Yaşadığımız muhit itibariyle yollarımız hep kesiştiği için Servet ile irtibatımız kesintiye uğramadı. Servet Somuncuoğlu’nun ve devamında Somuncuoğlu ailesinin güven, sevgi ve teveccühüne mazhar olmak iftihar vesilem olmuştur.



2. Servet Somuncuoğlu Armağan Kitabı, nasıl bir çalışmanın ürünüdür?

Ailesi, dostları, çalışma arkadaşları ve sevenleri olarak çeşitli vesilelerle hep bir araya geldik. Sohbetlerimizde ortak bir kanaat doğdu. Şehriyar’ın gönlünden geçen, her insanın içindeki dilektir aslında.

Heyder Baba, ıldırımlar şakanda,
Seller, sular şakkıldayıb akanda,
Kızlar ona saf bağlayıb bakanda,
Selâm olsun şefkatize, elize
Menim de bir adım gelsin dilize.

Biz de onun adını dilimize getirelim ve ruhunu muazzez kılalım istedik.





3. Eserde sizinle beraber emeği geçen kişiler kimlerdir?

En çok vefakâr eşi Nevin Somuncuoğlu alakadar oldu. Kitap esasen muhterem hanımefendinin eseridir. Bu kadar geniş kadronun harekete geçerek eline kalem alması ancak kendilerinin nazik çağrısıyla mümkün olabilirdi. Hazırlayan kısmında teknik gereklilikten dolayı ismim yer almıştır.

Ayrıca Sencer Burak Somuncuoğlu ve Yasin Cemal Galata üstün gayretlerini esirgemediler.

Matbuat Yayın Grubu yönetmeni Onur Yılmaz kitabın mükemmel olması için seferber oldu. Dizgi safhasında Mehmet Yılmaz haftalarca emek harcadı. Kitapta bolca fotoğraf kullanıldı. Fotoğrafların yazılarla uyumlu olması ve kompozisyonun güzel olmasına dikkat edildi.

Ve tabii ki en büyük emek yazılarıyla katkıda bulunan dostlara aittir.



4. Kitabın editörü olarak en hoşunuza giden yazı hangisidir?

Bu kabil sorulara muhatapları genelde net cevap vermezler. Onlara şimdi hak veriyorum. Ayrım yapmak hakikaten zor, hepsi birbirinden değerli yazılar. Fakat şahsen ilk gençlikten itibaren rehber saydığım sevgili ağabeyim M. Metin Kaplan’ın yeri farklıdır. Milliyetçi Ülkücü Gençlere tanımalarını, yazdıklarını söylediklerini izlemelerini öneririm.



5. Kitabın editörü olarak sizce kitaptaki en etkileyici söz hangisidir?

Kitap etki yönüyle çok zengin. Bütün yazılar gönülden geldiği için duygu dolu. Çünkü bu bir dostluk ve sevgi kitabı. Her yazı geldikçe mendilimle gözlerimi sildim, burnumun direği sızladı. Nevin Hanım da aynı hali yaşadığını belirtti.

“Sabah ezanları okundu az önce...” Burada yarini yitirenin yürek yangınını görürüz. Geceler boyu sabah ezanlarına kadar uyumamış.

Kapı gıcırtısından gelenin ağabeyi olduğunu sezen bir kardeş görürüz. “Kapuyu çalan kimdir, Aç bahım gelen kimdir, Yaram derine düştü, Belki gelen hekimdir” demektedir Mukim Tahir.

Kimi kısa ve öz, yarım sayfa. Kimi sayfalarca sürüyor.

Koştura koştura bir yere yetişmeye çalışan lise talebesi. Kürşad’ın Çin Sarayı’nı bastığı gece yağmurda koşarak arkadaşlarına yetişmeye çalışan Göktürk erinin ayak sesini duyar gibiyiz. Kafeye, şuraya buraya koşmuyor, Taştaki Türkler’i dinlemeye koşuyor. Bu insanın gözünü yaşartan bir tablodur.

Bir başkasında haritaya damlayan gözyaşı Orhun Irmağı’na karışıp gidiyordur.

“Servet ağabey, keşke bir kırlangıç ömrü daha yaşayabilseydin” diyor bir başka dostu. Bu ne kadar naif iç çekiştir.

Saymalıtaş’a gelen atlı... Dağ keçilerinin üzerindeki karları eliyle silen Bilge Adam... “Buradan bir atlı geçti” türküsünü yakan muhayyile ile o kaya resimlerini çizen elin aynı olduğu daha güzel nasıl canlandırılabilir.



6. Kitapta akademi camiasından kimlerin yazıları var?

Elbette en başta birlikte uzun yıllar saha çalışmalarında bulunduğu Göktürk Dönemi Türk Tarihi otoritesi Ahmet Taşağıl Hoca. Aynı şekilde Türk Damgaları mütehassısı Mustafa Aksoy. Türkolojinin Başbuğu unvanıyla andığı muhterem Dursun Yıldırım Hocamız. Nakış Karamağaralı hanımefendi. Değerli büyüğümüz Sevgi Kafalı. Cengiz Saltaoğlu. Abdulhamit Avşar. Dursun Şahin. Ve büyük üstad Alev Alatlı.

Ayrıca Ozan Arif’ten Rasim Ekşi’ye çok sayıda ilim, kalem ve gönül erbabı katkıda bulundular. Hepsine müteşekkiriz.





7. Bu kitapta gençlere yer verildi mi? Gençlerin Servet Somuncuoğlu'na ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kitabın güzelliği insan zenginliğinden kaynaklanıyor. En saygın üniversite hocalarından, istikbal vaad eden genç üniversite öğrencilerine kadar geniş bir yelpaze yer aldı. Şüphesiz daha zengin olabilirdi. Kusurlar ve noksanlıklar bize aittir.

Gençlerin Servet Somuncuoğlu’na ilgisi Türk Milletinin ebediyen bu topraklarda yaşayacağına ve Türk Devletinin dünya durdukça var olacağına dair inancımızı güçlendirmektedir. Allah yollarını açık etsin. Türkçülük, Türk Milliyetçiliği ve Türk İslam Ülküsü Davası yolunda güç kuvvet versin. Bunların hepsi aynıdır, boş isim tartışmalarına kulak asmadan ve dosdoğru çizgiden sapmadan mücadelelerinde muvaffak kılsın.



8. Servet Somuncuoğlu'nun vefatının ardından yapılan çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sevgili oğlu Sencer Burak Somuncuoğlu yurtdışında. Yardımcıları Yasin Cemal Galata ve Selda Hanım da yurt dışındalar. O yüzden yarım bekleyen çalışmalarının tamamlanması konusunda istenilen hıza kavuşamadık fakat kısa zamanda hızlanacağız.

Buna rağmen Servet Somuncuoğlu ismi etrafında doğrusu derinliğini bizim de tam fark edemediğimiz çapta geniş bir sevgi halesi oluştuğunu gözledik ve bundan son derece memnun olduk. İlgi zamanla ortaya çıkmaya devam ediyor ve halen de genişliyor.

Üç yıl boyunca gün geçmedi ki onunla ilgili bir etkinlik yapılmamış olsun. Bazen hızına ayak uydurmakta zorlandık. Titiz bir çalışmayla bütün faaliyetler derlenmeye çalışılmış ve kitabın sonunda bibliyografya kısmında detaylı olarak verilmiştir.

Özellikle Emre Sevinç kardeşimizin önderliğinde çeşitli illerde gerçekleştirilen Taştaki Türk Günleri, resim sergileri, konferanslar, Cemil Söylemezoğlu rehberliğinde Güdül Seyahatleri, Servetinkaya’nın keşfi ve buraya isminin verilmesi dikkate değer çalışmalardır. Yine Gencay Dergisi üç yıl üst üste Servet Somuncuoğlu Özel Sayısı yayınlayarak büyük vefa örneği sergilemiştir.

Türk Ocakları Genel Merkezi ve İstanbul Ülkü Ocakları tarafından onur ödülüne layık görülmüştür.

En son Türk Dünyası Belgesel Film Festivali’nde Servet Somuncuoğlu adına ödül ihdas edilmesi mutluluk verici gelişmelerdir.



9. Kitabın çıkış tarihi nedir? Nasıl bir ortamda tanıtımı yapılacak?

Kitap inşallah İstanbul Tüyap Kitap Fuarı’na yetişecek. Özel bir tanıtım programı düşünülmedi. Dostluk ve gönül zincirinin en etkili tanıtım olacağına inanıyoruz.





10. Son olarak neler söylemek istersiniz?

Gencay Dergisi’ne Servet Somuncuoğlu’na gösterdiği ilgi ve bu söyleşi için teşekkür ediyorum. Taşların Hakanı kitabı inşallah daha ilmi ve kapsamlı çalışmaların başlangıcı olur.

Servet Somuncuoğlu bilindiği üzere mütevazı bir insandı. Çok çalışkandı. Zamanının fazla olmadığını sanki biliyordu. Arada elini göğsüne götürür, yorgunluğundan bahsederdi. “Bir gün Tanrı Dağlarında kalırsam sakın beni getirmeyin, orada bırakın, abartılı törenler filan da istemem” derdi. Ancak işinde ciddiydi ve yaptığı çalışmaların Türk Milleti için ne derece hayati değer taşıdığının farkındaydı.

Türk Kaya Resimleri ve Yazıtları konusunun tanınması, işlenmesi, sahip çıkılması onu mutlu edecektir. Bu manada yapılacak her çalışma onun arzusunun, vasiyet ve temennisinin yerine getirilmesi kabilinden düşünülebilir. Gençler onu örnek alarak şevkle çalışmalı ve Türk Milletinin şanına layık büyük eserler ortaya koymalıdır.

Ziyaret -> Toplam : 125,24 M - Bugn : 122548

ulkucudunya@ulkucudunya.com