Küresel gasp sahnesi
Ömer Lütfi METE 26 Haziran 2008
İki olgu ülkemizde mazeret ehlini rahatlatıyor: Biri yaşadığımız siyasi çalkantı, diğeri de ithal ettiğimiz enflasyon. Hepimiz mazeret ehliyiz. Özellikle başkalarının reçeteleriyle yola çıkanlar!
Elin reçetesini doğa kanunu diye alırsanız iman etmişsinizdir. O madde yanlış olamayacağına göre bir mazeret bulacaksınız! Diyelim ki deniz seviyesinde suyun 100 derecede kaynadığına iman ettiniz. Kendiniz denemediniz ama imanınız tam! Denemeye kalktığınızda sonuç farklı çıkarsa ne yaparsınız? Doğa kanununa yanlış diyemeyeceğinize göre mazeret bulacaksınız. Artık bu mazeret ya deniz seviyesi gibi şartlarla ilgili olur veya aletlerinizle...
Bizde özellikle iktisat allameleri mazeret ehli olmak bakımından en çarpıcı örneklerdir. Hayat veya piyasalar kendilerini yalanladığı zaman suçlu hazırdır! Ya siyasetçi işini iyi yapamamıştır veya dünya şartları fena değişmiştir! Şu gün itibariyle hem ithal ettiğimiz enflasyon, küresel durgunluk veya belirsizlik, hükümet için elverişli bir mazeret... Buna bir de siyasi çalkantıyı eklendiği için Erdoğan dönemi biterse halkın hükmü bellidir: 'Adam tam da Türkiye'yi düze çıkartıyordu, birileri bunu engelledi...'
Biraz daha şüpheci düşünenler de bu yargıyı açarlar: 'Böyle bir düşmanlığı kimse kendi ülkesine yapamayacağına göre belli ki yine daha dış güçler Türkiye'nin önünü kesti!' Bu mazeretlerin ne kadar haklı olduğu önemli değil... Kalacak olan, mazeretin halkta bulacağı yankıdır. Mazeret kültürünün hâkim olduğu yerde herkes birbirini besler...
İktidar ve muhalefet de hayatın gerçeklerinden öyle uzaklaşır ki bir süre sonra hükümet için mazeret bilim olur, muhalefet için lanetlemek de denetim! Hadi iktidarı ve muhalefeti ile siyaset işinde olanların gerçeklerle mesafeli duruşlarını anlayalım. Ya işleri bilim üretmek olan iktisatçılarımızın zihni konforuna ne diyeceğiz?
Malûm, iktisat allamelerimiz ya çocukluktan itibaren kapitalizme inanmış ya derin birimler tarafından öngörülmüş solculuk rolü bittikten sonra kökten batıcılığa sıçramış veya 'sosyalizm' çağını geçer geçmez herhangi bir bağlantı olmaksızın liberalizmi keşfedivermiş allamelerdir. Çok partili dönemdeki bütün hükümetlerin mali ve iktisadi disiplin konusunda sabıkalı olduklarından yakınan bu allameler için IMF tarafından dayatılmış veya tavsiye edilmiş yöntemler acı ama zorunlu reçetedir. Bu reçeteyi kullanırken teker raydan çıkarsa iktisat allamesinin mazeret bilimi hazırdır: 'Mali disiplini bozdunuz böyle oldu...
IMF reçetesine uymadınız böyle oldu. Hâsılı kapitalizmin hiçbir kusuru yok, kabahat sadece siyasilerde!' Türkiye'de iktisat allameliğinin özeti budur. Hazretler belki şimdilerde arada bir, ithal ettiğimiz enflasyonu zikredeceklerdir ama akıllarının ucundan bile kapitalizmi ve küreselleşmeyi sorgulamayı geçirmeyecek, geçirseler dahi dillerine getiremeyeceklerdir. Sovyetler'in dağılmasından sonra komünizmin iktisat çöplüğüne atıldığı gibi kapitalizm de aynı akıbet uğrayana kadar dünyamız 'gasp sahnesi' olmaya devam edecektir. Birileri gasp edecek, birileri gasp edilecek... Medya dedikleri ise gaspçının yarattığı mazeret çarkıdır.