Hali Lemi ATLI (1869-1945)
Nuri Özcan 01 Ocak 1970
Türk mûsikisi bestekârı ve icracısı.
Üsküdar Sultantepesi’nde doğdu. Babası İbrâhim Hakkı Bey, annesi Dilber Hanım’dır. Doğumundan bir hafta sonra annesi öldüğünden ablası ve eniştesi tarafından büyütüldü. İki yaşında da babasını kaybetti. Fâtih ve Soğukçeşme Askerî Rüşdiyesi’nden sonra Mülkiye Mektebi’ne devam etti. Bu arada özel olarak Türkçe, Arapça ve Fransızca dersleri aldı. On dokuz yaşlarında Dahiliye Nezâreti Mektûbî Kalemi’nde ve Takvîm-i Vekayi‘ gazetesinde muhabir olarak göreve başladı. Bir müddet sonra da Dahiliye müsteşarı mühürdarlığına tayin edildi. Bu görevde iken 19 Ağustos 1890 tarihinde kendisine sâniye rütbesi verildi. 1894’te Dahiliye Nezâreti’ndeki görevinden ayrılarak Zabtiye Nezâreti Mektûbî Kalemi’ne geçti. Takvîm-i Vekayi‘deki muhabirlik vazifesinden 1907’de ayrıldı ve hayatının bundan sonraki kısmını mûsiki ile meşgul olarak geçirdi. Bir süre İzmir’de de bulundu. Burada Deniz Ticaret Müdürlüğü’nde Liman Dairesi şefi olarak görev yaptı. 25 Kasım 1945’te Suadiye’deki evinde vefat etti ve İçerenköy Mezarlığı’na defnedildi.
Asıl haklı şöhretini mûsiki sahasında göstermiş olan Lemi Atlı bestekârlığı, icracılığı ve hocalığı ile zamanın önemli mûsikişinasları arasında yer almıştır. Fâtih Askerî Rüşdiyesi’ndeki talebeliği sırasında eniştesi Şefik Bey’in konağında yapılan aylık mûsiki toplantılarında Kemânî Şeref Dürrî Efendi, Santûrî Edhem Efendi, Giriftzen Rızâ Bey, Hacı Kirâmî Efendi, Beylerbeyili Hakkı Efendi, Domates Ahmed Bey gibi devrin ünlü sâzende ve hânendelerini tanıdı. Bu toplantılardaki fasılların idarecisi Kadıköylü Hâfız Yûsuf Efendi’den ilk mûsiki derslerini almaya başladı. On dört yaşlarında iken Hacı Ârif Bey’i tanıdı ve yaklaşık iki yıl kadar ondan meşketti. Hacı Ârif Bey’in onun üzerinde büyük tesiri olduğu muhakkaktır. Faydalandığı diğer mûsikişinaslar arasında Hacı Fâik Bey, Kadıköylü (Kel) Ali Bey, Bolâhenk Nûri Bey, Püsküllü Osman Efendi, Leon Hancıyan, Şekerci Cemil Bey ve Tanbûrî Cemil Bey’i bilhassa zikretmek gerekir.
İlk bestesini on sekiz yaşında yapan Lemi Atlı, Türk mûsikisinde şarkı formunun en başarılı bestekârlarından biridir. Eserlerinde hareketli bir üslûp hâkimdir; bilhassa ritm zevki ve melodik ifade özelliği dikkati çeker. Şarkı formunda çok kullanılan makamların hemen hepsinde eser vermiştir. Mehmed Âkif Ersoy’un kaleme aldığı İstiklâl Marşı dahil 300’ün üzerinde beste yapmışsa da bunların yarısına yakını unutulmuştur. Eserlerinin bir kısmının unutulmasında nota bilmeyişinin büyük tesiri vardır. Zamanımıza ulaşan 170 eserinden biri saz semâisi, biri marş olup geri kalanları şarkı formundadır.
Lemi atlı aynı zamanda kıvrak bir sese ve hançereye sahip olduğundan köşk ve yalılarda tertiplenen mûsiki toplantılarının vazgeçilmez hânendelerindendi. Gençliğinde “Boğaziçi bülbülü” diye şöhret yapmıştı. İstanbul’da Şark Mûsiki Cemiyeti’nde, İzmir’de bulunduğu sıralarda da Dârülmûsikî adlı mûsiki mektebinde bir müddet hocalık yapan Lemi Atlı, talebe yetiştirmek hususundaki ciddiyet ve hassasiyetiyle de tanınmıştır.
Türkiye Yayınevi tarafından neşredilen “Canlı Tarihler” serisinde Lem’i Atlı, Hatıraları adıyla bir bölüm de yer almaktadır (bk. bibl.). Takdim yazısından öğrenildiğine göre bu bölüm Atlı’nın bizzat kendisinin ve yakınlarının notlarından meydana getirilmiştir.