Ayşe Teyzem’i dolar etkiler mi?
Güngör Uras 01 Ocak 1970
Dolar fiyatının kısa sürede beklenenden fazla artması, ekonomimizi etkileyecek. Dolar ile işlerinin olmadığını sanan Ayşe Hanım Teyzem ile Ali Rıza Bey Amcam’ı üzecek.
Merkez Bankası’nın bir araştırmasına göre, (TCMB Çalışma Tebliği 10/02 Türkiye’de İmalat Sanayinin İthalat Yapısı. Şeref Saygılı - Cengiz Cihan)
(1) İmalat sanayiinde hammadde ve malzeme maliyetinde, ithal malzeme ağırlığı yüzde 75’tir. (2) İmalat sanayiinde hammadde ve malzemede ithal girdi ağırlıklı olarak ortalama yüzde 56.6 oranındadır.
Merkez Bankası “Çalışma Tebliği” şunu gösteriyor:
Bugünkü yapısı ile imalat sanayinde üretimin sürmesi için dövize ihtiyacımız var. (Tarım üretiminde kullanılan mazot ve gübre ve ilaç da büyük ölçüde ithalat harcaması gerektiriyor.)
Üretimi sürdürmek için bulunacak dövizin fiyatının artması, sanayide, tarımda, ulaştırmada, enerjide maliyeti, sonunda fiyatı, en sonunda da enflasyonu yükseltir.
Bütün bunların sonunda ortaya çıkacak faturayı, geliri Türk Parası olan, Türk Parası ile yaşamını sürdüren Ayşe Hanım Teyzem ile Ali Rıza Bey Amcam, İşçi Memed, Bakkal Coşkun öder.
TL ile dolar yarışıyor
Dolar fiyatındaki artışın ekonomiyi büyük ölçüde etkilemesinin ana nedenleri:
Türkiye’de Türk Parası yanında dövizin (özellikle doların az da olsa euro’nun) ikinci para birimi haline gelmesidir. Merkez Bankası Türk Parası’nı kumanda edebilir. Dövize edemez. Halbuki devlet dolarla ihale ve özelleştirme yapıyor. Özel sektör ve bankalar dolarla borçlanıyor. Devlet ve özel sektör kontratları dolarla yapılıyor.
İkili para birimine karşın, ülkenin döviz giderini döviz geliri karşılayamıyor. Döviz açığımız var. Bu nedenle her gün, her ay, her yıl döviz açığını finanse edecek ölçüde yurt dışından borçlanmaya mecburuz. Döviz girişi (arz) aksayınca fiyatlar yükseliyor.
Dolar fiyatının artışı:
Dolar varlıklarının ve dolara bağlı veya dolardan etkilenen varlıkların değerini artırıyor.
Türk Lirası varlıklar ile dolar veya dolara bağlı veya dolardan etkilenen varlıklar arasındaki uçurumu büyütüyor. Gelir dağılımını bozuyor.
Dolar veya dolara bağlı borçların Türk Lirası karşılıklarının, kaldırılamayacak yük haline gelmesine yol açıyor.
Abdurrahman Yıldırım’ın hesabı ile 2016 Ağustos ayı itibariyle reel sektörün döviz yükümlülüğü 310 milyar dolar. Döviz varlığı 100 milyar dolar. Döviz açığı 210 milyar dolar. Son 2 ayda dolar fiyatı yüzde 12 artınca, döviz açığı olan reel sektörün borçlarının TL karşılığı 80 milyar TL arttı.
Olan işçiye oluyor...
Dolar fiyatı artınca üretim maliyeti ve dolar borcunun TL karşılığı artan, maliyeti fiyata yansıtamayan girişimciler küçülmeye çalışıyor. İşçi çıkarıyor. Hem ülke genelinde büyüme yavaşlıyor, hem istihdam sorunu ciddiyet kazanıyor.
Gelelim en önemli soruna:
Dünyadaki genel konjonktür ve ABD’de başkanlık seçimi sonunda olacaklar hakkındaki bekleyişler, doların değerinin artışına yol açtı.
Dünyada talebin ve talebe bağlı olarak üretimin daralması, gelişmekte olan ülkelerin sorunlarının etkisinde, dolar trafiği yön değiştirdi. Gelişmekte olan ülkelerden dolar çıkışı başladı.
ABD’de faizlerin yükseleceği konusundaki bekleyişler, sağlam liman olarak paranın ABD finans sistemine yönelmesini sağladı.
Bütün bunlar sonunda dünyada dolar değer kazanıyor ama, bizde de dolar fiyatının içeride yükselmesine katkı sağlayacak gelişmeler oluyor. Dış ve iç politikamızdaki dalgalanmalar Türkiye riskini artırdığı için, ülkeden döviz çıkışı devam ediyor, döviz girişi aksıyor.
Dünyada dolar fiyatının değişimine müdahale imkânımız yok. Ama içeride dış ve iç politikada istikrarın oluşması, halkın gelecek hakkındaki bekleyişlerinin iyileşmesi, yatırımcıya, üreticiye güven gelmesi, ABD ve AB ile ilişkilerin yumuşatılması, Türkiye riskini ortadan kaldırır.
Ülkeye dünya fiyatı ile döviz girişi normal hale gelir. Döviz çıkışı ve riske bağlı döviz talebi sona erer. Biz de “Ne olacak bu doların hali?” endişesi ile yatıp kalkmaktan kurtuluruz.