« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

29 Kas

2016

Yanlış giden ne?

Arslan Tekin 01 Ocak 1970

Hamasetle değil; akılla yürünmelidir. Son zamanlarda hamaset doludizgin ama hakikat başka...

Avrupa Parlamentosu, 37'ye karşı 479 oyla Türkiye ile Avrupa Birliği üyelik müzakerelerini dondurma kararı aldı. Bağlayıcı değil deniyor ama, Avrupalıları temsil eden milletvekilleri oyluyor. Milletvekilleri halkı temsil ediyorlar. Halkta aks-ı sedası olmasa öyle bir kararı kendi başlarına nasıl alacaklardı?

Batı demokrasilerinde, halkın sözü geçiyor. Onun için Batı tipi demokrasi örnek gösteriliyor.

Avrupa Birliği'ne (AB) adım adım gelindi. Altı ülke (Belçika, Federal Almanya, Lüksemburg, Fransa, İtalya ve Hollanda) 1951'de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) kuruluyor. Türkiye'nin Avrupa Birliği Bakanlığı sitesinde, bu birlik anlatılırken, şu cümle dikkatimi çekti: "Böylece, savaşın ham maddeleri olan kömür ve çelik, barışın araçları oluyor; dünya tarihinde ilk defa devletler kendi iradeleri ile egemenliklerinin bir kısmını ulusüstü bir kuruma devrediyordu."

1957'de Roma Antlaşması imzalanıyor ve AKÇT, Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) adını alıyor. Maksat, malların, işgücünün, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaştığı bir ortak pazarın kurulması ve sonunda siyasi bütünlüğe gidilmesi...

AET'nin bu 6 ülkesinin uyumu ve gelişmesi görülünce, Avrupa'nın diğer ülkeleri İngiltere, Danimarka ve İrlanda AET'ye üye olmak için kapıyı çalıyor ama Fransa, (Başta De Gaulle var) İngiltere'yi 1963'te ve 1965'te veto ediyor. İngiltere kıvranıyor tabiî... İlla o kapıdan girecek. Sonunda diğer 2 ülkeyle birlikte 1973'te emeline ulaşıyor. (Yıllar geçiyor, İngilizler, nerede çokluk orada karışıklık diyor -AB üye sayısı 27'ye çıkmıştı- ve bu yıl, halkının isteğiyle AB'den ayrılma kararı alıyor.)

7 Şubat 1992'de imzalanan Maastricht Antlaşması'yla Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) adı yine değişiyor Avrupa Birliği (AB) adını alıyor.

Çok önceleri, biz bize benzeriz, ne işimiz var Avrupa'yla, derdik. (İlk gençliğimizde, bu hükûmetin çok itibar ettiği, adına üniversite kurduğu Prof. Dr. Sabahattin Zaim'in AET'yle ilgili kitapçığını okumuştuk. Millî çevreler AET'ye karşı çıkıyordu. Bu kitabı hem de -yanlış hatırlamıyorsam- Ülkü Ocakları Birliği yayınlamıştı.)

Ak Parti 3 Kasım 2002 seçiminden birinci parti çıktı ve iktidara geldi. R. T. Erdoğan, seçim gecesi, canlı yayında, heyecan ve sevincini bastırarak, "Önümüzde AB meselemiz var, müzakereler var, önceliğimiz budur." mealinde konuşmuştu.

Nereden nereye geldik. Türkiye karıştırılmak isteniyor. Acaba biz kendi ateşimizi kendimiz mi körüklüyoruz, diye hiç düşündük mü?

Madem "İslâmcı" bir parti iktidarda... Her yerde Saray'dakinin sözü geçiyor... İslâm âlimleri bir araya gelip kendi aralarında istişare etseler, sonra, "ülü'l-emre uymak gerekir!" deyip geçiştirmeden (Nisâ, 4/84 âyetini hatırlatırım!) Saray'dakini aralarına alsalar, nerede hata yapıldığını bir bir ortayla dökseler... 2 Aralık'ta, Aziz Mahmut Hüdâyî Vakfı öncülüğünde Nakşibendîlik sempozyumu başlayacak. R. T. Erdoğan, bir yerde 3 kişi bulsa konuşuyor, canlı yayın yaptırıyor, muhtemelen orada da konuşacaktır. Aziz Mahmut Hüdâyî, 9 padişah geçirmiştir ve padişahlara fikrini söylemekten de çekinmemiş, mektuplar yazmıştır. Görüyorsunuz, bir şeyler yanlış gidiyor, Hüdâyî bari örnek alınsın, bir meşveret kurulsun!

Ziyaret -> Toplam : 125,15 M - Bugn : 31321

ulkucudunya@ulkucudunya.com