Nal toplayan ‘nesiller’
Aydın Engin 01 Ocak 1970
Bir okurumdan kısacık bir e-mektup. Bilimsel araştırmalarını Viyana’da sürdüren bir profesörden. Profesör Selim Aslan’dan.
PISA’nın (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın) 3 yılda bir yapılan düzey belirleme sınavının sonuçlarından bir kesit aktarıyor.
Mektup kısacık; gazeteciyi masa başına çakacak kadar da acıtıcı...
Şeytan diyor ki beş altı satırlık okur mektubunu Türkçeye çevir; noktayı koy. Türkiye’nin geleceğinde kendini de sorumlu kılanları kederleri, acıları ile baş başa bırak...
Bugünkü Cumhuriyet’te, Eğitim Servisi konuyu (“sorunu” desem daha doğru olacak) ayrıntılı aktarıyor. Meraklıysanız ayrıntıları oradan okuyun. Ben okurun kısa e-mektubu ile yetineceğim.
Buyrun:
Ortalamada Trinidat, Tayland, Kosta Rika ve Katar’ı geçmişiz. Yani sondanbeşinciyiz. Sebep olanlar ne katar övünse yeridir...
Fen bilimlerinde Meksika’nın arkasında, Bulgaristan’ın önündeyiz. Puanımız 425.
Okuduğunu anlama, anladığını yazıya dökmede sonuç aynı. Meksika’dan geride ve Bulgaristan’dan mek parmak ileride. Puan 428.
Matematik’e gelince... Hiç gelmesek daha iyi. Sadece Şilili öğrenciler bizimkilerden berbat durumda. Puanımız 420.
OECD’nin bu değerlendirmesi 15 yaşındaki gençler arasında yapılıyor. Yani son araştırmada sınava katılan gençlerimiz bundan 14 yıl önce 1 yaşında idiler.
O çocuklar 1 yaşında iken AKP de iktidara gelmişti. 14 yıldır da tek başına iktidarda. 14 yıldır bu çocuklar AKP’nin en tepesindeki zatın övüne övüne bitiremediği “eğitim reformları” ile bu sonuçlara ulaştılar.
Dedim a, sebep olanlar ne kadar övünse yeridir.
Sakın ola ki “AKP eğitim sisteminde bir harabe bulmuştu. Adım adım düzeltiliyor” filan diye palavralara sapılmasın. Türkiye son sonuçlarla fen bilimleri ve matematikte 2006’daki düzeyine geriledi. Okuma yazma becerileri alanında ise 2003’teki düzeyinin de gerisine düştü.
Cumhurumun Başkanının birkaç gün önceki Öğretmenler Günü’nde yaptığı firaklı konuşmayı dinlemiş miydiniz?
Dinlediyseniz (ben meslek gereği hem dinledim, hem satır satır okudum) 80 kişilik sınıfların 20-30 kişiye düştüğünü, “sabahçı - öğlenci” yönteminin gerilerde kaldığını nasıl da ballandıra ballandıra anlattığını; öğretmen sayısında patlama yapıldığını anlatırken nasıl kostaklandığını hatırlarsınız.
Bir zamanlar “Dindar - kindar nesiller” edebiyatının ülkede nasıl kol gezdiğini de hatırlarsınız.
Sonuç: Eğitim sistemimiz Kıbrıs Rum Kesimi, Moldova ve Arnavutluk’un arkasında kalıp sondan beşinci olmak gibi “uluslararası bir başarı” ile taçlandı.
Bu çocukların gelecekte işsiz, aşsız, hünersiz ve ister istemez geleceksiz kalacaklarını öngörebilmek için üstün zekâ ya da eğitim uzmanı olmak gerekmiyor.
Gerçekle yüzleşelim:
Son 14 yılda “nal toplayacak nesiller” yetiştirmişiz.
Benim içim acıdı.
Bu Tırmık’ı da bari acıyı paylaşalım diye yazdım.