Anayasa'ya bir madde önerisi!
Arslan Bulut 01 Ocak 1970
"Anayasa hukukçuları aslında Türkiye'nin anayasa kavramı ile ilişkisini doğru anlayamıyor! Bu yüzden 'reel anayasa' başlığı altında Türkiye'nin somut sorunlarını kabullenerek bunlara reel cevaplar veren uygun anayasa modeli üzerinde düşünmeliyiz. Birkaç somut öneride bulunayım:
'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin hapis hakkı vardır. Gazeteciler bu haktan öncelikle yararlanır. Boş zamanlarında vatandaşlar da aynı hakkı kullanabilir.' "
Bu sözleri, CHP'nin Anayasa çalıştayında, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bertil Emrah Oder nakletti. Sözün sahibi tıp doktoru Dr. Erdal Atabek... Oder, Cumhuriyet gazetesine gözaltılar sırasında ziyarete gittiğinde, Atabek böyle demiş... Anlaşılıyor ki teşhis koymak doktorlar için bir alışkanlık...
***
Hani bir Fransız söylemişti ya "Bana bir gazetecinin beş altı kelimelik bir cümlesini verin, onun idamına hükmedeyim..."
Türkiye'de idam cezası kaldırıldı ama anayasaya aykırı gözaltılar ve tutuklamalar yapılıyor.
Gazeteci Hüsnü Mahalli, "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ve Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçlamasıyla tutuklandı. Tutuklama kararında Mahalli'nin Halk TV'de katıldığı programda yaptığı konuşmalarla Cumhurbaşkanı'nın ve hükümet üyelerinin terör örgütlerinin arkasında olduğunu ve Suriye'de yaşanan olaylardan Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin sorumlu olduğunu iddia ettiği belirtildi. "Oysa gerçek durum bu şekilde değildir" diyen hâkim Mustafa Çakar, Türkiye'nin Suriye ya da başkaca yerde hiçbir şekilde hiçbir terör örgütüne destek olmadığını, aksine bu örgütlerle mücadele ettiğini belirtti.
Peki ama bu analizi yapması gereken, hâkim değildir ki! Hâkim, Türkiye'yi yönetenler ile karşısındaki şüpheli arasında tarafsız davranmak zorundadır. Cumhuriyet savcısı böyle bir suçlama yöneltebilir ama gerçek durumun ne olduğuna dair analizi yapması gerekenler, siyasetçiler ve konunun uzmanları ile birlikte kamuoyunu aydınlatmakla görevli olan gazeteciler değil midir?
***
Bundan sonra ifade özgürlüğünü kullanan, kim olursa olsun tutuklanacak mı?
Veya Erdal Atabek'in söylediği gibi Anayasa'ya "vatandaşlar boş zamanlarında hapis hakkını kullanabilir gazeteciler ise ilerleyen aşamalarda karşılarına özgürlüklerinden yoksun bırakılma olgusu çıkarsa, daha önceden kullandıkları hapis hakkı, sonraki hapis hakkından mahsup edilir" diye bir madde daha mı ekleyelim?
Hüsnü Mahalli'nin işlediği iddia olunan suçlarda, tutuklama tedbirine gerek yok ki! Tutuksuz yargılarsınız, gerçek ortaya çıkar!
Mesela Tayyip Erdoğan, Putin ile telefonla görüştükten sonra geri adım atmış olsa da "Biz Suriye'ye Esad'ın hükümranlığına son vermek için girdik" demiştir! Bu sözle ortaya çıkan dış politikayı veya Suriye politikasını eleştirmek, bu politikanın Türkiye'nin huzuruna ve millî bütünlüğüne zarar verdiğini söylemek, sadece gazetecilerin değil herkesin ifade özgürlüğü kapsamındaki bir hakkı değil midir?
Bu şartlarda hangi gazeteci veya hangi vatandaş, konuşmasından veya yazısından dolayı tutuklanacağından korkmaz? Tutuklanma korkusu altında basın özgürlüğü veya ifade özgürlüğü olur mu?
Bari Anayasa değişikliğine bir madde daha eklensin ve denilsin ki "Siyasi iktidarın dış politikasını eleştirmek yasaktır!"
***
Bir diğer konu da millî seferberlik! Tayyip Erdoğan'ın Anayasa'daki seferberlikten değil gönüllü bir seferberlikten bahsettiği açıklandı ama odatv'nin haberine göre Ankara'da bazı otellere polisler tarafından ulaştırılan yazıda, "seferberlik anında el konulacağı" bildirildi.
Millî Müdafaa Mükellefiyeti Komisyonu'nun kararının, 30 Kasım 2016'da tebliğ edildiği anlaşıldı. Otel sahipleri, polislerin resmi yazıyı "devletin kararı" diyerek verdiğini söyledi.
Şimdi bu çelişkiyi sorgularsak, hangi suçu işlemiş olacağız?