Katili kim azmettirdi?..
Erdal Atabek 01 Ocak 1970
Bu soruyu artık kimse sormuyor.
Çünkü, gördüklerim bu sorunun yanıtını veriyor.
Şöyle ki;
Bu görevli çevik kuvvet polisi, aktif çalışan bir devlet görevlisi.
Mevlüt Mert Altıntaş 1994 doğumlu.
Dindar bir ailenin oğlu.
7-8 yaşlarında iken yazları Kuran kurslarına gitmiştir.
Eğer daha küçük yaşlarında din eğitimli bir yuvaya gitmişse daha da önce “biat” ile “şeriat” ile tanışmış olabilir.
Mevlüt Mert 8 yaşında iken, 2002 yılında AKP iktidara geldi.
Ak Parti’nin eğitim politikası din temellidir.
Çocuklukta zihine kazınan öğretinin yaşam boyu etkisi bilinir.
Gençliğin “dindar” ve “kindar” olması gene AKP liderlerinin gençlik politikası olmuştur.
2013 yılında polis olan genç Mevlüt Mert de işte bu programla yetişen binlerce gençten birisidir.
Böyle yetişen bir genç için her şey kesindir ve mutlaktır.
İnanç her şeydir.
Cihada biat etmek her Müslümanın vazifesidir.
Cihat; malıyla, kanıyla, canıyla İslama hizmet için cehd etmektir. Cihad sözcüğü oradan gelir.
Allah adına verilen emir sorgulanmaz, savsaklanmaz, karşı çıkılmaz.
Bu dünya geçicidir, aslı dünya öteki dünyadır. Mümin öteki dünyaya hazır olmaya bu dünyadaki hayatıyla hak kazanır.
İnananlar dosttur, kardeştir, ihvandır.
İnanmayanlar kâfirdir, düşmandır, ya gelir katılır ya da cezasını görür.
Mevlüt Mert, bunu öğrenmiş, bunu bilmiştir.
Şimdi Mevlüt Mert’i kim yetiştirmiştir?
Mevlüt Mert ölümü neden göze almıştır?
Daha kaç Mevlüt Mert aramızdadır?
Daha kaç Mevlüt Mert kimin emrini beklemektedir?
FETÖ’nün mü?
El Nusra’nın mı?
El Kaide’nin mi?
IŞİD’in mi?
Acaba bir şey fark eder mi?
Filanca Şeyh’in ya da öteki emirin, beriki imamın emri fark eder mi?
Hayır fark etmez.
Sonuçta hepsi aynı amaca yönelmiş kesin ve mutlak kurallar koyan inanç gruplarıdır.
Mevlüt Mert’leri yetiştiren zihniyet, şu anda iktidarda olan “Siyasal İslam İdeolojisi”dir. FETÖ grubu dahil, bütün inanç grupları AKP’nin siyasal koruması altında gelişmiştir, gelişmeyi de sürdürmektedir. FETÖ grubu, iktidara gelmek istediği için düşman ilan edilmiştir.
Bu gerçekleri bu toplum biliyor. Bilmediğini sanmayın.
***
Peki, biz ne demiştik?
Gelin, laik toplum yaşamını değiştirmeye kalkmayın. İnsanları dinlerine, mezheplerine, inançlarına göre bölmeyin.
Gelin, laik eğitim yapısını bozmayın, inanç militanları yetiştirmeyin, sonra toplumun parçalanmasına yol açarsınız.
Gelin, bu toplumu “bizden olanlar” ile “ötekiler” diye ayırmayın. Yandaş yaratmayın. Vatan ve millet bütünlüğünü iktidar olma hırsınıza kurban etmeyin.
Gelin, kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı demokratik iktidar sistemini bozmayın. Her gücü kendisinde toplayan “Tek Adam” sistemini yaratmayın. “Güçlü Tek Kişi” ve “Emrindekiler” sistemi herkese zarar verir.
Gelin, sınırlarımız içinde ve dışında barışı sağlamaya ve refahı artırmaya dayalı bir yol izleyin. İçerde kargaşa, dışarda tehlikeli maceralar yaratmayın.
Ne oldu?
Biz dediğimizle kaldık, siz bildiğinizi okudunuz.
Bu sonuçtan memnun musunuz?
Olmadı, olmuyor, bu gidişle de olmayacak.
Atatürk’e kızıyorsunuz, boşuna.
İnönü’ye çatıyorsunuz, nafile.
Öyle göz belertmekle, parmak sallamakla olmuyor.
Sonuçta, yetiştirdiğiniz genç silahını çekip ortalığı toz duman ediyor.
Size de bahanesini bulmak kalıyor.
Rüzgâr ektiniz, kasırga biçiyorsunuz.
Budur...