Hiç unutma ve ortak ses için o büyük günü hayal et...
Orhan Bursalı 01 Ocak 1970
Güzel bir akşam geçirdiniz... Dostlarınıza, yakınlarınıza, arkadaşlarınıza mutluluklar dilediniz en azından... Sesler gidip geldi... Kulaklarınızda hoş bir seda yankılanıp durdu iki de bir...
İçten.. yürekten.. umutla, istekle.. art niyetsiz.
Mutlu yıllar, her şey gönlünce olsun bu yıl... Sağlıklı, huzurlu, hepimize, ülkemize, dünyaya...
Yalın bir dilek, sanki tek kişinin ağzından veya göksel bir gönderi gibi düştü aşağı ve kulaktan kulağa, mesajlarla, görüntülerle, ışık hızıyla yerküreyi dolaştı, sardı sarmaladı her şeyi.
Mutlu yıllar!
Sağlık, esenlik diliyorum, her şey gönlünüzce olsun, bütün dilekleriniz gerçekleşsin...
Başka yaşam mı var?
9 milyar mı olduk bu küre üzerinde...
Varsayın ki evrende başka bir akıllı yaratık yok...
Tüm olasılıkların sadece insanı yaratmaya elverişli bir küre üzerinde milyar olasılıklar hesabıyla doğdu herkes...
Kutlanması gereken esas olaydır bu.
Aksi kanıtlanıncaya kadar, milyarlarca yıldız, galaksi, gezegen arasında sadece, adına dünya dediğimiz bu Yerküre’de yaşam var ve insanlar var ve hayvanlar var ve bitkiler... Bin bir çeşit bir yaşam.
Cennet.
Ve siz doğmuşsunuz bu cennete ve bizler ve 9 milyar insan.
Ama en büyük doğum günü Yerküre’ye aittir. Önce yerküre doğdu ve milyarlarca yıl sonra yaşam ve bizler... Kutsanması gereken büyük doğum gününü unutuyoruz. O varsa bizler de varız! Yeryüzü Günü!
Biz doğum günlerimizi kutluyoruz. Şüphesiz ki kutlanmaya değecek bir olay...
Şöyle “senei devriyeleri” ise daha büyük bir coşkuyla kutluyoruz.
Neden bu coşku yılbaşlarında?
Sakın, bu dünyanın sözde en akıllı yaratığı insanoğlunun, bugüne kadar tüm yaşamların içine ettiğini düşünerek, artık bu son olsun, sonraki yıllar, gelecek asla böyle olmasın, her şey güzel olsun ve yaşamın tüm bireylerine mutluluklar versin, duygudüşünce ve dileğinin doruk yaptığı bir fırsat kapısı bulduğu-olduğu için mi?
Arka planda yaşamın kutsanması, pür neşe ile yüksek dozda dışavurumu mu saat 24?
Geçmişe bir lanet okuma mı yoksa?
Büyük sesle geçmişe kahrol diye seslenemediğimiz için, yeni geleni süsleyip püsleyip donatıp güzelliklerle, hoş geldin mi diyoruz.
Veya gelecek asla geçmiş gibi olmasın haykırışı içinde miyiz...
***
Dün gece tüm dünyada mutlu yıllar dilekleri rekor bir paylaşım kırdı.
Bu, umudun paylaşımı idi...
Her yıl dönümlerinde olduğu gibi.
Bunun büyüsü dolanıp duracak evreni; varsayın ki tüm kötülükleri, tüm alçaklıkları, tüm karanlıkları, tüm ilkel yönetimleri-siyasetleri ve figürlerini aşıp kırıp geçecek ve Kaf Dağı’nın ardında saklı yeni cesur ve güzel dünyanın kapılarını açacak.
9 milyar insanın aynı atomik saniye içinde mutlu yıllar haykırışının yaratacağı toplam enerjinin nelere kadir olduğunu bilmiyoruz.
Denemeye var mıyız?
Hey insan!
Dün geceki dileklerimizi hiç unutmayın!
Dünyada bir alçaklıklar düzeni içinde yaşadığımızı, birbirimizden kopartıldığımızı, gücümüzün tekile indirildiğini, tüm bunların milyarların sesinin saniye içinde birleşip büyük bir güç patlaması yaparak kötülüklerin tümünü silip süpürmesini engellendiğini...
... hiç unutmayın.
Hey insan!
Demir parmaklıkların ardında, içeride-dışarıda, dağda-ovada, denizde her neredeysen...
Umutsuzluk ve karamsarlık da kötülüklerin bir parçasıdır.
İyiliklerin, güzelliklerin düşmanıdır.
Hiç unutma ve ortak ses için o büyük günü hayal et...