MHP takipte...
Ahmet Gürsoy 01 Ocak 1970
İki farklı gazetede kamuoyuna açıklanan iki önemli bilgi var. Birbiriyle ilgisizmiş gibi görülse de aslında birbirinin paraleli ve fakat ikisi de aynı amaca yönelik çabaları içeriyor.
Birinci haber şu: "Teröristbaşı Öcalan, bizim devlet yetkililerine "beni telefonla görüştürün anayasaya destek vermeleri için birkaç kişiye telefon edip size destek olayım" demiş Ve yapmış.. Bunun üzerine HDP'de tartışmalar başlamış.. Teröristbaşı, "başkanlık sistemi amaçlarımızı gerçekleştirmemiz için şart" demiş..
İkinci önemli haber de MHP'ye yönelik. O da şu: AKP, MHP'nin yeni anayasa oylamasında fire vermemesi için 19 milletvekili takibe alınmış..
İşte bu iki bilgi birbirini tamamlıyor. AKP'liler, yeni anayasa çalışmalarını boş kâğıtlara imza atarak sözüm ona demokrasinin hizmetine sundular ama sorun bitmedi. Çünkü fire vermekten korkuyorlar. Özellikle FETÖ bağlantılı milletvekillerinin "hayır" diyeceği söylenirken aynı zamanda tek adam yönetimine sıcak bakmayan kimi milletvekillerinin de buna karşı çıkacağı söyleniyor.
Hâl böyle olunca geriye ne kalıyor?
330 oyu tamamlayacak vekil sayısı... Onu nasıl bulacaklar?
O da taktikle olacak iş. MHP'yi HDP'yle, HDP'yi MHP ile karşı karşıya getirmemekle.. Mümkünse birliktelik görüntüsü verdirmeyerek...
Diyeceksiniz ki onlar HDP ile AKP kanlı bıçaklı. Görmüyor musunuz? Onların genel başkanlarını içeri aldılar. Nasıl olur da AKP'nin anayasasına oy verirler?
E, işte bu sebeple işler açıktan değil de gizliden gizliye yürüyor ya.
Eğer doğru ise, şayet terörist başının partili cumhurbaşkanlığına gidilen yolda HDP'lilerden destek istediği açıktan bilinerek, göstere göstere yapılmış olsaydı Türkiye'de siyasetin hali ne olurdu bir düşünün?
Her şey toz duman olurdu.
Sadece Meclis'teki oylama değil sonrasındaki referandum bile tersine dönmez miydi?.
Bu durum HDP'nin Meclis'e gelip gelmemesiyle ilişkilendiriliyor.
Bakalım ne yapacak?.. Oylamada bulunacak mı bulunmayacak mı?
MHP kendi referandumunu yapsın
Arslan Bulut haklı..
MHP önce kendi içinde bir referandum yapsın bakalım Bahçeli ve ekibi kazanıyor mu?
Kazanamayacağını önce delegeler, sonra da kamuoyu araştırmaları söylüyor. MHP yönetiminin en temel dayanağı olan seçmen iradesi yönetimin arkasından kopmuş durumda.
Demokrasilerde meşruiyetin kaynağı seçmendir, halktır. Bu sebeple demokrasi halkın rızasına dayalı rejimlerdir. Rızayı kayıp ettiniz mi, halk (seçmen) razı olmadı mı, yaptığınız her eylem meşruiyetini kayıp etmiş demektir.
MHP yönetiminin en büyük sıkıntısı, asıl sorgulaması gereken kriz, işte budur.
Bu sebeple milletvekillerinin nasıl davranacağının belirleyicisi, partinin yürütme organı olan yönetimi değil, partinin meşruiyet kaynağı olan halktır.
Vekiller, halktan aldıkları çoğunluğa dayalı gücü temsil ederler. Bu sebeple hiçbir milletvekilinin şahsi oyu yoktur. Her bir milletvekilinin oyu, kendi şahsi oyu değil, milletin oyudur. İrade milletin iradesi olmak durumundadır. Bu sebeple vekillerin vekil oldukları sürece kullandıkları oy, çoğunluğun oyudur. Kendisinin yine kendine verdiği oyun binlerce katını alamadıkça vekil seçilemeyeceği için, kendini vekil seçtiren çoğunluk, Meclis'te bulunmasını sağlayan çoğunluktur. Kendisini parlamentoda yetkili kılan iradeye ters, onun istemediği, bir başka anlatımla, seçmen iradesinin ve rızasının bulunmadığı, bu rızaya dayanmayan ona aykırı oy kullanırsa bu ahlaksızlık olur. Kendini seçene karşı sorumsuz davrandığını ve seçenleri temsil etmek yerine bundan saptığını gösterir. İster MHP'li ister başka partili olsun milletvekilliğinin hem sebebi ve hem de sonucu bu temeller üzerine kuruludur.
Temsil ve bu temsilin ahlaki sorumluluğu vardır. MHP'li vekillerden, tartışmalı parti yönetimine karşı değil, kendisini oraya taşıyan, vekil yemini ettiği seçmen iradesine bağlılık bekliyoruz...