Ali fuat CEBESOY (1882-1968)
Ayfer Özçelik 01 Ocak 1970
İstiklâl Savaşı’nda ilk batı cephesi kumandanı ve siyaset adamı.
İstanbul’da doğdu. Anne tarafından dedesi 93 Harbi’nin ünlü kumandanlarından Mehmed Ali Paşa, babası Büyük Millet Meclisi’nin ilk Nâfia Vekili İsmâil Fâzıl Paşa’dır. Erzincan Askerî Rüşdiyesi’ni ve Saint Joseph Lisesi’ni bitirdikten sonra girdiği Harp Okulu’nda Mustafa Kemal ile tanıştı. 1902’de Harp Okulu’ndan, 1905’te de Harp Akademisi’nden mezun oldu. Beyrut ve Rumeli’de görev yaptı, burada İttihat ve Terakkî Cemiyeti mensuplarıyla münasebeti oldu. Roma ataşemiliterliğinden (1909-1911) sonra 7. Kolordu’da (Manastır-Üsküp) görev aldı, Balkan Harbi’nde Yanya Kalesi müdafaalarına katıldı. I. Dünya Savaşı’nda önce 25. Tümen kumandanı olarak I. Kanal Seferi’nde, arkasından 14. Tümen kumandanı olarak doğu cephesinde 1916 yılı muharebelerinde görev aldı. 1917’de tekrar Sînâ-Filistin cephesine gönderildi, daha sonra 20. Kolordu kumandanı olarak Bi’rûssebi‘-Gazze muharebeleri ve Kudüs müdafaasında büyük yararlıklar gösterdi. Bu sırada generalliğe terfi ettirildi. Mütareke sırasında diğer kumandanlarla birlikte ordu kalıntılarını, silâh ve malzemeyi süratle Anadolu’ya taşımaya çalıştı; bölgesinde jandarmayı güçlendirme gayretleri daha sonra güneyde Millî Mücadele’nin çekirdeğini teşkil etti. Bir süre Mustafa Kemal Paşa’nın yerine Yedinci Ordu kumandanlığına vekâlet etti, daha sonra İstanbul’a gitti. İstanbul’da vatanın kurtarılması için çareler arayan askerî-sivil birçok kişi ile görüştü. Bu arada Mustafa Kemal’e destek vaadinde bulundu ve onun da isteğiyle 20. Kolordunun hazerî karargâhı olan Ankara’ya döndü.
Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçişiyle beraber kolordusunun bütün imkânlarını kullanmak suretiyle gerek Amasya Tamimi gerekse Sivas Kongresi hazırlıkları ve Hey’et-i Temsîliyye’nin çalışmalarında batıda en büyük desteği Ali Fuat Paşa teşkil etmiştir. Bu kolordu, ileride Millî Mücadele yıllarında kurulacak batı cephesinin de temelini oluşturmuştur. İstanbul hükümetince görevden alınmasına rağmen Hey’et-i Temsîliyye kendisine Garbî Anadolu Umum Kuvâ-yı Milliyye kumandanı unvan ve selâhiyetini verdi (9 Eylül 1919). O da I. ve II. Eskişehir Harekâtı ile (Eylül-Ekim 1919, 18-28 Mart 1920) İngilizler’in İzmit’e kadar çekilmelerini sağlayarak Anadolu’da millî iradenin kuvvetle yerleşmesine vesile oldu. Batı cephesi kumandanlığı sırasında Yunan ilerleyişini durdurmak için giriştiği Gediz taarruzundan istenilen sonuç elde edilemeyince cephe kumandanlığından alınarak Moskova büyükelçiliğine tayin edildi.
Ali Fuat Paşa’nın Moskova’daki faaliyetleri, Bolşevik rejiminin uzak yakın gerçek niyetlerini öğrenmek, Millî Mücadele’ye gerek diplomatik gerekse maddî açıdan destek sağlamak, Rusya’daki İttihat ve Terakkî liderleri ve Türk unsurlarıyla temas ederek Ankara’ya bilgi vermek şeklinde özetlenebilir. Buradaki faaliyetleri çerçevesinde 16 Mart 1921 tarihli Moskova Antlaşması’nın hükümlerinin uygulanmasına çalıştığı gibi Sakarya Savaşı’nın kazanılmasında önemli rol oynayan Sovyet malî yardımının çabuklaştırılmasını da sağladı. Ayrıca Enver ve Cemal paşalarla yaptığı temaslar sonucu Anadolu’daki Millî Mücadele’ye dışarıdan yapılabilecek olumsuz tesirleri önlemeye çalıştı.
1922 Mayısında Ankara’ya döndü; önce Müdâfaa-yı Hukuk grubu reisliğine, arkasından Büyük Millet Meclisi II. başkanlığına seçildi (13 Aralık 1922). Oldukça çetin müzakerelerle geçen Lozan görüşmelerinde meclis oturumlarının çoğunu dirayetle idare etti. Daha sonra bu görevden ayrılarak (24 Ekim 1923) ordu müfettişliğine tayin edildi. Bir yıl sonra bu vazifeden de istifa etti ve sadece milletvekilliği görevini sürdürdü. 17 Kasım 1924’te kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nda umumi kâtip olarak görev aldı. Fırka kısa zamanda mecliste etkili bir muhalefet olarak kendini gösterdi. Ali Fuat Paşa fırkanın kuruluş maksadının Mustafa Kemal’e değil hükümete muhalefet olduğunu ve mecliste bir murakabe sisteminin oluşmasını temine çalıştığını ifade ettiği halde parti kapatıldı; üyelerinin çoğu İzmir Suikasti davasında yargılandılar. Ancak Ali Fuat Paşa ile diğer Millî Mücadele liderleri beraat ettiler.
Ali Fuat Paşa’nın emekliye sevkedilişinin arkasından yaşadığı sıkıntılı yıllar, 1933’te Atatürk’ün isteğiyle Konya’dan bağımsız milletvekili seçilince sona erdi. 1934’te Atatürk kendisine Cebesoy soyadını verdi. 24 Mart 1939’dan itibaren de Cumhuriyet Halk Partisi Konya mebusu sıfatıyla Nâfia (1939-1943) ve Münâkalât vekillikleri (1943-1946) görevini yürüttü. Kâzım Karabekir’in ölümü üzerine meclis başkanlığına seçildi (OcakEkim 1948). Daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nden ayrılarak 14 Mayıs 1950 seçimlerinde Demokrat Parti listesinden Eskişehir bağımsız milletvekili, 1954 ve 1957 seçimlerinde ise İstanbul bağımsız milletvekili seçildi. 27 Mayıs 1960 İhtilâli’nden sonra aktif siyasî hayattan çekildi. 10 Ocak 1968’de vefat etti, vasiyeti üzerine Sakarya’nın Geyve ilçesine bağlı Ali Fuat Paşa adıyla anılan kasabaya defnedildi.
Ali Fuat Cebesoy’un Atatürk ile Harp Okulu’nda başlayan dostlukları ömür boyu devam etmiş, Millî Mücadele’nin kader ve ideal arkadaşları arasında daha sonra ortaya çıkan siyasî dargınlıklarda kendisi arabuluculuk yapmak gibi gönüllü bir faaliyet içinde bulunmuştur. Rauf Orbay ve Kâzım Karabekir ile Atatürk’ü görüştürme gayretleri bazı çevrelerin engellemesiyle olumlu sonuçlanmamıştır. Katıldığı savaşlarda gösterdiği başarılar dolayısıyla Osmanlı Devleti ile Alman ve Avusturya devletlerince kendisine çeşitli madalya ve nişanlar verilmiş, 1920’de çıkarılan bir kanunla da İstiklâl madalyası ile taltif edilmiştir.
Eserleri. Çeşitli baskıları yapılan eserleri yer yer belge niteliğinde olup Millî Mücadele’nin başlıca kaynakları arasındadır. 1. Bi’rüssebi-Gazze Meydan Muharebesi ve 20. Kolordu (Ankara 1938). Filistin Cephesi’ne ait belgesel nitelikte bir eserdir. 2. Millî Mücadele Hatıraları (İstanbul 1953). Tamamen belgelere dayanılarak hazırlanmıştır. 3. Siyasî Hatıralar (İstanbul 1957, 1960). 1922 sonrası Türk siyasî hayatını anlatan birinci elden bir kaynaktır. 4. Sınıf Arkadaşım Atatürk (İstanbul 1967). Atatürk’ün gençlik ve yetişme çağı ile ilgili olarak kaleme alınan çeşitli eserlere kaynaklık etmiştir. 5. Moskova Hatıraları (Ankara 1982). Millî Mücadele yıllarındaki TürkSovyet münasebetleri ve İttihat Terakkî liderlerinin yurt dışındaki faaliyetleriyle ilgili kaynak mahiyetinde bir eserdir. Bunlardan başka çeşitli dergilerde neşredilen, hâtıralarını esas alarak hazırladığı makaleleri de vardır.