Sarızeybek’in iddiaları kulak arkası edilemez!
Mustafa MUTLU 09 Temmuz 2008
Emekli Kıdemli Albay Erdal Sarızeybek’in NTV’ye verdiği röportajı izlediniz mi?
Bu eski asker, bir süre önce “Ya Gazi Paşa Duyarsa” diye bir kitap yazmış...
Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz bu kitabı okumuş ve telefon edip kendisini çağırmış.
Gerisini şöyle anlatıyor Sarızeybek:
“Toplumda saygın isimlerin gözaltına alınmasına kadar varan bir soruşturma, benim sadece anılarımı dile getirmek amacıyla yazdığım kitaba mı kaldı? Zekeriya Öz’le görüşürken odaya giren badem bıyıklı başka bir savcı bana ’Sizi general yapacaklarmış, yapmamışlar’diyerek manevi baskıda bulundu ve bugün gözaltındaki kişiler aleyhine ifade vermemi istedi. Bu soruşturmayı yürüten savcılar tarafsızlıklarını yitirmiştir. Haklarında hemen soruşturma açılmalı ve görevden alınmalıdır.”
Bunlar çok vahim iddialar...
Ülkede olup bitenleri izleyen herkesin kanını donduracak suçlamalar...
Ergenekon soruşturmasını 13 aydır sürdüren ve hâlâ iddianamesi bile ortada olmayan Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, kendisine tekrar güvenebilmemiz için bu iddiaları yanıtlamak zorunda...
***
Eğer gerçekten bir “darbe” tertibi varsa, bunu kanıtlamak da kanıtlamak için çaba harcayanlara destek olmak da yurttaşlık görevi...
Ama Sarızeybek’in iddiaları, bu soruşturmanın “darbe tertibini ortaya çıkarmak”tan çok, “siyasi amaca yönelik olduğu” gibi bir izlenim yaratıyor.
Bazı çevrelerin dile getirdikleri “intikam operasyonu” tezini güçlendiriyor.
***
Biz savcımıza güvenmek isteriz...
Ama Sayın Savcı’nın, kendisine tanık bulma gayretiyle insanlara “psikolojik baskı” yaptığı, kişisel husumetlerden yarar sağlamayı amaçladığı iddia ediliyor...
Peki biz bu durumda kime, nasıl güveneceğiz?
Kime, nasıl inanacağız?
Adaletin tecelli edip etmediğinden nasıl emin olacağız?
***
Savcı Öz, tüm bunları bir kez daha tartmalı ve ismi etrafında oluşan kuşku halkalarının, adalete duyulan güveni sarsmasına izin vermemelidir.
*****
ALÇAKLAR!
Özellikle internette cirit atan bazı iktidar yalakaları, şu “Ergenekon karmaşası” nda tüm muhalif gazetecilerin “susturulmasını-sindirilmesini” istiyor...
Elbette ki o gazetecilerin biri de benim.
Sadece “Gazetecilere gizli bilgileri sızdıran polis şefi kim?” diye sorduğum için dün bir internet sitesinde, kocaman bir fotoğrafım yayınlandı ve yanına, “Vatan yazarının kanlı darbe oyunu” başlığı atıldı!
Vicdanını kaybetmiş, meslek namusundan nasibini almamış alçak adamlar:
Elbette hakkınızda dava açıp, attığınız o “darbeci” çamurunu barsaklarınıza kadar yutturacağım!
Asıl darbeci sizsiniz yüzsüz kapıkulları...
Her gün attığınız bu alçakça iftiralarla sadece gazetecilik etiğine değil, binlerce dürüst, namuslu, onurlu gerçek demokrata “darbe” indirmeye çalışıyorsunuz!
Size pabuç bırakan, sizden beter olsun!
*****
Günün sorusu
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, çok değil daha üç gün önce Ergenekon soruşturmasında iddianamenin bu hafta tamamlanacağını açıklamıştı. Ama dün bir açıklama daha yapıldı ve iddianamenin verilişi, “bilmem kaçıncı kez” ertelendi!
Şimdi de, “Önümüzdeki hafta tamam” deniliyor... Sorum basit:
İnanalım mı?
*****
Avukata ifade tutanağı yok ama polis şefi bülbül gibi!
Ergenekon Savcısı dün mahkemeye başvurdu ve Terörle Mücadele Kanunu’nun 10’uncu maddesinin “d” fıkrası gereğince avukatlara tutanak verilmemesini istedi.
Mahkeme de talebi kabul etti.
Bundan sonra sanık avukatları, sanıkların verdikleri ifadelerin kopyasını alamayacak... Bu uygulama, “gizlilik” gereği doğru olabilir...
İyi de...
Bu “gizlilik” ilkesi, neden “bülbül polis şefi”ne sökmüyor?
Bütün “polis muhabirleri”nin çok iyi tanıdıkları, bildikleri o “polis şefi” hakkında neden hiçbir şey yapılmıyor?
***
Yargıya olan güvenin sarsılmaması için bu “bülbül polis şefi”nin kimliğinin hemen tespit edilmesi ve hakkında işlem başlatılması gerekmiyor mu?