Madde madde yeni sistem ne getiriyor?
Kürşad Zorlu 01 Ocak 1970
Anayasa değişikliği paketinin oylanması sürecinde yarıya gelindi. Neticeyi paketin bütünü üzerindeki oylama belirleyecek. "Evetlerin" gidişatı değişebilir mi? Bu ihtimali bekleyip göreceğiz. Ancak TBMM'deki tablo karşısında sistem önerisinin içeriği konuşulamıyor. Bunu sağlamaya yönelik bir siyasal/demokratik iklim var mı? Kitle iletişim araçları gerçekten bunu istiyor mu? Oldukça kuşkulu... Bireysel olarak böyle kaotik bir dönemde güçlü bir yürütmeden yanayım. Tek bir şartım var. Yürütmenin, yasama ve yargı ile arasındaki fren ve dengenin kurulması; birbirlerinin yetki alanına müdahale edemeyeceği, birbirlerinin tarafsızlığını ve etkisini baypas etmeyecek bir düzenleme istiyorum. Böyle bakıldığında bu sistemle kazananın her şeyi aldığı bir dönem (Başkanlık sistemi de böyledir) başlayacak. Bu ilke doğrultusunda yasama organına karşı sorumlu başbakanlık sistemi kalkacak ve yürütmede muhalefetin etkisi sıfırlanacak. Demokratik kurumları ve teamülleri oluşmuş bir ülkede bunun problem yaratması zordur. Fakat tersi olan ülkelerde, bir de bizim gibi toplumsal kutuplaşma derinleşmişse büyük siyasal-sosyal sorunlarla karşılaşılabilir. Katı kuvvetler arası dengenin geçerli olduğu ABD Başkanlık sisteminde, sistemin tıkanmaması ve iş birliği olması için bir takım ara yollar uygulanır. Kongrenin sadece kendisinde bulunan kanun yapma, bütçeyi onaylama, atamaları denetleme yetkisi vardır. Başkan da veto yetkisi, yürütme konusundaki geniş kontrol alanı ve feshedilememe avantajı ile çalışır. Şimdi bizdeki öneri ile değişikliğe uğrayacak BAZI noktaları dikkatinize sunuyorum.
Cumhurbaşkanına partisinin genel başkanı olabilecek ölçüde serbestlik geliyor: Bu değişiklik zaten büyük tartışmalara yol açan Cumhurbaşkanının tarafsız ve birleştirici olma gerekliliğini sekteye uğratacaktır. Ayrıca milletvekillerini belirleme yetkisini tam anlamıyla eline geçiren kişinin iradesi dışında yasama organında bir gelişmenin olması ne ölçüde mümkündür? Bunun olması için siyasi partiler yasasının ve seçim sisteminin de değişmesi gerekir. Böylece seçmenin ancak cumhurbaşkanının partisi dışında bir başka partiyi Meclis'ten güçlü hale getirmesi mümkün olur. Mevcut siyasal sistemimizde ve yelpazede bunu beklemek hayli güç olsa gerek...
Parlamento ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin 5 yılda bir aynı gün yapılması düzenleniyor: Bu iki organın aynı gün seçilmesinin demokratik siyasal yaşamın etkinliği bakımından sakıncaları vardır. "Birlikte seçmek" zorunluluğu ve baskısı ortaya çıkacaktır. Zira seçmenler Cumhurbaşkanını ve milletvekillerini farklı siyasi partilerden seçmek isteyebilirler. ABD'de Temsilciler Meclisi 2 yıl, Senato ise 6 yıl görev yapar. Başkan da 4 yıllığına seçilir. Bu durumda bir süreç içerisinde yasama ve yürütmenin kendisine çekin düzen vermesinin ve denge/fren mekanizmasının işlevsel kılınması amaçlanır.
Cumhurbaşkanına yürütmeyle ilgili konularda kararname çıkarma ve yüksek bürokratları atama yetkisi veriliyor: Yetkinin sınırları belirsiz. Bu durum Meclis'in kanun koyma yetkisine yönelik bir olumsuz etki olarak kabul edilebilir. Bakanlıkların kurulması, kaldırılması ve teşkilat yapısı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenleniyor. Mevcut düzenlemede bunun TBMM tarafından kanunla yapılacağı belirtiliyor. Bununla birlikte bütçe yapma yetkisi de neredeyse cumhurbaşkanına geçiyor. ABD'de ise bu yetkinin Kongre'nin mutlak onayına tabi olması, atamaların Senato'ca onaylanması iki organı dengeliyor.
Cumhurbaşkanına Olağanüstü Hal ilan etme yetkisi veriliyor: Cumhurbaşkanı süresi 6 ayı geçmemek üzere Olağanüstü Hal ilan edebilir ancak Meclis bu süreyi kısaltıp, artırabilir veya kaldırabilir. Ancak yine Cumhurbaşkanına "Olağanüstü Halin gerektirdiği konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarma yetkisi verilmesi"... Olağanüstü Hal sürecinde denetim dışı hale gelen bu kararnamelerin neleri düzenleyebileceği belirtilmiyor. Bu durumda normal Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin ötesinde soyut bir alanda düzenleme yapma yetkisi ve imkanı elde ediliyor.
Gensoru müessesesi kaldırılıyor: Meclis Araştırması, Meclis Soruşturması, yazılı soru ve genel görüşmenin devam edeceği belirtiliyor. Ancak bu usullerin bilgi alma amaçlı olduğu metinde de ifade ediliyor.
Yargının bağımsız olduğu ifadesine, tarafsız olduğu ifadesinin eklenmesi yargıyı güçlendirse de; Bu gelişme tek başına yeterli değil. Parti liderlerinin milletvekillerini belirlediği ve bu sebeple Meclis'in oluşumda söz sahibi oldukları düşünüldüğünde HSYK ve Anayasa Mahkemesi üyeliklerinin seçiminde Cumhurbaşkanı'na kendi seçme adedinin dışında büyük bir etki alanı bırakılmış oluyor. Yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ilkesi kuşkuya yol açıyor.
Cumhurbaşkanı'na vatana ihanet dışındaki suçlardan da yargılanabilme imkanı (400 vekil) getirilmesi, hesap verilebilirlik açısından olumlu bir adım olsa da; Mevcut siyasi parti yapısı ile seçim sisteminin etkisi sonucu oluşacak Meclis dağılımı, yürütmenin yasama üzerindeki etkisini artırması bunun ne kadar tarafsız olarak uygulanabileceğine yönelik tereddüt oluşturuyor.