PARTİ DEVLETİ TARTIŞMASI!..
Mehmet Tezkan 01 Ocak 1970
Tümü görüşüldü, maddelere geçildi..
Anayasa değişikliğinin tümü üzerine genel sözler söylendi.. Şimdi ayrıntılar tartışılacak..
Aklıma takılanları günlerce sordum..
Yeri geldiğinde sormaya devam edeceğim..
Genel görüşmeye damgasını vuran Deniz Baykal’ın parti devleti kuruluyor eleştirisiydi..
Hatırladınız mı?
Bir süre önce sormuştum:.
Cumhurbaşkanı aynı zamanda partisinin il genel başkanı olursa illerde kendisini kim temsil edecek..
Vali mi?
Partisinin il başkanı mı?
Baykal’ın Meclis kürsüsüne taşıdığı konu buydu..
Ne demek parti devleti?
Bir partinin başı aynı zamanda devletin başı olursa o devlet parti devleti olur..
***
Adalet Bakanı cevap verdi.. Ama karşı çıkmadı..
Kabul etti..
1924 Anayasası’na, Atatürk Anayasası’na dönüldüğünü söyledi ve dedi ki:
“Cumhuriyetin kurucusu Atatürk partili mi?
Partili..
Milletvekili mi?
Milletvekili..
Cumhurbaşkanı mı?
Cumhurbaşkanı. İsmet İnönü de aynı şekilde.. Tarafsızlığına helal mi geldi?”
***
Doğru, Atatürk de, İnönü de partiliydi..
Ama o zaman tek parti vardı.. Sadece CHP vardı.. Başka parti yoktu..
1924’te (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası), 1930’da (Serbest Cumhuriyet Fırkası) çok partili hayat için iki deneme yapıldı; olmadı..
1930’da tek parti dönemine geçildi..
1930-1945 arası tek parti dönemidir..
Adı; parti devleti yönetimidir..
Kuvvetler ayrılığı yoktu.. Valiler aynı zamanda CHP il başkanıydı..
***
(O yıllarda Türkiye’nin nasıl yönetildiğini öğrenmek isteyen Prof. Dr. Çetin Yetkin’in Türkiye’de Tek Parti Yönetimi adlı kitabına başvurabilir..)
***
1946’da çok partili hayata geçtik..
Türkiye’nin demokrasi tarihi 1950 seçimleriyle başlar..
Parti devleti anlayışına da.. Partili cumhurbaşkanı yönetimine de 67 yıl önce nokta konuldu..
***
Adalet Bakanı’nın dediğine göre; 1930’lara, 87 yıl önceye dönmek istiyoruz..
Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki anayasaya..
Yani..
Yeniden parti devletine!.
Muhafazakâr kesim ne diyecek?
Muhafazakâr kesim, mütedeyyin kesim, mutaassıp kesim yıllardır 1930’ları kıyasıya eleştirir..
1921 Anayasası’nı alkışlarlar..
1924 Anayasası’nı yerden yere vururlar..
Tek parti dönemini, parti devlet anlayışını kınarlar..
Merak ediyorum..
Meclis’in hükümeti denetim hakkı yok..
Anayasa görüşmelerinde yine yasamanın yürütmeyi denetleyip denetlemediği meselesi gündeme geldi..
İktidara göre denetleme yetkisi var..
Muhalefete göre yok..
Doğrusu ne?
Şu..
Yeni rejim, milletvekillerine yürütmeyi denetleme yetkisi vermiyor..
Değişiklik gerekçesinde aynen şöyle yazılmış:
“Kuvvetler ayrılığı prensibine uygun olarak yasamanın yürütmeyi denetlemesi ile Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi yasamanın görev ve yetkileri arasından çıkarılmıştır.”
***
Peki, yürütmeyi kim denetleyecek?
Halk denetleyecekmiş..
Ne zaman?
Beş yılda bir sandıkta oy vererek veya vermeyerek..
***
Hemen şu sorulabilir..
Hal buysa; iktidar niye denetimden söz ediyor..
Onlar genel görüşme, Meclis araştırması ve yazılı soruyu denetimden sayıyorlar..
Ancak, ilgili maddeye bakarlarsa bilgi edinmek için deniyor..
Bilgi edinmek amaçlı..
Denetim değil..
Adalet Bakanı’nın bu sözlerini nasıl yorumlayacaklar.. 1924 Anayasası’na, Atatürk Anayasası’na dönüşü nasıl yorumlayacaklar..
Merak ediyorum, o kesimin yazarları, çizerleri, aydınları ne diyecek?
***
Yoksa görmezden mi gelecekler.
Yokmuş gibi mi davranacaklar..
Başka konularla meşgul olup anayasaya bulaşmayacaklar mı?
***
Bana sorarsanız; o anayasa 1930’larda, 1940’larda kaldı..
2017’deyiz..
Çağdaş demokrasiye uymuyor..