BU DA GEÇER YA HÛ!..
Mehmet Tezkan 01 Ocak 1970
Falın her türlüsüne meraklı bir hükümdar vardı. Karar almadan öne mutlaka fal baktırırdı.
Falcılara akla gelen her türlü soruyu sordu da yıllarca, asıl soruyu sormadı. O soru hep aklındaydı. Ama sormadı.
Ve bir gün sormaya karar verdi.
İlk falcıyı çağırdı: ‘Bak bakalım, ben ne zaman, nasıl öleceğim?’
Falcı baktı, bir şeyler söyledi ama tatmin edici cevap vermedi.
Hükümdar onu gönderdi, ikinci falcıyı çağırdı.. Sonra üçüncüsünü, dördüncüsünü..
Sonunda falcılardan biri; yıl söyledi, ay söyledi, gün söyledi. ‘Ama birkaç gün şaşabilir’ dedi.
Hükümdar heyecanla sordu.
‘Peki, ölümden kurtulmak için çare var mı?’
‘Ben görmüyorum’ dedi falcı, ‘hatta benim gördüğüme göre, Azrail küçük bir delik bulsa bile o delikten geçip yanınıza gelecek ve canınızı alacak.’
Hükümdar neredeyse her iktidar sahibinin yapacağı gibi önce falcının kafasını kestirdi, sonra oturup düşünmeye başladı.
***
Falcının söylediği tarih yaklaştıkça gerginliği artıyordu. Sonunda kendince çareyi buldu.
Ülkenin sarp dağlarının bulunduğu bölgesine gitti, en sarp tepeye, en kalın taşlarla bir bina inşa ettirdi. Taşların aralarını tek tek kontrol etti. Pencere yerlerini kapattırdı, kapının da iyice küçük ancak kendisinin geçebileceği genişlikte olmasını istedi.
***
İçeri girdi. Düşündü ki bu kapıdan kendisi girdiğine göre Azrail de rahatça girebilir.
Emir verdi, kapıyı da ördüler. Hatta binanın çevresine bir sıra duvar çekilmesini daha istedi. O duvarı da ördüler ve hükümdar içeride beklemeye başladı.
O gün hemen ölmedi. Aç ve susuz birkaç gün direndi.
Sesi duvarları aşıp dışarı ulaşamıyordu.
Falcının söylediği doğru çıktı, birkaç gün sonra öldü.
***
Bu öyküyü Okay Gönensin’in son kitabı; ‘Bu da Geçer Ya Hû’dan aldım..
Hazmedilmesi, düşünülmesi gereken 200 öykü var..
Yüzyıllar aşıp günümüze ulaşan öyküler..
Tabii ki ‘bu da geçer ya hû’ öyküsü de var..
Kitabı alın, ama hızla okumayın.. Sindire sindire okuyun derim..
Günde bir, iki bilemedin üç öykü okuyun.. Canınız sıkıldıkça, okuyun, moraliniz bozuldukça okuyun, neşeli gününüzde okuyun, başınıza gelenleri yorumlamak için okuyun, ama okuyun..
Demem şu; Evinizin vazgeçilmezleri arasına koyun..
***
Hadi bir öykü daha..
***
Köyünün bilgesi, o yörenin aptalı olarak bilinen kişinin eşeğini kıyasıya dövdüğünü görünce müdahale etti:
‘Oğlum kendine gel! Zavallı hayvanın canını çıkardın, başkasına karşı şiddete başvuranlar eninde sonunda şiddetle karşılık görür.’
Aptal dayağa ara vermeden yaşlı bilgeye cevap verdi:
‘Amca, işte ben de eşeğe tam da bunu öğretmeye çalışıyorum. Lanet hayvan biraz önce beni çifteledi, fena halde canımı yaktı’ dedi ve eşeği dövmeye devam etti.
Bilge kişi öğrencisiyle oradan uzaklaştı ve öğrencisine dönerek şunu söyledi:
‘Aptalların hayat felsefesi düşünen insanlarınkinden daha derin, daha anlamlı, daha gerçekçi olamaz. Ama dile getiriş şekilleri bizlerinkinden çok daha inandırıcı ve etkileyici.’
***
İyi pazarlar..
Yarın yine anayasa tartışmasıyla, doların seyir defteriyle, terörle, hayatın can yakan meseleleriyle kaldığımız yerden devam ederiz..