Türkiye Türkler’indir
BEHİÇ KILIÇ 30 Ocak 2007
Bu devletin adı “Türk Devleti”dir, milletinin adı “Türk Milleti”dir, vatanının adı da “Türkiye”dir. Anayasamızın 66’ncı maddesinde, Türk tarifi mevcuttur: Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkese Türk denir.
Türkiye Türkler’indir.
Türkler kimdir?..
Çanakkale şehidi Hıristo’dur. Kurtuluş Savaşı sırasında Kuvvay-ı Milliye için Anadolu’ya silah taşıyan Ermeni kayıkçıdır, bugün onların çocuklarıdır... İlk meclisin kahraman Kürtleri Diyap Ağa, Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey, bugün PKK çetesinin kurşunları ile vatan toprakları için canını veren, mayınlarla sakat kalan Kürt asıllı Mehmetçikler’dir. Boşnak, Mehmet Akif gibi Arnavut, Çerkez herkes, hepimiz...
Türk Milleti budur.
Ermeni köyü Vakıflı’nın, “Ne mutlu Türk’üm diyene” diye göğsünü geren vatandaşlarıdır...
Memleketin tepesine postu sermiş, “Rab bana, hep bana hesabı” milli hazineyi tırtıklayan, atıkları ile beslediği yanaşmaları ile ihanet korosu kuran, “daha da” hırsı ile memleketi uluslararası istilacılara peşkeş çekmekte sakınca görmeyen, her biri Türk isimli, Müslüman kimlikli ceberrutlardan da çok daha fazla “Türk” işte bu yukarıda anlattığım yoksulca ama namuslu vatandaş topluluğudur...
Türkiye Türkler’indir.
Irkı, dini, dili ne olursa olsun, hepimiz eşit haklarla, hiç kimse birbirinden üstün olmadan, ancak böyle mutlu bir ülkenin fertleri olabiliriz...
Türk milleti olarak.
Her kim ki; dili, dini, ırkı ne olursa olsun kendisini “Türk milleti” olarak tanımlarsa, kalitesine, kalibresine göre ülkenin başının tacıdır.
Olmazsa olmaz budur.
Eğer ki; kendiniz, hepiniz kendinizi başka bir kimlikle, memleketin en büyük kentinde meydan okurcasına, işbirlikçi teknoloji aracılığı ile naklen yayın biçiminde terennüm ederseniz... Sayısı şişirilmiş, bindirilmiş kıtalarla bir illizyona yeltenirseniz ve hatta sinyalini verdiğiniz şiddeti bile denerseniz yanarsınız...
Mesela...
Ermeni asıllı Türk Hrant Dink’in başına gelen Türk Milleti’nin acısıdır. Siz bu “acıyı”, Türkiye ile hesaplaşmaya asla son vermeyeceğini haykıran diasporaya rant işine çevirirseniz, yanlış yaparsınız. Hrant Dink’in Türk kimliğini silip, bir diaspora militanı yaratma çerçevesinde kamuoyu yaratmaya, durumdan vazife çıkarmaya çalışırsanız, o acı Türk Milleti’nin acısı olmaktan çıkar. Acı bir olayın içerisinden, bu ülkenin ateşine bir de, içeride tırmandırılmaya yönelik Türk-Ermeni cephesi yaratma peşindekileri tanımalıyız. Cenazeden taşan, “Tarihleri katliamdır”, “Ermeni Soykırımının hesabını soracağız” pankartları, o cenazeye katılanların, “hepimiz Ermeni’yiz” cemaatinin sancağı gibi Türk Milleti’nin gözüne sokulup, “Türkiye Türkler’indir” gerçeğinin üzerine bir istila hareketi olarak yürünmüştür. Sonuç budur...
Bu harekete, şu malum hakim politika (Batı’ya şirin ve uysal görünme) alan yarattı.
Milliyet Yazarı Melih Aşık’ın şu satırlarını okuyalım:
“Suçluluk duygusu içine girenler bazen tuhaf işler yaparlar... Örnek, Dışişleri Bakanı Gül’ün, diasporanın ve Ermenistan’ın temsilcilerini Hrant Dink’in cenazesine, masraflarını ödeyerek davet etmesi... Hrant Dink, kendi tanımlamasıyla da “bu toprağın insanı”dır... “Türk gazetecisi”dir. Etnik kökeni Ermeni de olsa, ‘hukuk sujesi’ olarak Türk’tür. Bir Türk vatandaşının cenazesine Ermenistan’dan veya diasporadan temsilci çağırmanın anlamı nedir? Hrant Dink onlar adına mı hareket ediyordu? Atılan kurşun onları mı vurdu? Böyle bir izlenim vermenin mantığı nedir?..”
Bu doğru sözlere, Yeniçağ Yazarı Abdullah Özdoğan’ın doğru teşhislerinden bir bölümü ekleyelim:
“Bir cinayet, dört RANT
1- 301. Madde.
Cinayetin ardından 301. Madde’nin kaldırılması tartışmaları alevlendi..
2- Milliyetçilere karşı psikolojik savaş.
Celalettin Cerrah’ın ifadesiyle, ‘Cinayet milliyetçi duygularla’ işlenmiş.
Demek ki, bundan sonra milliyetçi duygulara sahip olanlar ve bunu gösterenler her olayda potansiyel suçlu ve zanlı olarak görülecek.
Türklüğe hakaret edene kimse müdahale etmeyecek, hakaret edenin başına bir şey gelirse milliyetçilerden bilinecek...
Bu sayede, Türkiye’de artmaya başlayan milli bilinç bastırılmış olacak ve dayatmalara karşı duran bir duvar yıkılmış olacak.
3- AB baskısı.
AB baskısı, bir hafta öncesine oranla iki katına çıkacak. Azınlık hakları, misyonerlik, AB görüşmelerinin ilerlemesi için istenen tavizlerin boyutu değiştirilecek.
4- Bölücü propagandasının önü açılacak.
‘Türk’üm’ diyen yargılanacak, ‘hepimiz Ermeni’yiz’ diyen demokratik hakkını kullanmış sayılacak.”
Tekrar ediyorum...
Türkiye Türkler’indir.
Aksini iddia eden Türk’e kefen biçmiş olur. O zaman da durum değerlendirmesi yapılır...