Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istersiniz?
Erol Manisalı 01 Ocak 1970
Bugün yaşamakta olduğumuz kaos ortamından herkes kurtulmak istiyor; güvenlik, demokratik haklar, özgürlükler, hukukun üstünlüğü ve refah boyutlarıyla...
- Terörün olmadığı, dinci, tarikatçı, cemaatçi, mezhepçi örgütlenmelerin toplumu içinden kemirmediği, demokratik örgütlenmelerin yer aldığı bir Türkiye’de mi?
- Kuvvetler ayrılığının siyasi, idari, adli ve iktisadi olarak ayrıldığı, saydamlığın bulunduğu bir toplum mu?
- Basının Avrupa’da olduğu gibi özgürlüğünün bulunduğu bir ülke mi?
- İşçinin, işverenin, çiftçinin, memurun örgütlenerek demokratik bir düzen içinde çıkarlarını koruduğu dengeli bir toplumda mı yaşamak isterdiniz?
- Vatandaşın haklarının demokratik bir ortamda sağlandığı uygar ve çağdaş bir Türkiye mi?
- Üniversitelerin özerk bir yapıda işlediği bir ülkede mi?
- Siyasal partilerin vekillerinin demokratik bir düzen içinde seçildiği bir toplumda mı?
- İnsanların yaşam tarzlarının ırk, din, mezhep, inanç ayrımı olmadan yaşadığı bir ülkede mi?
- Kadın-erkek ayrımının bulunmadığı, kadının parkta rahatça dolaşabildiği, sopalı ve palalı insanların “çağ dışı yaratıklar” olarak görüldüğü bir yerde mi?
- İnsanların “kul” olmadığı, eşit vatandaşlar olarak haklardan yararlandığı bir ülkede mi?
Yoksa, yoksa...
- Yoksa vekillerin boş kâğıda imza attıkları bir toplumda mı?
- İnsanların yandaşlık yaparak kendilerine çıkar sağlayabildikleri bir ülkede mi?
- Yaşam tarzınıza her alanda müdahale edildiği bir ortamda mı?
- Otobüste arkadaşınızla konuşurken bile “acaba duyan olur mu” diye korkarak, fısıldaşabildiğiniz bir ülkede mi?
- Konuşurken, yazarken, giyinirken, yerken, içerken, hatta gülerken bile kendinizi baskı altında hissettiğiniz bir toplumda mı yaşamak isterdiniz?
- Avrupa’daki gibi, çağdaş parlamenter sistem yerine “otoriter” bir rejime devşirilerek onun tebaası olmak ister miydiniz?
- Uygar, çağdaş ve özgür bir insan olmak yerine “her an her türlü haklarına müdahale edilebileceği korkusu ve baskısı” ile yaşamayı tercih edebilir misiniz?
- Otoriter bir düzenin sizi (ve ülkenizi) çağdaş ve uygar bir yaşamdan alarak, yüzyıllar öncesinin karanlığına, hem de geri dönülemeyecek biçimde götüreceğini; sanatçınızdan karikatüristinize, ressamınızdan fikir insanınıza herkesi esir alacağı bir düzene “evet” der misiniz?
Karar sizin...
Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları (ve şimdilik vekilleri) karar verecekler; hangisini tercih ediyorlar? İleri mi gideceğiz yoksa geri mi? Hem de 200 yıl kadar.
Her ülke (ve toplum) layık olduğu hayatı yaşar, istisnalar hariç.
İnsanımız Atatürk Türkiyesi ile bu kısırdöngüyü bozdu. Ve bugüne kadar getirdi. Bakalım bu başarısını sürdürebilecek mi? Herkesin karar verirken iki kere düşünmesi gereken bir dönemeçteyiz; köprüden önceki son çıkıştayız...
“İnsan ve toplum olmak ya da olmamak, bütün mesele bu”, karar sizin... Yoksa aramızda “kul ve topluluk” olmak isteyenler de var mı?