Ergenekon: Gecekondudan askeri lojmana /
Gürsel BAYRAKTUTAN 09 Temmuz 2008
Yılların ezeli ve ebedi rekabeti, çift dalma, formadan asılma, yaka paça indirme, kemik kırma serbest, kural yok, hakem yok, kimin gücü yeterse...
Seyirci çim niyetine zeminde, intikam ve rövanş maksatlı maç tepesinde oynanıyor, hoyrat kramponlar eziliyor zihnini...
Ve asla bitmeyecek, asla galibi olmayacak maçta, iktidar takımından Ergenekon kalesine bir gol daha, klasik şafak baskını taktiğiyle...
Hem ağları hem de memleketi sarstılar bir kez daha...
Oysa, aleyhlerine çalınmış uyduruk penaltının haklılığıyla, fair play ayağına mağduru oynayabilirdi, yüzde 43`le liderdi, yüzde 50 hatta 60`la şampiyon olabilirdi...
Hayır, illa faul, karambol, silme ofsaytla bir gol daha...
Karşı takım, ‘sahalarda görmek istemediğimiz` yeni bir atak için santraya gidiyor...
Maç gibi başladık ama esasında savaş bu, soğuk hatta buz gibi bir iç savaş...
***
İki savcı...
Biri kapatma davası savcısı, biri Ergenekon savcısı...
İkisi de ya kahraman hukuk adamı ya da siyasete-darbecilere alet olmuş şahıslar...
İkisi de çatışan tarafların hukuki temsilcileri sanılıyor, maalesef...
Biri diyor ki, bunlar laik devleti yıkıp dinci yapıyı tesis edecekler...
Öbürü diyor ki bunlar demokrasi dışı yollara tevessül edip darbe yapacaklar...
Birileri diyor ki parti kapatma demokrasi dışı ama Ergenekon`a ölüm...
Öbürleri, gözaltılar hukuk ayıbı ama kepenk illa da inmeli...
Birileri demokrasi diyor, birileri ‘vatan-millet...`
Birileri cadı avı McCarthy ruhu diyor, biri diyor aydınlanma...
O zaman iki soru...
Bir- Kamyon dolusu Ergenekon tutuklusu var, kervan yüküyle yenileri eklendi... Diyelim yarısı darbe heveslisi terörist, ya yarısı İlhan Selçuk gibi serbest kalırlarsa...
Pardon mu denilecek?..
İki- Kapatılan AKP başka isimle, üstelik şahlanarak yine iktidar olursa...
Tüh mü denilecek?...
***
İktidar, işi buraya taşımakla kendi ayağına sıkmıştı, dünkü atakla da gösterdi ki artık bileklerini jiletliyor...
AKP karşıtı her girişimi Ergenekon`a bağladı, 85`lik emeklilerle darbe yapılacağı paranoyasına inandı, kerameti kendinden menkul onca kifayetsiz şahsa yüksek önem, bir efsaneye, mistik ve gizemli bir hava yüklenmesine ön ayak oldu...
Ve gereksiz kahramanlar kattı, güzel ve yalnız ülkemin topraklarına...
Dün sabah gözaltına alınan şahıslar mağdur olmadan evvel, politik olarak antipatik kimselerdi, tartışmasız alayı öylesine AKP karşıtı, öylesine iktidar muhalifiydi ki, kendi halinde sade AKP karşıtlarını beğenmezlerdi...
Çünkü onların iktidara hisleri kibirliydi, alaycıydı...
Bu aşırı doz, bu altın vuruş, cümlesinin omzunda ‘kahramanlık apoleti` oldu...
Ve iktidar, ortada kapatma davası gibi sağlam bir koz varken üstelik ‘google`dan medet uman bir iddianame varken...
Mağdur demokrasi gazisi madalyasıyla taltif edilmek yerine...
Demokrasi çınarına bir ‘çizik` daha atan iktidar olmayı tercih etti...
‘Kapatıyorlar bizi, nerede bu demokrasi` tekerlemesiyle prim yapmak varken...
‘Kapımızı kırıp alıyorlar bizi, nerede bu demokrasi` seslerine muhatap olmayı tercih etti...
Hem de, tam kapatma savcısı ‘sözlüye` kalkmışken, aynı saatte, kundaktaki bebenin bile ‘bu bir meydan okuma` diyeceği aşikar iken...
Başbakan müstakbel Genelkurmay Başkanı ile ne görüştü sorusu havadayken...
Hülasa, iktidar kendine etti...
***
‘Gecekonduda` başlayan Ergenekon masalı, geldi askeri lojman kapılarına, hücre evi muamelesi gören ADD kapılarına, Balbay`ın loğusa eşinin mahremine dayandı...
İktidar darbeyi önledi...
Memleketi kurtardı...
Nurlu ufuklar, aha şurada, az ilerde...