Sözün bittiği yer
METİN ÖZKAN 09 Temmuz 2008
“HER sabah dünya yeniden kurulur. Her sabah taze bir başlangıçtır...”
Böyle yazar gazeteniz “Tercüman”ın hemen altında.
Adımızda da “Halk’a ve Olaylara Tercüman” ibaresi vardır.
Zordur halka tercüman olabilmek...
Meşakkatlidir olayları en doğru şekilde tercüme edip, gerektiği gibi halka sunabilmek...
Ağır bir vebali taşımaktır.
Çaba gerektirir...
Çalışma gerektirir...
Hepsinden önemlisi, cesur olmayı, korkmamayı gerektirir.
Her türlü tehlikeye, baskıya ve tehdide karşı göğüs gerebilmeyi gerektirir.
Yanlışlar üzerinize yağmur gibi gelirken, doğruları şemsiye yapmayı gerektirir.
Yalan girdabında dimdik durabilmeyi gerektirir.
Birilerinin değil, halkın çıkarını savunmayı gerektirir.
Eğer haklıysanız, eğer doğruyu yapıyorsanız, eğer halkın yanındaysanız, eğer geçmişinizi unutmayıp, geleceğinizi de görüyorsanız, birilerinin yaratmak istediği puslu havalarda bile pusulanızı şaşırmazsınız.
--------------------------------------------------------------------------------
DÜN sabah da dünya yeniden kuruldu.
Yeni senaryolar, yeni iddialar, yeni planlar ve yeni haberler birbiri ardına geldi.
Ayın ismi gibi, günün rengi de birden değişti.
Gün sonunda inanılmaz bir tablo vardı:
Asker gözaltında...
İşadamları gözaltında...
Siyasetçi gözaltında...
Gazeteciler gözaltında...
Köşe yazarları gözaltında...
Dernek başkanları gözaltında...
Düşünürü, aydını gözaltında...
Evet, burası Türkiye...
Gözaltına alınanlar da, bir kısım medyaya göre “örgüt” kurmuş...
“Kurmuş” diyorum; çünkü ortada hazırlanan ne bir iddianame var ne de aydınlatıcı bir açıklama.
Toplumun saygın isimleri gün ışırken birer birer gözaltına alınıyor, evlerine, işyerlerine polis tarafından baskınlar düzenleniyor.
Genel Yayın Yönetmenimiz Ufuk Büyükçelebi’nin de gözaltına alındığı haberi ulaşıyor günün ilk saatlerinde. Ülkesini bu kadar seven, manşetleri yazarken toplum hassasiyetlerini her gazete yöneticisinden fazla düşünen, en ince detaylara bile dikkat eden, vatan ve bayrak sevdasını her yerde gösteren bir ismin; üstelik Türkiye’ye karşı bir oluşum içinde olduğunu bırakın iddia etmeyi, düşünmek bile içini sızlatıyor insanın.
İlhan Selçuk’un gece yarısı gözaltına alınması gibi, Ufuk Büyükçelebi’nin ellerine kelepçe takılarak götürülmesi de sözün bittiği yerdir.
--------------------------------------------------------------------------------
GözaltIlarIn, AKP’nin davasının görüldüğü güne rastlaması dün herkesin üzerinde durduğu husustu.
Birileri toplumu sizden-bizden diye ayrıştırmaya çalışırken, bu gözaltıların da sürece ayrı bir boyut getireceği ortadadır.
Son dönemde yaşanan olaylar, tam bir psikolojik ve sosyolojik cinnet halidir.
Artık yeni Anayasa, türban, tarikat, kapatma davası tartışmalarının üstüne gelen bu gözaltılar, toplumumuzdaki devlet kurumlarına güven duygusunu da sorgulatır bir hal almıştır.
“Cumhuriyet” savcılarımızın en kısa sürede konuyu aydınlatacaklarına inanıyorum.
Bizlerin, birileri gibi ne gidecek başka bir ülkesi, ne de akıl alacakları başkentimiz var. Bizler, bu ülkede doğan, bu ülkede ölecek insanlarız.
Canla, kanla, fedakarlıkla kurulan bu ülkenin bir “korku imparatorluğu”na dönüştüğünü görmeyi, ülkesini seven hiç kimse istemez.
Umut ediyorum ki, her sabah dünya yeniden kurulurken, taze başlangıçlar hep ülkemizin iyiliği için olsun
