Hayırcılar!
Melih Aşık 01 Ocak 1970
Ahmet Hakan dünkü köşesinde “Hayırcılar”ın “altı açmazı” nı yazmış:
- BİR: Maalesef liderleri yok.
- İKİ: Maalesef umutları yok.
- ÜÇ: Maalesef birliktelikleri yok.
- DÖRT: Maalesef hayalleri yok.
- BEŞ: Maalesef ağır propaganda makineleri yok.
- ALTI: Maalesef ezber bozacak takatleri yok.
Yani adeta demek istiyor ki:
- Ölmüşünüz ağlayanınız yok...
Üstelik “Hayırcı”ların açmazları bu kadar değil! Dahası var.. Örneğin:
- Halkı terörle korkutup oy toplama pratikleri yok.
- TRT’leri ve kafakola alınmış medyaları yok.
- Sahaya inen cumhurbaşkanları ve kullandıkları devlet olanakları yok...
- Operasyon, manipülasyon, sansasyon âdetleri yok.
- Polisleri, hapishaneleri, kelepçeleri, mahkemeleri yok...
Ancaaak... Hayırcıların bu avantajları yok ama “haklılıklarından gelen güçleri” var.
Onlar haklı taraftalar...
Eğer çağımız demokrasi ve özgürlük çağı ise doğru taraftalar.
Aldanmayalım; bu defa birkaç anayasa maddesi oya konulmuyor
Bu defa ülkenin kaderi oylanıyor...
Ya herru ya merru. Ya demokrasi ya tek adam yönetimi...
Oylama basit bir evet hayır çekişmesini aşıyor. Bir ulus kendi kaderini oyluyor.
O yüzden başa baş bir çekişme izleyeceğiz önümüzdeki 60 gün içinde. Sonuç yüzde 1 - 2 lik farklarla belirlenecek...
Bu satırların yazarı aslında pek umutlu değildir bu konularda...
Ancak bu defa “hayır”ın evet kadar şansa sahip olduğunu düşünüyoruz.
Türk halkı kaderine o kadar da ilgisiz değildir...
Birlikte yaşayacak, birlikte göreceğiz...
Ekran korkusu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yandaş televizyon kanallarına yaptığı teklifi anlatıyor:
- Diyorum ki beni davet edin, karşıma da istediğiniz gazeteciyi çıkarın... Her türlü soruyu sorun cevap vereyim... Böyle açık teklif yapmama rağmen beni ekrana çıkaramıyorlar...
Bu yandaşlar ve onların iktidardaki ağababaları harika... Kendilerine soru sorulmasından korkuyorlar... Çünkü cevap veremiyor altında kalıyorlar. Kendileri soru sormaya korkuyorlar...
Çünkü kendi sordukları soruların da altında kalıyorlar... Harika!
Ece Toprak...
Şimdiye dek adını pek duymadığımız bir avukat, Ece Toprak Üner, internette en derli toplu ve anlaşılır anayasa açıklamalarını yapıyor. Başkanlık adı altında referanduma sunulacak sistemi, dünya sistemleriyle karşılaştırarak, tablolar halinde halkın bilgisine sunuyor. Başımıza gelecek rejimle ilgili bilgiler için “Demokratik Anayasa Platformu” adlı bu internet sitesini ziyaret etmenizi salık veririz...
ŞEYTAN
Rıdvan Dilmen, Arda Turan, Burak Yılmaz...
Referandum kampanyası daha başlamadan bu şeytani üçlü “Güçlü bir Türkiye istiyoruz. Güçlü bir Türkiye için evet ben de varım” diye “evet” çığırtkanlığına başlayınca sosyal medyadan epey geri bildirim aldı. Bir taraftar Rıdvan’a soruyor:
“Yahu peki neden güçlü bir Türkiye’yi arar hale geldik, bu hale bizi kim getirdi fikrin var mı?”
Milletvekili Tuncay Özkan Atatürk’ün ünlü sözünü seslendiriyor:
“Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim”
Gerisini yakında tribünlerden “Mustafa Kemal’in askerleri” kendilerine hatırlatacaktır.Burası Haymana değil. Sempatiklik ile yalakalık arasındaki farkı fark edemeyenlere bunu elbet hatırlatırlar.
İktidar referandumda “Türkiye’yi seviyorum” sloganını kullanacakmış!
Anımsatalım!
Bu slogan AKP’nin “Adını tarihten sileceğiz” diye sattığı Sümerbank’ın sloganıydı.
***
Darbeci diye yargılanan erler El Bab’a gönderilmiş...
Saçmalığa bakınız...
Savaşta ölürse şehit,
yaşarlarsa vatan haini ilan edilecekler...
Akif Kökçe
REİNA
Yılbaşı gecesi Ortaköy Reina’yı basarak 39 kişinin ölümüne neden olan Özbek asıllı Abdulgadir Masharipov’un özenle yakalandığını ve Emniyet’e özenle götürüldüğünü, kendisine kötü muamele yapılmadığını resimlerden izledik.
Masharipov’un iki gün sonra Emniyet’ten sızdırılan fotoğaflarında ise suratı tanınmayacak haldeydi.
Saldırganın işkence görmüş fotoğrafı basına neden sızdırıldı?
Bugünlerde iade edilmesi söz konusu olan kimi suçluların iade edilmemesi için mazeret sağlamak dışında ne gibi yararı oldu bu resimlerin?