Bir referandum hesabı: HAYIR’lar yüzde 50’yi aşabilir
Orhan Bursalı 01 Ocak 1970
Biraz sayılarla, oranlarla konuşalım bugün. Şu FETÖ darbe girişiminden önce yapılan anketlerde-kamuoyu yoklamalarında başkanlığı öngören bir anayasa değişikliğine, seçmenin ilgisi yüzde 40’ın altındaydı. Yüzde 32’lere kadar inen bir tablo vardı karşımızda. Ki 7-8 yıldır Cumhurbaşkanı ve yandaşlarının başkanlık anayasası propagandası yapmalarına rağmen!
Dahası, AKP’ye oy veren seçmenin da ancak yüzde 60-70 kadarı RTE anayasasına evet diyordu.
Tayin edici olan iki nokta var: AKP’ye oy veren seçmendeki oran ve MHP seçmeninin tavrı.
Genel seçimlerde AKP seçmeni ile başkanlığa oy verecekler arasında bir açık var. Şimdiki yüzde 5 ile 10 arasında deniyor. Bu en az açıktır. Yani yüzde 5 de olabilir, yüzde 10 veya daha fazlası da.
AKP iktidarda kalsın, ama Başkanlık rejimini onaylamıyorum, diyen seçmen kitlesinin oranı, bugünkü koşullar devam ederse, gün geçtikçe artacaktır, diyebiliriz.
Her şeyden korkulabilir
AKP’nin 7 Haziran - 1 Kasım arasında yaşattığı olağandışı terör korkusunu oluşturacak koşullar yeniden ortaya çıkar mı? İktidar, toplumu yeniden böyle bir cenderenin içine sokar mı referandum sonucunu garantilemek için? Genel bir davranış biçimi olarak, böyle ağır koşullarda toplum kendi asıl tercihlerini bir kenara bırakıp iktidarın çevresinde toplanıyor.
Her şeyden korkulabilir. Çünkü iktidarın lideri ya herro ya merro ikilemi içine kendisini sıkıştırdı. Olumsuz bir sonuç, büyük bir kırılma yaratır. Bunun koşulları giderek büyüyor!
Referandumda evet oyu vermeyecek AKP seçmeninin varlığını, en üst oran olarak yüzde 5 kabul edelim. Bunun üstüne MHP’nin, pardon Devlet Bahçeli’nin evet oyları gelecektir. MHP uzmanı gazeteci Kemal Can, Birgün’de yayımlanan söyleşisinde, bu oran şimdiki MHP oy oranı neyse, bunun üçte biri olabilir kestiriminde bulunuyor. Yani yüzde 12’nin yüzde 4’ü.
Etti yüzde 49, diyelim 49.5.
Gerisi yok. Gerisi ancak, AKP seçmeninin hepsini ve Bahçeli seçmeninin yarısını ikna etmekle var olur. Bu mümkün mü?
Ciddi sorunları var
İlki, yakın geçmişte 7 Haziran 2015 seçim sonuçları: Yüzde 40.87 oy oranı ve sadece 288 milletvekili sayısı. Yani büyük bir seçim kaybı. Bu seçimdeki oy oranında, Başkanlığa Hayır diyen seçmen ayıklanmış durumda mı?! Demek ki yüzde 40 ciddi bir olasılık olarak ortada duruyor.
İkincisi, başkanlığı iktidarın hukuki desteği ile adeta gasp etmiş durumda olan Bahçeli’ye karşı MHP muhalefeti 81 ilçede Başkanlığa Hayır kampanyası planladı. Partiyi geri alma kısa sürede buna bağlı.
Üçüncüsu: 2010 referandumundaki AKP lehine olan koşullar bugün eksik. Kendisine büyük destek veren liberaleski solcu ve uyduruktan “solcu” örgütler eksik. Bunların bazı liderlerini üstelik hapse bile tıktı. Ayrıca “ölüleri mezarından kaldırıp oy kullandırın” diye fetva veren F.G. gibi bir destekçisi de yok. Onları da yaşadığımız büyük kapışma sonucu içeri tıktı.
2010’da iktidarın yanında olan Saadet Partisi hayır oyu kullanacak. Özellikle bu partinin görüşünü açıkladığı basın toplantısına, “Reis’in adamı” olarak boy gösteren, gazeteci ve muhalif parti ve kişilere karşı yamyam saldırılarıyla; yasadışı ve ahlak dışı büyük karalamalarıyla temayüz eden kişiden anlıyoruz ki, Saadet Partisi’nin kararı epey panik yaratmış.
Şimdi önümüzdeki iki aylık bir saha mücadelesine tanık olacağız. İktidar, durumu lehine çevirmek için ne gibi manevraları sahneye koyacak, izleyeceğiz.
Muhalefetin blok oluşturmasına zerre gerek yok. Herkes en mükemmel kampanyasını örgütlemeli; eskileri aşacak bir başarım, plan, program ortaya koymalılar. Kampanyayı Reis üzerine inşa etmek kadar da sakat bir kampanya olamaz.