MİT Müsteşarı'na cevap gecikmedi!
İbrahim KARAGÜL 30 Ocak 2007
MİT Müsteşarı Emre Taner; “Türkiye'nin savunmada kalma lüksü olmadığını” söylemişti. Bu açıklamanın üzerinden kaç gün geçti? Ve bakın Türkiye nasıl savunma pozisyonuna sokuldu?
PKK konusunun çözümünü Kuzey Irak'taki Kürt yönetimi ile görüşeceksiniz! Kerkük meselesinin çözümünü Kuzey Irak yönetimi ile çözeceksiniz. Petrol konusunu Kuzey Irak yönetimi ile çözeceksiniz. PKK konusunda işbirliği yapılmaz. Kerkük konusunda Türkiye'nin hassasiyetleri umursanmaz. Türkiye'nin Irak'la ilgili genel hassasiyetleri dikkate alınmaz. Bu nasıl ittifak ilişkisi? Bu nasıl sözümona “stratejik ortak”lık ilişkisi? Türkiye, Irak işgali ve sonrasında ABD'ye her türlü desteği verdi. İşgalden bu yana İskenderun limanından, Mersin serbest bölgesinden ve mümkün olan her yerden her türlü lojistik destek sağlanıyor. Peki ABD Türkiye'nin hangi hassasiyetini dikkate aldı?
PKK Koordinatörü gelir, Ankara'nın önünde bir teklifler dosyası atar, aylarca meşgul edilir. Türkiye'nin hassasiyetleri tırmandığında yine gelinir, bir teklif dosyası daha getirilir Türkiye'nin havası yine alınır.
Şimdi aynı koordinatör yine geldi. Neden? Birkaç haftadır Türkiye ile ABD, Türkiye ile Irak, Türkiye ile Kuzey Irak yönetimi arasında gerginlikler tırmandı diye. Hükümet ve güvenlik çevreleriyle görüşmeler yapacak. Ne yapacak? Tahmin ettiğiniz şeyi. Ankara'yı sakinleştirecek, oyalayacak birkaç söz edip gidecek. Eğer yeni bir silah komisyonu işi yoksa tabi.
Sadece PKK ve Kerkük meselesi değil, Irak'la ilgili bütün alanlarda Washington ile Ankara arasındaki mesafe açılıyor. ABD Lübnan'a çağırıyor, Türkiye gidiyor. ABD Afganistan'a çağırıyor, Türkiye gidiyor. Yakında Somali'ye çağırır Türkiye yine gider. Bütün bunların Türkiye'nin dış politik açılımlarıyla elbette ilgisi var ama temelde ABD'nin açtığı cephelere koşmuyor muyuz? Peki o zaman, Türkiye'nin en hassas olduğu konularda neden adım atılmaz? Neden aba altından sopa gösterir? Neden Irak için İran'ı tehdit gördüğü kadar Türkiye'yi de tehdit görür?
Bir aydır Başbakan'ın, Dışişleri Bakanı'nın, MİT Müsteşarı'nın açıklamaları, kamuoyunun ve medyanın Irak'la ilgili hassasiyetleri nasıl susturuldu? Şimdi karşı saldırı mı başlatılıyor? “Kesin sesinizi ve başınızı önünüze eğin” mi deniyor? Kırmızı çizgileri silinen Türkiye'ye karşı kırmızı çizgiler mi oluşturuluyor? Kuzey Irak'a müdahil olacağı tartışılan Türkiye, tam aksine Kuzey Irak'tan bir müdahale ile mi karşı karşıya?
Habur'u kapatırız dendi, onlar kapattı. Kerkük kırmızı çizgi dendi, referandumda ısrar ediyorlar. PKK ile mücadele dendi PKK daha da silahlandırıldı? Kuzey Irak'a gireriz, dendi bölgedeki Barzani birlikleri silahlandırıldı.
Kime karşı? Türkiye'ye karşı. Sınır boyunca yerleştirilen füze sistemleri, ağır silahlar ve peşmergeler kime karşı? Bırakın bölgeye müdahale etmeyi, bölgeden Türkiye topraklarına müdahale başlarsa kimse şaşırmasın!
Kuzey Irak tarafına yoğun yığınak başladı. Türkiye sınırına yabancı birlikler indirilip mevzileniyor. Hatta birkaç gün önce Şırnak'ın Altıntepe bölgesine tam sınıra yabancı birlikler indirildi. Tam sınıra değil, sınırın Türkiye tarafına. Yani Türkiye topraklarına. Diyelim ABD ve İsrail'le Türkiye ortak hareket ediyor. O zaman bu yığınağın sebebi ne?
Etnik ve mezhep savaşlarıyla yanan bölge için yeni bir kriz istiyor değiliz. Ama birileri bunu istiyor ve hazırlık yapıyor. O birileri Lübnan'da İran yanlısı Hizbullah'la savaşırken Irak'ta İran yanlısı gruplarla ittifak yapıyor. O birileri, Afganistan ve Irak'ta İran'ın önünü açarken bütün bölgede İran'a karşı Sünni Blok oluşturuyor. O birileri, Irak'ta Sünnileri ezerken Sünni ülkelerden destek istiyor ve alıyor? Ve o birileri mezhep ve etnik savaşları planlıyor ve uyguluyor. Bizler de kafalarımızı önümüze eğip her isteneni yapıyor, kurulan tuzaklara düşüyoruz.
Türkiye'nin kartı Türkiye'ye karşı kullanılıyor. Kimler tarafından? ABD tarafından ama Kürt yönetimi üzerinden. Bu, Türkiye'ye bir uyarı değil de nedir? Ankara'nın Irak için zamana yaydığı stratejik hesaplarının nasıl boşa çıkarıldığını, savunma pozisyonuna geriletildiğini görüyoruz. Ankara'nın kozları elinden alınıyor. PKK için alındı, Kerkük için alındı, şimdi sınır ticareti için alınıyor. Habur'dan Irak'a akaryakıt nakline izin verilmiyor ama ABD için yakıt ikmali devam ediyor.
Kuzey Irak uluslararası pazarlıkların taraflarından biri olurken, Türkiye'nin siyasi gücü, Kuzey Irak yönetimi ile aynı düzeye indiriliyor. Türkiye tehlikeyi Irak topraklarında durduracaktı. Öyle görünüyor ki, tehlike Türkiye topraklarına yönelmiş!