Bizimkisi bir bisiklet hikayesi!..
Ahmet Takan 01 Ocak 1970
Başlığa bakıp da,mekanı cennet olsun, hayranı olduğum merhum Kayahan'ın, dinledikçe beni alıp götüren "Bizimkisi Bir Aşk Hikayesi" şarksından araklama yapacağımı sanmayın...
Başkent Ankara'nın klasiklerindendir "hikaye"ler. İnanın bana!.. Anlatılanları, her gün özetleyip yazmaya kalksam ADSIZ'a ayrılan şu mütevazi sütundan taşar sayfayı kapatırım.. Siyasi iklimin aşırı hararetinden olsa gerek bugünlerde Ankara hikayeleri zirve yaptı. Eh, bizim de başımız kel değil ya!.. Bunlardan birisini hem de farklı kaynaklardan teyit ederek dinlediğimiz hikayeyi değerli YENİÇAĞ okurları ile paylaşmak istedim. Ama peşinen ilan da edeyim. Bizimkisi havuz medyası hikayelerinden değil. Farklı!.. Bizimkisi bir bisiklet hikayesi...
Malumunuz!.. Ülkelerindeki savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriye ve Irak'lı mültecilere yapılan yardımlar -sanki kendi keselerinden yapılıyormuşçasına- iktidar sözcülerinin ağzında her yeri geldiğinde reklam aracı olarak kullanılıyor. Hal böyle olunca, bu yardım olayının farklı boyutları da gelişiyor!.. Ankara'da çok büyük bir devlet kuruluşu, sığınmacılar için "dev" proje hazırlıyor. Yetkililerin onayı alınıyor. Sığınmacılara 250 bin bisiklet dağıtılması planlanıyor. Başbakan Yardımcısı'nın son kararıyla, ilgili Belediye Başkanı ile koordine ediliyor. Bisikletlerin temini için bir firma ile anlaşılıyor. Her şey yolunda giderken (!) dümbelek birden patlıyor!.. Dev projeden haber alan, iktidarın çok önemli ismine çok yakın bir iş adamı bu ihalenin kendisinden habersiz başka bir iş adamına verilmesine fena halde içerliyor. Bir telefonla mühim isme ulaşıyor ,patlatıyor sitemi; "Zor günlerde hep biz yanınızda olduk. Hep biz destekledik. Biz dik durduk. Şimdi de havasını alan biz olduk" mealinde... Telefonun diğer ucundaki mühim isim, önce ne olduğunu anlamıyor, merak ediyor, soruyor işin mahiyetini... Detaylı tüm bilgileri aldıktan sonra da, "Anladım sen benden haber bekle" diyor. Sonra sarılıyor telefona mühim isim. Önce ilgili Belediye Başkanını arıyor, basıyor fırçayı... Kem kük, gak gukları dinlemeden ne yapılması gerektiğini lisan-ı münasiple (!) izah ediyor. Sonra bir de ilgili Başbakan Yardımcısı'na telefon fırçası sallıyor. Ona da benzer muamele!...
Sonra ne mi oluyor?..
Projeye yeniden çeki düzen veriliyor. Bisiklet ihalesi, hakkı olan(!) isme yönlendiriliyor. Yapılan ayıbı telafi etmek için (!) sığınmacılara dağıtılması planlanan bisiklet sayısı arttırılıyor. Maliyet hesaplarına da ince bir ayar veriliyor.
Tabii ki hikaye böyle bitmiyor. Zaten uykuları kaçık olan ilgili Belediye Başkanı ve Başbakan Yardımcısı'nın iç huzursuzluğu tavan yapıyor. Mühim isim, işi şansa bırakmıyor.Yakın iş adamını bir daha telefonla arıyor, her şeyin yoluna girdiğine dair teyidi de alıyor.
Sitem edebilirsiniz... Başbakan Binali Yıldırım'ın en son açıkladığı rakama göre, sığınmacılara yapılan yardım 26 milyar doları bulmuş. "Bu rakamın yanında 250 bin bisikletin lafı mı olur" diye. Ben de o zaman sizlere AKP kaynaklı hikayeleri gösteririm. Onlardan birinde de, referandum süreci için bisiklet örneği gösterilip "Sürekli pedalları çevirmemiz lazım. Yoksa düşeriz" diyorlarmış ya!.. Gerçekten öyle. Yalan konuşmuyorlar!..