Böylesi olmaz!
Melih Aşık 01 Ocak 1970
Anayasa teklifinin Meclis süreci gibi referandum süreci de hukuk ve meşruiyete aykırı bir ortamda koşuya başlıyor.
Avrupa Konseyi’nin hukuk danışmanı Venedik Komisyonu’na göre bir anayasa değişikliği mutlaka özgür tartışma ortamında yapılmalı... Diyor ki Komisyon:
“Anayasa değişikliği aceleye getirilir, demokratik bir tartışma olmadan gerçekleşirse, siyasal istikrarsızlığa ve anayasanın meşruiyetten yoksun kalmasına yol açar...”
Her gün tutuklamaların yapıldığı... Farklı kesimlere korku salındığı... Hayır, diyenlerin saldırıya uğradığı, bir tweet attığı için mahkemeye çıkarılan hatta tutuklanan insanların var olduğu... Doğruyu yazan gazetecilerin sebepsiz olarak hapiste tutulduğu bir ortamda ne anayasa tartışması yapılabilir ne ortaya milletin özgür iradesini temsil eden bir anayasa çıkar...
Hoş, anayasa teklifinin tartışılmasını isteyen bir iktidar da görünürde yoktur... Sürecin pek değinilmeyen bir yanına geçelim. Venedik Komisyonu 2006 yılındaki bir raporunda diyor ki:
“Referandumda seçmenler, aralarında asli bir bağ olmayan farklı sorulara aynı anda oy vermek zorunda bırakılmamalıdır. Seçmenin sorulardan birini desteklerken bir başkasına karşı olabileceği dikkate alınmalıdır....”
Gündemdeki referandumda ise Anayasa’nın 77 maddesinde değişiklik yapan çoğu birbirinden ilgisiz maddeler tek metinde halka dayatılıyor:
- Ya evet diyeceksin ya hayır, deniyor. Halkın paketi tartışma imkânı mevcut değil.
Askerin kaderi!
Jandarma Uzman Çavuş Tuncay Arslan’ın öyküsünü Tunca Bengin arkadaşımız yazdı.
Güneydoğu’da kahramanca savaşan Tuncay Arslan Şırnak’ta görevlidir. 15 Temmuz gecesi arkadaşlarıyla birlikte amirlerinin emrine uyarak araçlara bindiriliyor, Cizre’ye götürülüyor. 300’e yakın uzman çavuşla birlikte ertesi gün tutuklanıyor, 67 gün tutuklu kalıyor. Adli kontrol şartıyla tahliye olduktan sonra görevine dönüyor. Mahkemesi sürerken 24 Kasım 2016’da Şırnak’ın Cudi Dağı bölgesinde PKK’lı teröristlerin yola tuzakladığı patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit düşüyor.
“Darbeci - terörist” diye hapse atılıp damgalanmış, henüz aklanmamış, çevresinde kuşkuyla bakılan birine nasıl olur da böyle ağır görev verilir? Kafasında bin bir soru ve moral eksikliği ile asker layıkıyla savaşabilir mi? Bu durumda pek çok askerin bulunduğunu biliyoruz. Konuyu emekli Askeri Hakim Mehmet Sever’e sorduk. Söylediği;
“Bu durumdaki askerlere kritik görevler verilmemelidir. Çünkü morali bozuktur, kafası karışıktır. Bazı durumlarda terörist olmadıklarını etrafa kanıtlamak kaygısıyla can güvenliklerini gereksiz şekilde tehlikeye sokacak hareketlerde bulunabilir, böylece hem kendilerine hem de operasyon arkadaşlarına istemeden zarar verebilirler. Ya da inanmam ama, belki gerçekten darbecidir, o da ayrıca problem yaratır. Sonuçta yanlış yapılıyor.
RABİA
Bursa’nın yerel Bursa Hakimiyet gazetesinde çalışan gazeteci Rabia Deniz, 24 Ocak’taki Uğur Mumcu anmasında konuşma yaptığı gerekçesiyle işinden atıldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu üyesi olan Rabia Deniz’i gazetesine kimler şikâyet etti, kimler kovdurdu bilmiyoruz...
Ancak CHP’li Muharrem İnce’nin şu sözlerini hatırlıyoruz:
- Ülkemizde istihbarat örgütleri teröristleri değil bizler gibi muhalifleri izlemektedir. Bizlerle uğraşmaktadır...
Gazeteci Rabia’yı kim kovdurdu. Kendisine bu onur diplomasını kimler verdi? Aslında pek de merak etmiyoruz...
Trump
ABD’de göçmen istemiyorsa
kendisi de
dahil tüm göçmenler geldikleri yeri geri dönsün
ülke Kızılderililere kalsın!
Akif Kökçe
İTİBAR
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Nuri Pakdil’i evinde ziyaret ettiklerini Odatv’de okuyan bir dostumuz haber verince bendeniz telaşlandım:
- Acaba ziyaret ettikleri şahsın kimliğini iyi araştırmışlar mı?
- Sanırım evet...
- Bu kişi Kemalist falan olmasın?
- Hayır değil.
- Atatürkçü falan?
- Kesinlikle değil!
O zaman rahatladık...
Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarının yanlışlıkla bir Atatürkçüyü ziyaret etmeleri ihtimali bizi endişelendirmişti!
Nuri Pakdil kimmiş? Sağcı yazar... Cumhuriyet’in ilanını “değerlerimizden kopma dönemi” olarak niteler, anti Atatürkçü olduğunu “Anti firavunist” diye anlatırmış.
Hulusi Akar’ın ona yazar olarak hayranlığı varmış...
Biz de bu ilişkilere hayranızdır.