Trump’a zihinsel hazırlık
Aslı Aydıntaşbaş 01 Ocak 1970
Trump dünyası, Amerika’da istikrar, dünyanın kalan bölümlerinde istikrarsızlık yaratmaya namzet. Gece yarısı gelen tweet’ler, Müslüman yasağı, yabancı liderlerle kavgalı gürültülü telefon konuşmaları derken, dünya zor bir döneme giriyor.
Barack Obama 8 yıl önce iktidara geldiğinde, Ortadoğu’da ideal lider adayı olarak Tayyip Erdoğan’ı görüyordu. Sonra araları bozulsa da 2012’de Erdoğan’ı “Dünyada en güvendiği 5 liderden biri’” olarak saymış, ilk dış gezisini Türkiye’ye yapmıştı.
Trump için ise Ortadoğu’da ideal lider, Mısır lideri Abdülfettah el-Sisi. Bunu gizlemiyor, söylüyor, gösteriyor.
Trump yönetiminin bu coğrafyadaki öncelikleri, Suriye’yi Rusya’ya havale etmek, İsrail’in güvenliğini sağlamak, İran’ın etkisini azaltmak ve en önemlisi, radikal İslamla mücadeleyi bölgesel politikaların merkezine oturtmak olacaktır.
Bu, bölgedeki akut sorunların çözümü değil derinleşmesi demek. Türkiye’nin bunu görerek içeride ve dışarıda hızla toparlanması, gerekirse Suriye’deki hedeflerini küçültmesi ve içerideki karanlık tabloyu düzeltmesi gerekiyor.
Ankara’nın İsrail’le alenen, Mısır’la ise sessiz sedasız barışmış olması, bu yüzden doğru. Ama yeterli değil. Dünya çalkantılı bir döneme girerken Türkiye’nin aynı zamanda Avrupa’yla makul bir zeminde buluşması ve referandum sonucu ne olursa olsun, bir gün bile beklemeden demokrasi ve Kürt meselesinde çözüm sürecine dönmesi gerekiyor.
Bu son konu, yani referandum sonrası aklı selim bir formülle Kürt meselesinde adım atmak ihtiyacı, söz edilen ‘güçlü Türkiye’ için olmazsa olmaz bir durum.
Zaten dış dinamikler de Türkiye’yi buna zorluyor...
Bu hafta ABD basınında iki önemli yazı çıktı. Obama yönetiminin en kıdemli isimlerinden Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Tony Blinken, görevi bıraktıktan bir hafta sonra New York Times’da bir makale kaleme alarak Trump yönetimine YPG’yi silahlandırma çağrısında bulundu.
Aslında yazıda onlarca çelişki vardı. Zira Blinken YPG’yi silahlandırıp Rakka operasyonunu birlikte yapmayı teklif ederken YPG ve PKK arasındaki güçlü bağı görmezden geliyor, Türkiye’yi ikna etmek için YPG’nin PKK’den uzaklaşması ya da ABD’nin Kandil’e operasyon yapması gibi gerçekçi olmayan formüller öneriyordu.
Ancak Blinken’ın Suriye’de IŞİD’e karşı mücadeleye ‘YPG ile devam etmek’ düşüncesinin, Pentagon’da aktif konumdaki üst düzey bazı generallerin de hissiyatını yansıttığını biliyoruz.
Washington Post’da çıkan ikinci yazı, Trump yönetiminin planlarını deşifre ediyordu. Trump yönetimi, Obama’nın son ayında onay verdiği Rakka operasyonu harekât planlarını çöpe atmış. ABD’nin yeni savunma bakanı, Rakka konusunda ne yapılacağına karar vermeye çalışıyor. Ancak bu, Ankara’nın arzuladığı gibi ABD’nin YPG ve Suriyeli Kürtlerden uzaklaşacağı anlamına gelmiyor. Tam tersine, kurumsal anlamda Pentagon YPG’yle çalışmaya daha sıcak bakıyor. Ama yeni yönetim, Rakka konusunda bir emrivaki ile karşı karşıya kalmak istemiyor. Oturup planları gözden geçirmek gerekirse yeniden yazmak istiyor. Ancak YPG’den henüz vazgeçmiş değil.
Olması gereken, Trump yönetiminin ‘Suriyeli Kürtler ve Türkiye’ dengesini Obama yönetimi gibi ‘müşteri kızıştırmak’ şeklinde kurgulamak yerine, hem Ankara hem de Suriyeli Kürtleri makul bir Suriye formülüne ikna etmesi. Birinin kazancının diğerinin kaybı olmadığı istikrarlı bir Kuzey Suriye haritası.
İki tarafın da kazanacağı Türkiye’deki Kürt meselesini de rahatlatacak bir kazan-kazan formülü.
Bu, hâlâ mümkün...