1- Hayır korkusu, 2- Suriye niyetleri; ikisi de ciddi
Orhan Bursalı 01 Ocak 1970
Cumhurbaşkanı ve hükümet çevresinde referandumda “hayır” çıkması endişesi okunuyor. Cumhurbaşkanı gerçi son açıklamasında “evet öndegidiyor” dedi ama bir gün öncekinde de, milletimizin anayasa değişikliği hakkında henüz yeterince bilgi sahibi olduğunu düşünmüyorum, benzeri sözler söylemişti. Bu açıkça anketlerde evetlerin istediği ölçüde yukarıda görünmediğinin işaretiydi. Eğer evetler ağır bassaydı, halkımız anayasa değişikliğinin ne anlama geldiğini net bir şekilde anlamış olacaktı ve bu sözlere de gerek kalmayacaktı.
Kim bilir, belki de milletimiz, anayasa değişikliğinin ne anlama geldiğini epey iyi anlamış da olabilir, eğer evetler hayırların altındaysa.
Burada AKP’lilerin temel bir sorunu var: Genel seçimlerde partiye oy verenlerin hepsi “AKP’li seçmen, AKP’nin kesin seçmeni”... Bunu zaten iktidar yandaşlarının söylemlerinde de görüyoruz.
Hayır, AKP için doğru olan, “AKP’ye oy veren seçmenler”dir.
Bunun böyle olduğunu, özellikle 7 Haziran 2015 seçimlerinde gördük. Yüzde 41’i bulamadı AKP.
Seçmenin desteğini çekme olasılığı
Demek ki, koşullara göre, AKP’den desteğini çekmeye hazır, milyonlarca seçmen var. Koşullar olgunlaşınca, AKP düşecektir. Tabii, parti iktidara yapışmamışsa, kazısanız buradan gitmem anlayışında değilse... Çünkü siyasal dinci partilerin böyle bir özelliği var! Seçim güvenliği sağlandığı ve sayım sonuçlarına saygı gösterildiği zaman, AKP’nin iktidardan uzaklaştırıldığını hepimiz göreceğiz.
Her siyasal iktidar, iktidardan düşmeyi eninde sonunda yaşayacaktır. Önemli olan bu iktidarı bırakmanın düzen ve sistem içinde gerçekleşmesidir.
İkincisi, AKP’ye oy verenlerin önemli bir kesiminin Başkancı, tek adam sistemine aynı oranda evet demediği gerçeğidir. Genel seçimde aldığı oy ile Reisçi sistem oylamasında aynı oranda oyunun olmadığını biliyoruz.
Bunu, Kadir Has Üniversitesi’nin son yaptığı kamuoyu yoklamaları sonucunda da görüyoruz. Bazı seçim anketi yapan ve üstelik iktidara hizmet veren şirketlerin açıklamalarında da, Reisçi Sistem konusunda AKP’ye oy veren seçmende de heyecan görmediklerini itiraf ettiklerini görüyoruz.
Çünkü AKP’ye oy veren yüksek oranda seçmenin salt yüzde 20’si geleneksel Erbakan seçmeni olabilmiştir. O da o zamanki konjonktürel koşullardan. Gerisi Demirel’in, Özal’ın vb. partisine oy verenlerdir.
Uygun koşullar bir AKP iktidarı sürekliliğini sağlamıştır. RTE’nin karizması da buna el vermiştir. Ama orada kimse ebedi asla olmamıştır. Hayatın tek gerçeği budur.
Şimdi Reisçi Sistem, otoriter iktidarını çok daha üst düzeyde ve bir bilinmez gelecekte tırmandırmak için, seçmen katında bir zorlukla karşı karşıyadır.
Şimdi bu otoriter iktidar, üstelik Türkiye’yi Suriye savaşının derinliklerine iteliyor.
Niyet netleşti, Rusların gördüğü resim
Cumhurbaşkanı, Suriye’de askeri hedeflerini milim milim açıklayarak sonunda çok net bir fotoğraf çizdi: Eğitip silahlandırdıkları, Şam-Esad-Birleşik Suriye düşmanı “Özgür Suriye Ordusu”nun (ÖSO), TSK ile birlikte işgal ettikleri bölgede bir “minik Suriye” kurmak.
Ülkemizdeki Suriyeliler geri dönecekler, “kurtarılmış bölgelere” yerleşecekler, üstelik kuracakları “milli ordu”ları ile de (siz bunu ÖSO diye okuyun) kendilerini savunacaklar.
Cumhurbaşkanı’nın niyeti bununla da kalmıyor. El Bab ve çevresinde bu “minikulus”u kurduktan sonra, Rakka’ya doğru yönelinecek ve orası da kurtarılacak. Burada yazıp çizdiğimiz korkulu rüyamız net olarak dile geldi.
Anlaşılan Suriye bataklığında kalacağız.
Bu fotoğrafı Rusların görmediğini mi sanıyorsunuz? Şimdi en son tank birliğimizin karargâhını vurarak 4 askerimizi şehit etmesini, bu fotoğraftan okuyun.
İstenmeyen sonuç gerçekleşebilir
Rusya ile mi ABD ile mi bu “planı” gerçekleştirebilecek iktidar?
Söyleyeyim: Hiçbiriyle.. İkisinin de elinde “Kürt kartı” var.
İkisi anlaşırlarsa da anlaşamazlarsa da, arada bizler ezileceğiz.
Bu iki arada bir derede tutum, gördüğümüz kadar, bir PKK bölgesinin kesin kurulmasıyla da sonuçlanabilir.
Moskova’nın ve Şam’ın Suriye’nin içinde bir “Suriye ÖSO bölgesi ve ordusu” kurulmasını kabul edebileceklerini sanmak, safdillik olur.
ABD, Rusya ile Suriye’de kapışmayı ister mi? Yani Ankara’nın politikasına evet der mi? Çooook şüpheli.
Dün Ceyda Karan, arada tost olma olasılığından bahsediyordu... Olasılık yüksek.