Tek adam düzeni
Sadi Somuncuoğlu 01 Ocak 1970
Anayasa değişikliğinin getirdiği yönetime ister cumhurbaşkanlığı, ister başkanlık sistemi denilsin fark etmez. Sistemsizlik vasfı ve muhtevası aynı kalmakta; devletin "tek adam" tarafından yönetildiği gerçeği değişmemektedir. Devlet, neredeyse egemenliği başta olmak üzere bütün kurumlarıyla bir kişiye bağlandığından biz buna "tek adam" yönetimi diyoruz. Bilindiği gibi demokrasilerde kararları, kurallara göre kurum ve organlar verir, kişiler de yönetimi buna göre yapar. Bu yeni düzenlemede ise kararları veren de, yönetimi yapan da tek adamdır. Bu yönetim şahsi takdiri, keyfiliği ve hukuk dışılığı kaçınılmaz hale getirir. Hukuk, hukuk dışılığa "çeteleşme" diyor. Devlette çeteleşme kargaşaya yol açar, hukuk sistemi işlemez, devlet yönetilemez hale gelir.
Tek adam yönetimi dikkatlice incelendiğinde; hukuk, demokrasi ve kurumlar gibi temel unsurlar var gibi görünüyor, ama yok olduğu anlaşılıyor. Bu hususa kısaca temas edelim:
1. Yasama var gibi, ama yok. İcra alanına giren konularda (Meclis çalışmalarının %80'i) tek adamın KGK çıkarma yetkisi olduğundan; genel başkanı olduğu çoğunluğa sahip parti milletvekilinin yasa teklifini kendisi belirleyebileceğinden; güvenoyu ve gensoru mekanizması olmadığından; veto ettiği kanunun kabulü için 301 oy, suç işlediği iddiasıyla yargıya gönderilmesi gereken tek adam ve yardımcıları için 400 oy gerektiğinden, seçimleri yenilenmek amacıyla Meclis'i feshedebildiği için.
2. Hükümet var gibi, ama yok. Milletin değil de başkanın seçtiği ve millete değil de başkana karşı sorumlu olan yardımcıları ve bakan adı verilen sekreterlere hükümet denilemeyeceği için.
3. Bağımsız ve tarafsız yargı var gibi, ama yok. Yüksek yargı organları üyelerinin tamamını tek adam ve çoğunluğa sahip partisi seçtiğinden, bağımsız ve tarafsız yargı yerine siyasallaşmış yargı oluşacağı için.
4. Üniter devlet var gibi, ama yok. Tek adamın KGK ile birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatı, kamu kurum ve kuruluşları kurabilmesi, "Özerk" bölge anlamına geldiğinden üniter devlet yapısı yok olacağı için.
5. Millî devlet var gibi, ama yok. Türk Milleti inkâr edildiği ve ülke etnik gruplara bölünmüş olarak görüldüğü, "özerk" bölgeler kurulmasıyla da millî devlet (Türk Milletinin devleti) ortadan kalkacağı için.
6. Demokrasi var gibi, ama yok. Bütün devlet yetkileri bir kişide toplandığı, tek adamın yurt dışına çıkması veya vefatı halinde, devleti, millet tarafından seçilmemiş başkan yardımcısı ve sekreterler yöneteceği için.
7. Hukuk devleti var gibi, ama yok. Seçilmiş olsa da bütün yetkilerin tek adamda toplandığı, bağımsız ve tarafsız yargının olmadığı yönetimlere, hukuk devleti denemeyeceği için.
8. Anayasanın değişmez dediği 2'nci maddesi var gibi, ama yok. 2'nci maddedeki "hukuk" ve "demokrasi" ilkeleri hükümsüz hale getirildiği için.
9. Türk Milleti var gibi, ama yok. Cumhurbaşkanınca; 15 yıldır tekrarlamaktan bıkmadığı, Türk Milleti gerçeğini inkâra devam ettiği... Asırlardır, soyu, boyu, aşireti, mezhebi ve etnisitesi ne olursa olsun, herkesin Türk Milletinin bireyi, Türk Devletinin eşit ve şerefli birer vatandaşı olduğu hakikati görmezden gelinerek ayrımcılık yapıldığı... Yaratılışın kanununa göre sosyolojik bir gerçek olan dilimizdeki millet ile Arapçadaki ümmeti, bilerek birbirine karıştırıp yanlış algılama yaratıldığı için.
10. Tarafsız Başkan var gibi, ama yok. Parti genel başkanı olan ve ideolojisine göre; Türk Milletini etnik bir grup sayan, Türk Milletinin devlet anlayışıyla bağdaşmayan tek adamın, hukuken ve siyaseten tarafı belli olduğu için.
11. Parti devleti yok gibi, ama var. Devletin bütün yetkilerini şahsında toplayan tek adam, partinin de genel başkanı olunca, fiilen güç açısından devleti aşan bir otorite konumuna geldiği için.
12. Türk Ordusu güçlendiriliyor gibi, ama doğru değil. Türk Ordusunun emir komuta birliğinin bozulduğu, Genelkurmay Başkanı'nın danışman yapıldığı, ordunun Millî Savunma Bakanı'na bağlanması ve siyasallaşmasının önünün açıldığı, askeri liselerin kapatılması, askere duyulan güven ve itibarın sarsıldığı, daha da önemlisi askerin morali olabildiğince bozulmuş olduğu için.
13. Ekonomi güçleniyor gibi görünüyor, ama doğru değil. Cumhuriyet tarihi boyunca kalkınma ortalamamız %5 iken son 14 yılın ortalamasının %4,3'e düştüğü, işsizliğin ve enflasyonun zirve yaptığı, 2002'de toplam borcumuz 220 milyar dolar iken 650 milyar dolara çıktığı, 2017'de ödenmesi gereken borcumuzun 200 milyar dolar olduğu, vatandaşların borç batağına gömüldüğü ve yöneticilerin beka sorunundan bahsettiği ülkemiz yönetilemez hale geldiği için.
SONUÇ: Ülkeye bir kişi hükümran olamaz. Türk millî egemenliği bir kişiye teslim edilemez. Kurtuluşumuz referandumu beklemektedir. Bu bataklıktan çıkmak için herkes kendi seferberliğini ilân etmelidir. Gerisi gelecektir.