Derin devlet olsa da ben de hizmet etsem!
Fadime ÖZKAN 06 Şubat 2007
Deli Yürek dizisinin, The İmam filminin senaristi gazeteci-yazar Ömer Lütfi Mete, 'Derin devlet yok, çünkü devlet yok' diyor ve ekliyor: 'Keşke olsa da çalışsam!'
Son yıllarda ülke gündeminin değişmez maddelerinden birini derin devlet ve komplolar oluşturuyor. Halk giderek daha büyük oranda derin devletin varlığına, millet olarak çeşitli komplolara kurban gittiğimize inanıyor. Komplo teorilerinden beslenen romanlar yok satıyor, sisler ardındaki derin devletten haber veren televizyon dizileri reyting rekorları kırıyor. Peki neler oluyor? Milliyetçi söylemin yükselmesi ile paralel yürüyen bu rağbetin ardında ne var? Bölgemizde yaşanan gelişmeler, savaşlar zihinlere ne tür soru tohumları bırakıyor? Gelecek nelere gebe?
Bu soruların cevaplarını almak, neler olduğunu öğrenmek için, komplo teorileri ve derin devlet üzerine yazılar yazan, kitaplar yayınlayan gazeteci-yazar, senarist Ömer Lütfi Mete ile görüştüm.
Halen Sabah gazetesinde yazan Mete, Kurtlar Vadisi'nin yolunu açan Deli Yürek dizisinin senaristi.
Devletin bireye uyguladığı şiddeti yani işkenceyi 12 Eylül Darbesi sonrasında yaşanan bir öykü etrafında anlatan ve yasaklanıp uzun süren tartışmalara yol açan Gülün Bittiği Yer'e de imza atan Mete, aynı zamanda birkaç ay önce gösterime giren The İmam filminin de senaristi.
Ünlü senarist halen Hazreti Mevlana'nın hayatını konu alan sinema filminin senaryosu üzerine çalışıyor.
Ömer Lütfi Mete ile yaptığımız görüşme işte tüm bu konuları kapsıyor.
* * *
Hiç yeni olmasa da son birkaç yıldır halk, komplo teorilerine daha fazla itibar ediyor. Görünenin ardında bir de görünmeyen olduğuna inanıyor. Neler oluyor?
Küreselleşmenin artışıyla daha yoğun ve hızlı komplo üretilse de, eskiden olduğundan az ya da çok oranda komplo yok. Ama son yıllarda yaşananların buna katkısı olduğu kesin. 10 yıl önce ABD petrol için Irak'ı işgal edecek deseydik 'bırakın bu komplo teorilerini' diye başlardı bizim aydınlarımız. Savaşın ardından ABD'li petrol şirketlerinin ihaleleri alması, komplo yoktur diyenlerin yüzüne çamur gibi çarpmıştır.
Komplo teorilerinin uyarıcı, uyandırıcı etkisi olabilir elbette ama açığa çıkan edilgenlik güvensizlik duygusu aynı zamanda kaosu da doğurmaz mı? Örneğin ülkemiz, bölgemiz için ortaya atılan komplolar dikkatleri başka bir yöne çekmek için ortaya atılmış olamaz mı?
Tabii ki çok girift komplolar da üretilebilir. Eğer bölgesel ya da küresel olarak Türkiye üzerinde emelleriniz varsa, Türk halkının uyanışından nasıl bir amaç umabilirsiniz ki?
Komploların hangisinin gerçek, hangisinin dikkat dağıtmak için üretilmiş komplolar olduğunu nasıl ayırt ediyorsunuz?
Bunu ayırt edecek olan ülkenin güvenlik ve stratejik kurumlarıdır. Bir aydının ayırt etmesi zordur. Komplo konusunda yanlış ve sivri iki algılama var. Biri komplo yoktur algılayışıdır. Bunlar ya işbirlikçidir, komplonun parçasıdırlar ya da aptal ve megaloman kişilerdir. Diğeri de her öküzün altında mason buzağısı arayanlardır. Bir de iki tarafa da dengeli bakabilenler vardır.
ABD DÜNYA İÇİN BİR LÜTUF
Komploların hepsi gerçekleşiyor mu sizce?
Bütün komplolar gerçekleşiyor olamaz. Tek kutup ABD değil de başka bir ülke, mesela Almanya ya da İngiltere olsaydı komplolar daha fazla gerçekleşiyor olurdu. ABD en azından bir ittifaklar harmanı, iradesi dağınık. Bu, insanoğlu için, dünya için bir lütuf aynı zamanda.
Gidişata, gerçekleşen komplolara baktığınızda ne görüyorsunuz, dünyayı ne bekliyor?
Bir mümin olarak öngörüde bulunamıyorum ama ahir zamanda bir çatışmanın olacağı kesin. Bağımlı olduğum bir gerçek var çünkü.
FİNAL SAVAŞI 25-30 YIL SONRA
Nedir o gerçek?
Önümüzde savaşların savaşı, final savaşı var.
Dünyanın sonunu getiren, kıyamet öncesi bir savaştan mı bahsediyorsunuz?
Evet. Semavi dinlerin hepsi bunu söylüyorsa demek ki bu bilgi gerçek. Hıristiyanlarla aramızdaki temel fark şu: Onlar Deccal olarak bizi görüyorlar, biz onları. 1982'de Reagan Amerika'yı Lübnan savaşına soktuğunda bu armegedondur' demişti, yani kıyamet. Irak savaşını böyle görenler de vardır. Şunu net olarak biliyorum: Armagedonu getirecek final savaşı bizim dışımızda geçmeyecek.
Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
Bunun ne kadarı bilgi, ne kadarı sezgi, ne kadarı analiz bilemem. Şunu biliyorum: Türkiye bu savaşın dışında olmayacak.
Ne zaman olacak bu savaş?
Belki 25-30 yıl sonra. O yıllara kadar Amerika da dağılmayacak.
DEVLET DE YOK DERİN DEVLET DE
Susurluk ve 28 Şubat'tan bu yana her lafın başı 'derin devlet'. Siz ise derin devletin olmadığını çünkü devletin olmadığını söylüyorsunuz. Bu çok iddialı bir tez değil mi? Sizin devlet ve derin devlet tanımınız nasıl?
İnsan bedeni üzerinden tanımlarsak devlet sağlıktır, derin devlet de bağışıklık sistemi. Bağışıklık sistemi o bedeni, toplumu sağlıklı kılar, yaşatır. Derin devlet gizli servisler ya da ordu değildir. Mesela İngiltere'de derin devlet kraliçedir, Almanya'da Alman gizli servisi.
DERİN DEVLET MGK OLMALI
Türkiye'de bağışıklık sistemi görevini görmesi gereken kurum hangisi sizce?
Milli Güvenlik Kurulu, derin devlet çatısı olarak iyi düşünülmüş bir yapıdır fakat örgütleyenler ihtilalciler olduğu için işlemez. Sorumsuz Cumhurbaşkanı niye MGK'nın başıdır? Oysa tarihe karşı hesap verecek olanın derin devletin de başı olması lazımdır. Bizim Milli Güvenlik Kurulumuz milli güvensizlik kurulu olarak işler.
Sizin de derin ilişkiler içinde olduğunuz, derin devletin bir parçası olduğunuz için derin devlet yok dediğinizi söyleyenler var. Bunlara ne diyorsunuz, size niye inanalım?
Derin devlet olsaydı keşke de ben de içinde olsaydım. Keşke! Özgür düşüncemi satmadan ona hizmet etmeye hazırım. Bundan asla utanmam. Bu konuda kararı zaman verecektir.
Kurtlar Vadisi'nin tezine inanmasam da değerini inkar edemem
Metal Fırtına gibi politik bilim kurgu romanları, Kurtlar Vadisi gibi derin ilişkileri anlatan televizyon dizileri çok revaçta. Bir uyanışa yol açtıklarına inanıyor musunuz?
Bunların halkın meseleyi anlar gibi olmasına katkısı vardır. Önce Deli Yürek, sonra Kurtlar Vadisi ile insanlar derin devlet vardır ya da olmalıdır diye düşünmeye başladılar ama bu sağlıklı bir bilgilenme hali değil. Bir dertlenme hali daha çok. Karanlıkların prensleri hakkında merak uyandırıyorlar sadece.
Komplo, şüphe söylenenin ardındakini, söyleyeni, zamanını, nedenini de sorgulamayı gerektirir. Bu yükselişin hesaplanmış değil de, doğal bir süreç olduğuna inanalım mı?
Ben bunun doğal bir gelişim, doğal bir süreç olduğunu düşünüyorum. Estetik değerleri çok düşük olmasına rağmen Türkiye'de yabancı dizilere olan bağlılığı kırdığı için önemserim ben yerli dizileri.
Kurtlar Vadisi için ne düşünüyorsunuz?
Genç arkadaşların diziyle birlikte yetiştiğini, ustalaştığını gördüm. Reytingin üstünde bir başarı elde etti dizi, tutkuya dönüştü. Delik Yürek'de de kısmen olmuştu ama Kurtlar Vadisi'nde tam bir tutkuya dönüştü. Çünkü çok daha fazla damardan girdiler. Kurgu dahi olsa insanlarda, bu birebir şu olayın tercümesidir, dedirtecek güncel olaylara girdiler. Derin devlet olmadığı için konseptine yer yer katılmasam da hedeflerinin değerini inkar ediyor değilim. Senaristi ben olsam profesyonel anlamda inanmasam da derin devlet varmış gibi yazabilirdim.
Bunu yapar mısınız inanmadığınız bir şeyi profesyonellik adına yazar mısınız?
Memleketime bir hayır gelir diye düşünürsem yazarım.
Kenan İmirzalıoğlu'ndan oyuncu olmaz demiştim!
Senaristliğini yaptığınız projelerin yönetmen ve oyuncu seçiminde fikir beyan eder misiniz?
Anlamadığım için çok karışmıyorum. Deli Yürek için Kenan İmirzalıoğlu'-nun adı geçince, resmine bakıp "bundan oyuncu olmaz" demiştim. Çok iyi bir oyuncu oysa.
THE İMAM'IN SORUNLARI VARDI AMA...
The İmam'ın senaryosunu siz yazdınız. İzlediğiniz filmden memnun musunuz?
Çok da memnuniyetsiz değilim ama siz de dahil eleştirmenlerin yazdıkla-rına kesinlikle katılmıyo-rum. Film yargısız infaza uğramıştır. (Biz burada The İmam'ın sorunları üzerine uzunca bir tartış-maya giriyoruz. F.Ö.)
Filmin size göre sorunları nelerdir?
15 dakikalık fazlalığı vardı. İsmail Güneş, filmin ikinci montajını yetiştirebilseydi tempo sorunu kalmayacaktı. Film, Eşref Ziya'nın ilk filmi, haksızlık etmek istemem ama başka biri oynasaydı daha başarılı olabilirdi. Öykü başrol oyuncusunun etrafında dönüyor çünkü. İnandırıcılık olmayınca büyü bozuluyor. Ayrıca ben senaryoyu bir ayda yazdım. Daha fazla zamanım olsaydı daha fazla çalışabilirdim.
MEVLANA'NIN SENARYOSUNU YAZMAK ÖDÜMÜ KOPARTIYOR
Mevlana'nın senar-yosunu yazıyorsunuz, korkutmuyor mu bu sizi?
Ödümü kopartıyor. Şu anda iyi gidiyor ama okutup değerlendirmeleri alınca karar vereceğim.
İçinize sinmezse ben yapamadım, beni affedin der misiniz?
Derim, tabii. Bu ağır bir sorumluluk.
Didaktik bir öykü mü anlatıyorsunuz, lirik mistik bir öykü mü?
Didaktik olmayacak. Mevlana'nın sözlerini insanlar okuyor zaten. Moğol dehşetini ve o dönemdeki Konya'yı görsel olarak da anlatan, Mevlana'yı hem alim hem âşık olarak aktaran, içinde savaşların olduğu bir atmosfer yaratmak lazım.
RÜYAMDA MEVLANA 'OLDU BU İŞ' DEMEZSE İÇİM RAHAT ETMEZ
Mevlana'yı kim oynayacak? Zihninizde kimin yüzü beliriyor?
Aklımda birkaç isim var ama söyleyemem. Bir Türk, olmadı Müslüman bir oyuncunun oynamasını istiyorum.
Senaryoyu yazarken Mevlana'nın manevi varlığını yanınızda hissetiniz mi?
Hayır. Mevlana'yı rüyamda görüp bana 'oldu' anlamında kafasını salladığını görmedikçe ya da bir pirin 'iyi yaptın' dediğini duymadıkça içim rahat etmeyecek.
Varsın o kusur da Necati'nin olsun!
Kurtlar Vadisi'nin yapımcı şirketi Pana Film, Kadiri Tarikati Şeyhi Abdülkadir Şaşmaz'ın oğulları olan Şaşmaz kardeşlerin. Dizi fikrinin, senaryonun Osman Sınav'la size ait olduğu; tarikatle ticari, siyasi vs. ilişkileriniz nedeniyle projeyi onlara devrettiğiniz yönünde bir haber çıkmıştı haftalık bir dergide.
Kurtlar Vadisi'ni transfer edemedikleri için çamur atmayı denedikleri kasıtlı bir haberdi o. Çocukların babası Abdülkadir Şaşmaz benim şeyhim, dostum, ahbabım. Ama keşke şeyhim diyebilecek kadar ciddi bir derviş olsam.
Necati Şaşmaz'ın oyunculuğu nasıl sizce?
Necati Şaşmaz çok sevdiğim bir dostum. O benden gençtir ama dolu bir insandır. Güzel bir ailede, güzel bir ocakta, büyük bir kültür birikimi içinde yetişmiştir. Oyunculuk yapacağı hiç aklımdan geçmezdi, ben çok sonra duydum. 'Başımı yaktılar abi ya' dedi.
Kabul etmeden önce sorsaydı ne derdiniz?
Babasının müsaade ettiği bir işe 'yakışmaz' demek benim haddim değildir.
Son bölümde Sharon Stone ile bir öpüşme sahnesi vardı...
Oyunculuk bir meslek. Kabul edecekseniz gereklerini yapacaksınız. Buna dini tasavvufi açıdan bir yorum getirmek gerekirse; dine ve tasavvufi duruşa aykırı olduğunu da düşünsek bile; kim kusursuzdur? Bu gıybetten daha mı kötüdür? Allah ile kalbi ilişkisi olan birinin deli dolu işler yapmasına bile, anlayışla ve en azından kendi nefsimi aşağıda tutacak şekilde bakmaya çalışıyorum. Varsın o kusur da Necati Şaşmaz'ın olsun. Benim için o daha makbuldür.