TBMM Hükümeti’nden...
Orhan Erinç 01 Ocak 1970
İktidar “yeni bir Kurtuluş Savaşı” yaptığını söylüyor ya. Durumu “olsa olsakendisini kurtarmak içindir” diye özetlemek olası.
Çünkü özellikle ulusal iradenin o dönemdeki ve şimdiki durumuyla getirilmek istenen düzeyi anımsamakta yarar var diye düşünüyorum.
Şevket Süreyya Aydemir’in kitap adını “Tek Adam” diye koymasından yola çıkarak Atatürk’ün “astığı astık, kestiği kestik” bir lider olduğunu ileri sürenler giderek artıyor.
Oysa Aydemir’in tanımı; Atatürk’ün devlet adamlığı ve askerlikteki erişilmez düzeyini ve bu düzeyde olmasının yarattığı yalnızlığı niteliyor.
Şu da başka bir gerçek ki Atatürk, 19 Mayıs 1919’dan bu yana Türkiye’de ulusal iradeye gerekli önemi veren tek lider olma özelliğini de sürdürüyor.
***
Atatürk; Temsil Heyeti Başkanı olarak örgütlediği Meclis’in Ankara’da toplandığı günün ertesinde şöyle demişti: “Bu dakikadan itibaren teklifediyorum. Derhal memleketin geleceğini üstleniniz. (.....) Millet bizi ancak bunun için gönderdi, bizi beş kişinin (Temsil Heyeti) eline milleti terk edelim diye göndermemiştir.”
***
İlk Meclis’in özelliği; şimdi de getirilmek istenen sistemle gerçekleştirilmeye çalışılan kuvvetler birliği yöntemini tek adamın ellerine vermek yerine milletin temsilcilerinin ortak kararına bırakmak olmuştur.
“TBMM Hükümeti” olarak anılan İcra Vekilleri Heyeti’nin oluşturulmasını öngören yasa önerisi de Atatürk tarafından hazırlanmış ve Meclis’e sunulmuştur.
Öneriye göre; “Meclis, günlük politika ve idare işlerinin ayrıntısına kadar inemeyeceğinden ve meşgul olamayacağından, kendi içinden bir heyet seçmelidir.
Belli hükümet işlerine göre ayrılmış dairelerin idaresi bu heyet üyelerine verilmelidir. Üyeler tek tek ve topluca Meclis’e karşı sorumlu olmalıdır. Heyetin adı ‘Heyeti İcraiye’ olmalı, üyelerine de ‘vekil’ denmelidir. Çünkü işleri Meclis adına vekâleten göreceklerdir.
Meclis’in kendisi için seçeceği başkan Meclis’i temsil etmeli, fakat icra heyetinin başkanı olmalıdır. Başkan, Meclis adına yaptığı edimlerden dolayı, diğer vekiller gibi Meclis karşısında sorumlu olmalıdır.”
O süreçte, Bolu’da çıkarılan isyan, işgal edilmiş olan vatan topraklarının kurtarılması çabaları sürerken ulusal iradeye verilen önem ve sonuçlarından doğan güce verilen değer, ne yazık ki günümüzde yok edilmeye çalışılmaktadır. (Devamı cumartesi...)