AKP ve kıyamet belirtileri
Arslan Tekin 01 Ocak 1970
Ak Parti Cephesi, Barolar Birliği'ni ele geçiremedikleri için çok kızgın. (Bundan sonra sadece hukuk dersleri verilen bir üniversite kurarlar. Öğrencilerini, "Ak Parti Cemaati" mektepleri hüviyetine soktukları imam hatip liselerinden alırlar, kendi kadrolarını yetiştirirler. Başka türlü Barolar Birliği fethedilemeyecek. Bu fikrimi yabana atmayın ey Ak Parti Cemaati! Bir kanun hükmünde kararnameye bakar!)
Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'na "Kapım ona kapalı." dedi. Daha önce de "aç-kapa" yapmıştı.
Devleti yönetenlerin, halka: "Ya bendensin, ya hiçsin!" demeleri mümkün mü?
Ama bu ayırım dibine kadar yapılıyor. "Benden olmayan, beni hiç ilgilendirmez." denilebiliyor.
"Siyasî İslâmcılar"ın, "Sadece biz varız, bizden berisi ve ötesi olamaz!" sapkınlıkları çok üzücü. Bu sapmalar yüzünden, kendileri değil; asıl "din" tartışmaya açılıyor. Ak Parti fetvacıları, daha önceleri, "hakkaniyet" üzerinde durmuşlar, makul izahlar da getirmişlerdir. Sonra "din" bile "tek adam"a ircâ edilince, fetvalar yeniden elden geçirilmeye ve "tek adam" üzerinden verilmeye başlandı!
Bu tür sapmalar halk arasında "kıyamet alâmeti" gösterilir. DİB Din İşleri Yüksek Kurulu, 15 Aralık 2012'de, küçük ve büyük kıyamet alâmetlerini açıklamış ve küçük kıyamet alametlerini şöyle sıralamıştır:
"Din ve inanç hakkında bilgisizliğin yaygınlaşması, içkinin çokça içilmesi, fitne, öldürme ve kargaşanın çoğalması, maddî refahla birlikte kanaatsızlık ve nankörlüğün artması, Allah rızası yerine çıkar ve menfaatlerin ön plana çıkması..."
Yaşı müsait olanlar bir düşünsünler... RTE/AKP öncesi mi bu belirtiler daha fazla görüldü, RTE/AKP hükûmetleri döneminde mi?
R.T. Erdoğan, Barolar Birliği Başkanı M. Feyzioğlu'na yurt içi ve dışında, "hayır" kampanyası yürüttüğü için öfkeli. Hâlbuki Anayasa'nın 104. maddesi çok açık: "Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk Milleti'nin birliğini temsil eder."
Ama "Cumhurbaşkanı", M. Feyzioğlu'na "Sen bir defa benim kapımı çalamazsın. Kapattım kapıyı. Niye? Çünkü, sen Barolar Birliği'nin başkanısın. Yani hukuk nedir bunu bildiğini iddia eden bir kurumun başkanısın. Böyle bir şey yapamazsın." diyebiliyor
M. Feyzioğlu, R.T. Erdoğan'a, MHP'li Yusuf Halaçoğlu ile birlikte gittiği Çorum Barosu'nda bir daha cevap verdi:
"Devletin kapısını bir şahıs kapısı gibi istediği zaman kapatabileceğini düşündüğüne göre, 16 Nisan'da arzu ettiği devlet modelini de aslında açıklamış oluyor. Şahıs olarak istediği kişiye kapıyı katıp istediği kişiye kapıyı açacağı bir devlet istiyor. Devleti şahsı ile özdeşleştirdiğini gördük. O kapı 80 milyona açıktır. Bizler de 80 milyonu ilgilendiren bir meseleyi görüşüyoruz. Biz şahsî mesele için ya da ... almak için o kapıyı çalmayız." (Saray'ın hassasiyetini dikkate alarak bir kelimeyi mecburen sildim!)
16 Nisan'da Türkiye'nin bekası oylanacak. Elbette ülkesini seven herkes yollara düşecektir. "Evet" Saddamlaşmadır; "hayır" demokrasi talebidir. Bu kadar net!