Sizler...
Adnan İslamoğulları 01 Ocak 1970
Kerpiçle Süleymaniye yapılmıyor.
Süleymaniye'nin harcında bir inkişaf var, temeddün yani adım adım bir medeniyetin tecessümü var taşlarının ruhunda. Kuş evleri var, kedi merdivenleri var, su medeniyeti var, şehir var, bir bütün olarak insan var. O insanın, azgın hırsların emzirdiği doymak bilemeyen bir iştahın ve uzun yaşama arzusunun değil, her sabah uyandığında penceresinden hemen yanı başındaki kabristanın servileri arasından ölümü gören bir fâniliğin tevazuu var. Usûlü var, erkânı var, edebi var, muâşereti var, teşrifatı var, kelâm-ı kibarı var...
Ve...
Mimar Sinan'ı yetiştiren bir devlet var...
O devletin bir lisânı var, kendine has bir yazısı var, kendine has bir protokolü var, kendine has bir devlet okulu var, kendine has bir şehri var, kendine has bir sarayı var, kendine has bir şiiri var, kendine has bir musıkîsi var, kendine has bir arşivi var, kendine has bir ordusu var, kendine has ilmi irfânı var...
Ya sizlerin?
Uslûpsuzsunuz her şeyden evvel. Devlet dilinden yoksun ve ağzınıza geleni söyleyen bir avâmîliğiniz var.
Birleştiren değil ayrıştıransınız, tarih bilmiyorsunuz, tarih şuurunuz netâmeli, sanat bilmiyorsunuz, kültürden bî-behresiniz. Yalnızca hasımlarınızdan kuvvet bulan bir vukûfiyetsizliğiniz var.
Hafızasızsınız. Dün söylediklerinizi bugün unutan, dün söylediğinizi bugün tekzîb eden bir yüzsüzlüğünüz var.
Eyyamcısınız. Dün pervâsız dost olduklarınızla bugün amansız düşman olan bir hafifliğiniz, dün keskin düşman olduklarınızla bugün ölçüsüz dost olan bir basitliğiniz var.
Merhametsizsiniz. Elinizdeki oyun hamuru gibi oynayıp istediğiniz ya da işinize gelen bir şekil verdiğiniz hukuksuzluğunuz var.
Güvenilmezsiniz. Sürekli tehdit edip hiçbir müeyyide uygulayamayan bir kolpacılığınız var.
Adâletsizsiniz. Sizi mağdur eden ne kadar uygulama varsa geçmişte, muktedir olduğunuzdan beridir hepsini kendiniz uyguluyor hatta yenilerini icat ediyorsunuz.
Samimiyetsizsiniz. Fikriniz başka zikriniz başka söylüyor hep. Diliniz başka kalbiniz başka konuşuyor hep.
Aidiyetsizsiniz. Ayaklarınız bu topraklara fikirleriniz başka topraklara basıyor.
Vefâsızsınız. Milletin yarısını yok sayıyorsunuz, yarımları birbirine kışkırtıyorsunuz.
Kibirlisiniz, hiç ama hiçbir eleştiriye tahammülünüz yok, itiraza tahammülünüz yok, farklı seslere tahammülünüz yok, Tanrı'nın insanlara, Peygamberlerin ümmetlerine tanıdığı reddetme hakkını kimseye vermiyorsunuz, ya bizdensin ya da düşmansın diyorsunuz.
Sevmeyi bilmiyorsunuz, kinle büyütülmüşsünüz, öfkeyle yoğrulmuşsunuz, gözlerinizden tehevvür saçıyorsunuz. Dilinizden medeniyet düşmüyor ama iptidaisiniz, çatışmalardan, kaostan, gerginlikten medet umuyorsunuz. Ait olduğunuz medeniyetin koordinat ve güzergâhlarından bîhabersiniz, başarı için her yolu mübah görüyorsunuz, başarıya giden her yolu yürüyorsunuz.
Ve sizler...
Dünyanın fâni olduğunu unutmuşsunuz...