AKP'liler neden `Hayır` demeli?
Ahmet Gürsoy 01 Ocak 1970
Durulmuyor.. Durulması da mümkün değil. Çünkü dava adamlığı yerini devleti ele geçirip çıkara dönüştürme adamlığına çevirdi. Çıkarsız dostluk, yerini tüm zamanlar için çıkar, her zaman çıkar ve sürekli çıkara dönüştürdü. İşte bu sebeple AKP durulmayacak...
Çeşitli kaynaklar diyor ki AKP'de derin çatlaklar var.
Evet var.
Ve olmalı.
Çünkü insan sosyal bir varlıktır. Ve herkes birey olsa da bir toplumsal yanı ve psikolojisi vardır. Bu psikolojiyi besleyen bağlar, sosyal ilişkilerin sağlamlığını da ortaya koyar.
Tek adam yönetimi sosyal bağların kopuş noktasıdır. Devletle bütünleşen ve gittikçe daha da bütünleşerek bir çeşit devlet partisine dönüşecek AKP'de dava arkadaşlığı ister istemez bitecek ve yerini çıkar arkadaşlığı alacaktır.
Çıkar ilişkisi bencildir. Dava arkadaşlığını, fedakârlık psikolojisini yiyip bitirecektir. Nitekim yıllar içinde olan budur.
"Evet", çıktığında bu ilişki tamamen kopacaktır.
Devlet partisi AKP ile ona bir türlü ulaşamayan bağlıları/tabanı arasında derin uçurumlar olacaktır. Öyle ki milletvekilleri bile saraya yaklaşmak için araya torpil koymaya başlayacaktır.
Bakın..
Sık sık eskileri topluyorlar.
Ve bir türlü ipin iki ucunu birleştiremiyorlar.
Neden?
Çünkü her şey çıkar hesabı üzerinden yürümeye başlayınca durum değişti. Ve böylece tek adam yönetimi, önce AKP ana merkezini vurdu.
Elbet bunun toplumsal yansımaları da olacaktır.
Niçin olacaktır?
Çünkü parti, sahiplerine bile yabancılaşmaya, onları dahi ötelemeye başladı. Öyle ki AKP'nin kurmayları dahi, tek adam yönetimini aşamaz oldu.
Daha evet çıkmazdan evvel AKP'nin kendi içindeki bu kırıklar fay hattına dönüştü. "Evet" çıkarsa, bunun bin beteri olacağının hesabını yapacak kapasitede birçok adam var orada.
Önce kendilerini düşünüyorlar.
Nereye savrulacaklarının hesabını yapmaktalar.
"Evet" çıktığında AKP bizzat parti olarak büyük değişim geçirecek. Saray partisine dönüşecek.
Bir saray partisi olarak AKP, kendi içinde istediklerini dışarıda bırakacak istediklerini ve biat edenleri yanında tutacak. Böylece devletin ekonomik pastasından pay alacaklar iktidara daha da yanaşırken has ve ehil dava adamları dışarıda kalacak. Çünkü tek adam yönetiminin tek kalmasının yegâne kaynağı budur.
Bu sebeple önce partisini seven AKP'liler "hayır" demelidir. Güçlü bir taban, etkili bir siyasal dinamik ve paylaşımcı bir siyaset yapacaklarsa bu böyle; yok, bir çeşit saray askerine dönüşerek, yukarıdan gelecek lütuflara bakarak yön bulmakla yetineceklerse mesele yoktur. "Eveeet!" diye dolaşmaya devam etsinler.
İşte sık sık eskileri yenileri toplamalarının nedeni bu.
Dereyi geçene kadar onları razı edip bir an evvel "evet" oylarını artırmak.
Sonrası zaten belli.
"Evet" sandıktan çıktığında, her şey bir kişinin olacağı için, parti de bir kişinin olacak ve saray partisi haline gelecek. Bundan sonra saraydaki insan duvarını aşabilen reise ulaşmış sayılacak Vee, her şey reis demek olacağından gerisi teferruat kalacak.
Bu durumda kim takar Abdullah Gül'ü, Ahmet Davutoğlu'nu Bülent Arınç'ı ve daha başkalarını.. Esamileri bile okunmaz. Elveda dava arkadaşlığı, partidaşlık, yoldaşlık; hoş geldin saray adamlığı...