Şahin Bey, ona halk tarafından verilen bir isimdir. Asıl adı Mehmet Sait’tir.1877’de Gaziantep’in Bostancı Mahallesinde doğmuş, 1899 ‘da Yemen’e er olarak gitmiştir. Yemen’de çalışkanlığı, vazifesinde gösterdiği başarı neticesinde başçavuş olmuştur..
Mehmet Said, 1917 Ekim'inde Sina cephesinde vazife almıştır. Başçavuş iken mensup olduğu alayla, Ayn-ül Cebel denilen bir kalede Araplar tarafından sarılmıştır. Muhazara uzun sürmüş, erzak bitmiş, cephane azalmış, Alay Komutanı da şehit olunca açlık ve sefaletten biten birlikler arasında Araplara teslim olmak eğilimi belirmeye başlamıştır. Mehmet Said birkaç arkadaşıyla teslim olmak isteyenleri yakalayıp, hapis etmiş ve bir gece karanlıkta faydalanarak çok sarp ve çetin bir geçitten askerleri muhasara dışına geçirmek suretiyle Alayı kurtarmıştır. Bu fevkalede hizmetine karşılık ordu komutanlığınca Mülazim-ı Sani (Üsteğmen)'liğe terfi olunmuştur. 1918 yılında İngilizlerle Sina cephesinde cereyan eden şiddetli bir muharebe neticesinde esir düştü. Mısır'daki İngiliz esir kampında 1919 Aralık ayı başlarına kadar esir olarak kaldı, ateşkesden sonra serbest bırakıldı.
13 Aralık 1919 ‘da İstanbul’a geldi. Ali Rıza Paşa kabinesinde Harbiye Nazırı olan Cemal Paşa'ya müracaat ederek bir vazifeye tayin istedi.Talep doğrultusunda Antep’e yakın Birecik ilçesi Askerlik Şube Başkanlığına tayin edildi. O esnada Fransızlar, Antep vaziyetini bir an önce düzeltip, burada kuvvetli bulunmak için Katma-Kilis-Antep yolu ile buraya sürekli olarak takviye kuvvetleri getirmekte ve bu yol üzerinde serbestçe hareket etmekteydi. Şahin Bey, Antep’e geldiğinde Birecik’e gitmekten vazgeçerek, Antep Heyet-i Merkeziyesine müracaat etti ve görev istedi. Şahin Bey, Heyet-i Merkeziye azasından muhtar ( Gögüş) Beyin samimi ve eski bir dostu idi. Muhtar Bey onu Heyet-i Merkeziyedeki arkadaşlarıyla tanıştırdı. Kilis yolunun Ulumasere Köyü civarının reisliği Heyet-i Merkeziye tarfından Ulumesereli Karaca Kiya’ya verilmişti. Bu görev Şahin Bey’e edildi.Uzun savaş yılları boyunca hasretini çektiği yavrusu ve eşi ile yalnız iki gün beraber kaldı. Bunları merhum Ahmet Muhtar Bey’e emanet ederek, üçüncü gün hemen yeni işinin başına hareket etti. Şahin Bey’e Hacı Halil Ağazade Zeki Bey refakat ediyordu. Zeki Bey, Şahin Bey’i kendi köyü olan Beşgöz’e götürdü ve çevre köylerin ileri gelenlerini Şahin Bey ile tanıştırdı. Şoseye çok yakın açık bir arazide bulunan Beşgöz köyünü ikamet için uygun bulmayarak bu köyün batısında, üç dört kilometre mesafede, etrafı tepelerle çevrili Çapalı köyünü karargâh yaptı ve Beyazınoğullarına ait konağa yerleşti. Şahin Bey, Ulumasereli Karaca Kiya’dan kumandanlığı teslim aldıktan sonra, mevcut kuvvetlerle teker teker konuştu. Savaş görmüş ve askerlikte onbaşı ve çavuş olmuş Türklerin kumandasında küçük birlikler kurdu. Kısa bir müddet zarfında L***n, Kürüm, Cilcime, Millî, Karsakal, Kehriz, Mezraa, Ulumasere, Kazıklı, Hacaz ve civar köylerden gönüllüler çağırarak 100 kişilik bir kuvvet teşkil etti. Antep Heyet-i Merkeziyesinden gönderilen erzak ve takviye birlikleriyle de yakından ilgilendi. Şahin Bey Kilis-Antep Şosesi üzerinde üç müdafaa hattı tesbit etti. Birinci müdafaa hattı: Kızılburun denilen ve Arap Höyüğü-Minadır Köyleri arasında geçen şosenin sağ ve solundaki tepelerdi Bu hat, batıda Acar Köyüne, doğuda da Kantara Köyüne kadar uzanan, takriben 5 km. uzunlukta bir müdafaa mevzii idi. İkinci müdafaa hattı: Kertil idi. Kertil sırtları, Kapcağız Köyünün batı yamaçları, Kazıklı Köyünün doğu ve batısındaki tepelerden ibaretti. Üçüncü müdafaa hattı: Elmalı, Bostancık Köylerinin kuzey sırtlarıydı. 19 Ocak 1920’de Antep’ten Maraş’a hareket eden bir Fransız iaşe kolu Aksu civarında Molla Karayılan kuvvetleri tarafından pusuya düşürülerek tamamen imha edildi. Aksu köGoogle Page Rankingüsü tahrip edildi, telgraf hatları da tamamen kesildi.16 Şubat 1336 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesi’nde: Kilis-Antep yolu üzerinde Fransız otomobili zannıyla bir otomobile saldırılmıştır. Aynı yolu takip eden bir Fransız kafilesi ahalinin şiddetli bir saldırısı üzerine bir kaç ölü ve yaralı bırakarak Kilis’e geri dönmeye mecbur bırakıldı.
Fransızlar mevkilerini sağlamlaştırmak gereğini duymaya başladılar. Bu hazırlıklar ahaliyi bir kat daha galeyana sevk ediyordu. İşgal devam ettikçe Antep’te dahi ahaliyi zaptedebilecek hiçbir kuvvet mevcut olmadığından daha da üzücü olaylar baş göstermeye başladı. Nitekim; 31 Ocak' ta meydana gelen olaylar sırasında Fransız askerleri Türkler tarafından adam akıllı dövüldü. Fakat olaylar daha fazla büyümeden ileri gelen birtakım kişilerin telkin edici konuşmalarıyla sükûnet tekrar sağlandı.
Teşkilatını tamamlayan Şahin Bey, Şubat ayından itibaren Kilis-Antep karayolunu kapattı. 2 Şubat 1920 tarihinde Şahin Bey tarafından Fransız kumandanına bir mektup gönderildi. Şahin Bey’in kumandana yazdığı mektupta şunlar vardı:
Maraş isyanı, Ermeniler ile Türkler arasında nifak tohumu eken general Keret’in hilekârlığı neticesidir. Fransızlar asayişi muhafaza etmek ve 1 Şubat' ta 4 Amerikalının öldürülmesine mani olmak hususunda yetersizlik gösterdiler. Antep-Kilis yolunda asayiş temin edilmiştir. Fransızlardan gayri herkes, sorumluluğum altında tehlikesiz seyahat edebilir.”
Bu sırada Fransız komutanlığının Kilis’te 150 arabalık bir erzak kolu hazırlamakta olduğu ve yakında Antep’e kuvvetli muhafızlarla sevk edeceği haberi Şahin Bey’e ulaştırıldı. Şahin Bey 3 Şubat 1920 günü, 2 piyade bölüğü ile bir süvari takımının desteğindeki bu kolu Kilis’ten yola çıktıktan sonra Kertil’de pusuya düşürdü ve önemli kayıplar verdirmek suretiyle geri dönmek zorunda bıraktı. Fransızların geri çekilmesi halkın manevi kuvvetinin güçlenmesinde büyük etki yaptı.
Henüz Büyük Millet Meclisi dahi açılmamıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın emrinde çetelerden başka önemli bir kuvvet yoktu. Askeri birlikler henüz yeni kuruluyordu, Mustafa Kemal’in Gaziantep bölgesine yardım etmesine imkân yoktu. Bu silahsız ve müdafaasız halkı kurtarmak; Fransızların toplar, mitralyözler, modern silahlarla donatılmış, şehrin bütün hususiyetlerini bilen Ermenilerle bir kat daha kuvvetlenmiş ordusu ile mücadele etmek işi topsuz, tüfeksiz bir yığın Gazianteplinin omzuna yüklenmişti. 18 Şubat' ta Antep’teki Ermenilerle Türklerin arası iyice açıldı. Bu tarihten itibaren Ermeni mahallesinde bulunan Türkler, Türk mahallelerine, Türk mahallesinde bulunan Ermeniler de Ermeni mahallesine taşınmaya başladılar. Ciddi bir asayiş sağlamak için hükümet memurlarıyla, Türk ve Ermeni eşrafı arasında birçok toplantılar oldu. Lâkin bu toplantılardan hiçbir sonuç alınamadı. Aynı gün Fransızlar, Kilis-Antep yolundan geçmeyi bir kez daha denediler. İki dağ topu, bir süvari takımı ile yola çıkan erzak kolu yine Teğmen Şahin’in kurduğu pusuya düşürüldü. Bu olay üzerine Fransız Garnizon Komutanı, 21 Şubat 1920 günü, Antep kaymakamlığına bir mektup göndererek, Şahin Bey’in kuvvetlerinin yoldan çekilmesini istedi ve bir anlaşma yapılmasını teklif etti. Şahin Bey tarafından Fransız kumandanına, 21 Şubat 1920 tarihli bir mektup gönderildi. Şahin Bey, düşman kumandanına aynen şunları yazmıştı
” Kirli ayaklarınızın bastığı şu toprakların her zerresinde bir damla Türk kanı karışıktır. Her bucağında bir atanın mezarı vardır. Adı belli olmayan zamanlardan beri Türkler bu topraklarda yaşamaktadır. Türk bu topraklara, bu topraklarda Türk’e ısındı, kaynadı. Sade siz değil, bütün dünya bir araya gelse, bizi bu topraklardan ayıramaz. Sonra sen hiç ömründe Türk, esir yaşamaz diye duymadın mı? Namus ve hürriyet için ölüme atılmak ise bize, ağustos ayı sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelir. Sizler canı kıymetli insanlarsınız. Çatmayınız bize. Bir gün evvel topraklarımızdan savuşup gidiniz. Yoksa kıyarız canınıza”
Şahin Bey her fırsat ve olaydan yararlanarak düşman kumandanlarının maneviyatını kırmak ve onların çekip gitmelerini sağlamak için gerçekleri ifade eden mektupları Fransız kumandanlarına göndermeye devam etti. Antep Heyet-i Merkeziyesi bu başarılı sonuçlardan yararlanarak, 22 Şubat 1920’de Şahin Bey’in kuvvetlerinin çekilebilmesi için aşağıdaki şartları ileri sürdü. Antep’teki Ermeni gönüllü kıtalarının uzaklaştırılması ve bunların Türk içişlerine karıştırılmaması, Antep’e başka takviye kıtalarının getirilmemesi, bölgedeki disiplinin sağlanması amacıyla Antep ve dolaylarına Türk taburunun getirilmesine müsaade edilmesi. Bu teklifler, Fransızlar tarafından kabul edilmediğinden anlaşmaya varılamadı.
Şahin Bey’in Şehit Düşmesi
3 Şubat 1920 tarihli Times gazetesi, Antep ve Maraş olayları hakkında şu haberi veriyordu: “İstanbul’da Türk dostu Piyer Loti şerefine yapılan gösterilere rağmen Maraş ve Antep milliyetçileri ile Fransızlar arasında geçen olaylar yarı savaş şeklini almıştır. Bu olaylar hakkında henüz resmi bir bilgi yoksa da, Fransızlar şehirleri yetersiz kuvvetlerle işgal etmiş olduklarından milliyetçilerin saldırılarına uğramışlardır” deniyordu. İngiltere bir bakıma Fransa’yı Türklerin üzerine daha çok kuvvetle gitmeye teşvik ediyordu.
Kilis’ten hareket eden bir Fransız konvoyu 5 Martta Oylum civarında milli kuvvetler tarafından karşılandı ve Kilis’e dönmeye mecbur edildi. 15 Martta Akçakoyunlu’dan Kilis’e gelen bir alay kuvvetindeki Fransız birliği, Hümeyli köyü önündeki Seve boğazında karşılandı ve akşama kadar şiddetli çarpışmalar yaşandı. Bu sırada Kilisli Sakıp Bey bazı arkadaşlarıyla Kurtkulağı tarafındaki kuvvetlerin kumandasını üstüne almış, Fransız kuvvetlerine ve o civardan geçen Fransız trenine karşı başarılı saldırılar yapıyorlardı. Fransızların giriştiği geniş hazırlıklar Kilis Kuvay-ı Milliyesi tarafından Antep Heyet-i merkeziyesine günü gününe bildiriliyordu. 24 mart 1920’de, Antep Heyet-i Merkeziyesi Cengin’de bulunan Kilis Kuvay-ı Milliyesinden bir şifre aldı. Bu şifrede Katma’dan Kilis’e 6000 kadar mühim ve karışık bir kuvvetin geldiği, Fransız karargahındaki telaş ve hareketten birçok arabaların şose üzerinde toplanışından kuvvetli bir takviye kolunun hazırlanmakta olduğu bildirildi. Fransız birlikleri, Oylum köyünden itibaren savaş tertibatı alarak ilerlemeye başlamıştı. Fransızlarla ilk önemli çarpışma, Kızılburun tepelerinde, Kilis Kuvay-ı Milliye kuvvetlerinin de işbirliğiyle yapıldı. İkinci büyük çarpışma, Kertil civarında oldu. Fransızlar Türk birliklerinin bulunduğu sahaları top ateşi ve makineli tüfek yağmuruna tuttuğundan, Türk birlikleri çaresizlik içinde çekilmek zorunda kaldı. Savaşın üçüncü gününde, Şahin Bey hiç uyumamıştı. Oradan oraya koşarak Türk kumandanlarına yeminler ettirmiş, vatan için ölmek zamanının geldiğini en güzel cümlelerle açıklamıştı. Şahin Bey’in kuvvetlerinin şiddetli müdafaası neticesinde, Kilis’ten Antep’e gitmek üzere hareket eden iki konvoy yoldan geçememiş, Fransız otoritesi fevkalade kırılmıştı. Antep’teki Fransızlara yardım etmek için yollanan Fransız kuvvetlerini Şahin Bey’in yoldan geçirmemesi, Antep’teki Fransızları da çok fena durumlara düşürmekte, Fransız komutanı telsizle, ne yapıp yapıp bu yolun açılmasını, gerekli yardım ve erzakın gönderilmesini ısrarla istemekteydi. 26 Mart 1920 sabahı, Yarbay Andrea komutasındaki birlikler Kilis’ten hareketle Antep’e doğru yürüyüşe geçtiler: Üç piyade taburu, iki süvari bölüğü, bir dağ bataryası, dört tank, bir seyyar hastane toplam 2500 asker ve 1400 hayvandan ibaretti. Bu kuvvetli yürüyüş kolu Oylum köyünü geçtikten sonra, Kantara ve Kızılburun tepelerinin milli kuvvetler tarafından tutulduğunu görünce, müfrezenin topçusu bu tepelere karşı fiili harekete başlamış ve bu esnada bir piyade bölüğü ile süvari bölüğünün bir kısmı müdafaanın yanını almak için batıya doğru bir kuşatma hareketine teşebbüs etmişti. Şahin Bey’in kuvvetleri ise Sinap köGoogle Page Rankingüsü tahrip edilmiş olduğu için, arkadaki köGoogle Page Rankingü ve kuvvetli siper takımlarını ileriye alarak, köGoogle Page Rankingüyü geçit verebilecek bir şekilde tamire başladı. KöGoogle Page Rankingünün tamiri devam ederken, düşman keşif koluna Kızılburundaki Kilis Kuvay-ı Milliyesi tarafından bir ateş baskını yapıldı. Fransızlar buna karşılık verdiler. Bu durum akşama kadar sürdü ve çok kayıp veren Fransızlar 26-27 Mart gecesini köGoogle Page Rankingü civarında geçirdiler. Şahin Bey düşmana o gece bir baskın yapmak teşebbüsünde bulundu ise de başarılı olamadı. Şahin Bey burada başarılı olamayınca birkaç kişiyle Çapalı köyüne gitti. Orada yeniden kuvvet toplayarak düşmanı Kertil sırtlarında karşılamak istiyordu. İkinci müdafaa hattı olan Kertil tepelerine kadar çekilerek kuvvetlerini orada topladı ve savaşı burada kabule karar verdi. Fransızların 27 Mart 1920 günü hareketle Kertil hattına taarruzlarıyla oldukça şiddetli bir muharebe başladı. Şahin Bey kuvvetleri tutunamayarak üçüncü savunma hattı olan Elmalı deresinin kuzey sırtlarına çekilmek zorunda kaldı. 28 Mart 1920 sabahı Fransız kuvvetleri savaş yürüyüşüne geçtiğinde; Türk birlikleri de savunma mevkilerine yerleşmişlerdi. Yılanoğlu Molla kuvvetleri Bostancık tepelerinde, Boynoğlu Memik çeteleri Elmalı sırtlarında, Antep müfrezeleri Ulumasere köyü zeytinlik alanında, Şahin Bey kuvvetleri de tam Kilis yolu üzerinde bulunan Elmalı köGoogle Page Rankingüsü civarında mevzi almışlardı. Düşman topçuları, Bostancık’ın arkasındaki tepeye, Karayılanoğlu’nun işgalindeki mevzilere şiddetli bir ateş açtı. Molla’nın kuvvetleri bir top ateşinin şiddeti, öbür taraftan çevirme harekatının tesiriyle mevzilerini terk edip değirmenin arkasından Mızmız deresine doğru geri çekilmeye başladı. Elmalı sırtları ve Ulumasere zeytinliklerine de Fransız birlikleri aynı şekilde hücum etmiş ve Türkler mevzilerini terk etmişlerdi. Fransızlar son olarak Şahin Bey’in kuvvetleri üzerine top ve makineli tüfeklerle saldırdı. Top ve mermi yağmuru altında sadece tüfekle karşı koymanın ölümle sonuçlanacağını anlayan Şahin Bey’in kuvvetleri de çekilmeye başladı. Şahin Bey’in yakınında bulunan arkadaşları birlikte çekilmek için Şahin Bey’e çok yalvardılar. O çekilmeyi her teklifte reddetti. Elmalı köGoogle Page Rankingüsü taşlarını siper yaparak tek başına Fransızlara ateş etmeye devam etti. Şahin Bey mermisi bitince süngü ile düşmana hücum etmiş ancak Fransız piyadelerinin süngü darbeleri altında şehit düşmüştür.
ANTEPLİ ŞAHİN ŞİİRİ
Ben Antepliyim, Şahin’im ağam.
Mavzer omzuma yük.
Ben yumruklarımla dövüşeceğim.
Yumruklarım memleket kadar büyük.
Hey, hey!
Yine de hey hey!
Kaytan bıyıklarım, delişmen çağım
Düşman kurşunlarına inat köprü başında
Memleket türküleri çağıracağım.
Bu dağlarda biz yaşarız,bu dağlar bizim dağımız.
Namusumuz temiz, bayrağımız hür
Analarımız, karımız, kızımız, kısrağımız
Burada erkekçe dövüşür
Bir bayrak dalgalanır Antep kalesi üstünde
Alı kanımdaki al, akı alnımdaki ak
Bayraklar içinde en güzel bayrak
Düşüncem senden yanadır
Hep senden yanadır çektiğim kahır
Bu senin ülkende, senin gölgende
Düşmesin kara kalpaklar, kirlenmesin duvaklar
Korkum yok ölümden kâfirden yana
Alacaksa alsın beni şafaklar.
Hey, hey!
Yine de ey hey!
Al bayraklar altında kara bir kartal gibi
Yaşamak ne güzel şey.
Bir sır var bu mavzerde, attığım gitmez boşa
Çıkmış bir eski savaştan
Türk ün bir karış toprak parçası için
Destanlar yazacağız yeni baştan.
Yıktım toprağın üstüne bir sarı kurşunla birini
Çıktı karşıma biri,
Çıktıkça çektim tetiği Bismillâhlar la beraber
Vurdum alnından kâfiri.
Bu kaçıncı kurşundur, bu kaçıncı bismillâh
Bu kaçıncı ölüdür?
Bir türkü söylenir siperlerde her sabah
Vurun Antepliler namus günüdür!
Ben Antepliyim Şahin’im ağam
Mavzer omzuma yük
Ben yumruklarımla dövüşeceğim
Yumruklarım memleket kadar büyük
Yavuz Bülent Bakiler