Hayır basketbolcu değilim
N. Kemal ZEYBEK 30 Temmuz 2008
Boyu çok uzun delikanlı sorulardan bıkmış. Annesine dert yanmış. Annesi çözümü bulmuş: Giysisinin önüne kocaman harflerle yazmış:
HAYIR BASKETBOLCU DEĞİLİM! Arkasına ise bir soru: SİZ JOKEY MİSİNİZ?
Bugünlerde buna benzer bir çözüm çoğumuza gerekli... Önümüze şöyle yazabiliriz: HAYIR ERGENEKONCU DEĞİLİM! Arkadaki ise şöyle olabilir:
SİZ AKP’Lİ MİSİNİZ?
Ya da daha hoşgörülü bir yaklaşım olabilir: HAYIR AKP’Lİ DE DEĞİLİM!
İlginç bir durumla karşı karşıyayız... Toplumumuz iki dava arasında sıkıştı kaldı. Sanki örs ile çekiç arasında dövülüyoruz.
Ergenekon yasadışı bir örgütün adı olarak açıklanıyor. O yüzden kim kendisini Ergenekoncu olarak tanımlayabilir? Tutuklanıp aklanıncaya kadar akı karayı seçme tehlikesi var. Daha yumuşak bir kavramla da tanımlasak... Ulusalcı diye bir söz var. Birileri övünmek için ulusalcı olduklarını söylüyorlar. Başkaları da yergi için kullanıyorlar. Ben önüme şöyle bir yazı yazmak istiyorum: HAYIR NE ERGENEKONCUYUM NE DE ULUSALCI... Sırtımda da şöyle yazı yazmalı: AMA AKP’Lİ FALAN DA DEĞİLİM.
Aslında Ergenekoncu diye tutuklananlara bakılınca da, AKP’lileri tanıyanlar için de Atilla İlhan’ın o akılcı sorusunu sormak gerekiyor: HANGİ ERGENEKONCU?
HANGİ AKP’Lİ?
Ergenekon, Ergenekon deyince hatırlamadan edemiyorum.
Meclis’te Genel Kurul’da ve komisyonlarda yaptığım konuşmalarda 13. yüzyıldan çok söz etmiştim. “Milliyetimizin yeniden doğduğu ve yeniden oluştuğu yüzyıl” diyerek... Ahmet Yesevi’nin iz basarları Hacı Bektaş Veli, Sarı Saltuk, Şeyh Edebali, Yunus Emre, Nasreddin Hoca, Kaygusuz Abdal bu yüzyılda... Bu yüzyılda Türkçe dirildi, diyerek...
Benden sonra göreve gelen bir arkadaş ‘Tarihi Türk Ocakları’ binasındaki iki Ergenekon tablosunu kaldırtmış. Gazeteci sebebini soruncada “Biz 13. yüzyıla takılıp kalmayacağız” demiş... Ergenekon tablolarından birisi binlerce yıl önce yaşandığı söylenilen dağı delip çıkma gününü resimliyordu, öteki ise ‘İkinci Ergenekon’ denilerek Atatürk’ün yaptıklarını...
İddianamede gerçekten ‘600 yıllık bir örgüt’ sözü var mıdır? Yok canım! Yoktur!..
Belki de kendileri, içinde bulundukları düşünce kümesinin dışında, bağımsız düşünme yeteneğine erişemediklerinden, insanları kümeleştirenler var.
Yani ya ondansın ya da ötekinden... Sanatçının feryadının tam yeri: BENİ KATEGORİZE ETME! Halkımızın sözü de durumu açıklayabilir: Her sakallı gördüğünü deden sanma!..
Bugüne kadar Umraniye davası ile ilgili yazmadım. Çünkü olayın içyüzünü, savcının bulduğu belirtileri ve belgeleri bilmiyorum. İddianame bir açıklansın, görelim dedim. Yine öyle diyorum. Başsavcı, basın yayında yer alanların çoğunun gerçek dışı olduğunu söylediğine göre bu konuda yazıp çizmenin çok da akıllıca olmadığını düşünüyorum. Elbette özel görevli olmak durumu varsa, o başka!..
Yani, bu davalar bir büyük oyunun bir parçası ise ve oyunun bütünlüğü içinde görev alanlar görevlerini yerine getiriyorlarsa...
Öyle mi? Nereden bilebilirim ki? Olabilir de, olmayabilir de...
Şair “Sırlar çözülür artık... Kırka çıkınca ateş” diyordu ama, hangi sırlar ve ne kadarı çözülecek?... İddianame, ilerleyen durumlar, esas hakkındaki mütalaa ve gerekçeli karar sırların bir kısmını çözecek elbette... Ama çözülmemiş sırlar da kalacak...
Yeni günler gelecek, yeni gündemler oluşacak ve yeni tartışmalar yaşanacak... Zihinlerimizi ak ile kara arasında sıkışmaktan kurtardığımızda bu tartışmalar yararlı olacak...