AB ülkeleri Türkiye konusunda ikiye bölündü
01 Ocak 1970
AB Dışişleri Bakanları toplantısında üye ülkeler Türkiye konusunda ikiye bölündü. Alman Bakan Gabriel, müzakerelerin kesilmesini isteyen ülkeleri popülizmle suçlayarak müzakerelerin devamından yana tavır koydu.
Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Türkiye'deki anayasa referandumu sonuçlarının AB ile üyelik müzekerelerine etkisini görüşmek üzere Malta’nın başkenti Valletta’da bir araya geldi. Türkiye'de yüzde 51,4 oyla kabul edilen anayasa referandumunun ardından AB ile üyelik müzakerelerinin kesilip kesilmemesi konusu bakanlar arasında hararetli tartışmalara sahne oldu. AB Dışişleri Bakanları toplantısında Avusturya ve Lüksemburg bakanları, müzakerelerin kesilmesinden yana görüş bildirdi. Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Erdoğan'ın hükümet karşıtlarına olan tutumunun "kırmızı çizgiyi" aştığını savundu. Kurz "Türkiye, her geçen yıl Avrupa'dan biraz daha uzaklaşmasına rağmen üyelik müzakerelerine ilişkin bu kurmacanın devam etmesini kesinlikle yanlış buluyorum" diye konuştu.
Kurz’a destek veren Lüksemburglu mevkidaşı Jean Asselborn da 16 Nisan referandumu ile "eski demokratik Türkiye’nin öldüğünü" söyledi. Asselborn "Ve böylece müzakereler de fiilen ölmüştür" diye konuştu.
Alman bakandan Avusturya'ya sert eleştiri
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in yanı sıra bir dizi AB'li mevkidaşı ise müzakerelerin kesilmesine karşı çıktı. Gabriel, Alman hükümetinin Türkiye ile üyelik müzakereleri görüşmelerinin kesilmesine karşı olduğunu vurgulayarak, "Müzakerelerin kesilmesinin tamamen yanlış bir reaksiyon olacağını düşünüyoruz" diye konuştu. Almanya Dışişleri Bakanı Türkiye’nin Rusya’ya yakınlaşma yönünde adım atmasının AB’nin çıkarına olmadığını savundu. Türkiye’nin 1980 darbesi sonrasındaki yıllarda da NATO’dan çıkarılmadığına dikkat çeken Gabriel, “Neden şimdi Türkiye’yi Rusya’ya yakınlaştırma yönünde bir atalım?” diye konuştu. Alman Bakan Avusturyalı mevkidaşına “Ülkesinde alkış alma kaygısı ile Türkiye ile müzakerelerin kesilmesi gerektiğini savunanlar, sonuçta Türkiye’de hiçbir şeyin değişmesini sağlayamayacak ve orada yaşayanlara yardımcı da olamayacak” diyerek çıkıştı.
Muhafazakâr çizgideki Avusturya Halk Partisi'ne (ÖVP) mensup Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz ise Gabriel’in çıkışını "tamamen yanlış" olarak niteleyerek çizgisinde ısrarcı oldu.
Türkiye ile yeni müzakere biçimleri arayışı
Bununla birlikte Alman Bakan Gabriel, Türkiye ile AB üyelik müzakerelerinde "yeni müzakere biçimleri" de aranması gerektiğini kaydetti. Gabriel ayrıca Türkiye’deki referandumda 'Hayır' oyu veren ve demokratikleşmeden yana olan Türk aydınları için vize kolaylığı sağlanması önerisini yineledi. Gazeteci, sanatçı ve sivil toplum örgütü üyeleri gibi Türk aydınlarının “yüzüstü bırakılmaması gerektiğini” savunan Alman Bakan, vize kolaylığının nasıl uygulamaya geçirilebileceğine yönelik ise ayrıntı vermedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault da mülteci krizi ve terörle mücadelede işbirliği nedeniyle NATO üyesi Türkiye ile müzakerelerin devam etmesi gerektiğini savundu. Fransız Bakan, Avrupa’nın daha ziyade hukuk devleti ve diğer AB değerlerine saygı konusunda Türkiye’ye yönelik uyarılarında ısrarcı olması gerektiğini söyledi.
Litvanya Dışişleri Bakanı Linas Linkevicius, Türkiye’nin Rusya'nın komşusu olarak jeostratejik konumunu gerekçe göstererek AB’nin Türkiye ile müzakerelere devam etmesini talep etti. Macar Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto ise Türkiye ile AB üyelik müzakelerinin başarısız olması halinde Türkiye ile yapılan mülteci anlaşmasının tehlikeye gireceği ve yüz binlerce mültecinin Avrupa’ya akın edeceği uyarısında bulundu.
Toplantıya Çavuşoğlu da katılıyor
16 Nisan anayasa değişikliği referandumunun sonuçlarının müzakerelere etkisinin ilk kez görüşüleceği toplantıya Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da katılıyor.
Yüzde 51,4 oyla kabul edilen anayasa referandumunun ardından Avrupa’da Türkiye ile AB üyelik müzakerelerinin kesilmesi daha yüksek sesle dile getirilmeye başlanmıştı. AB uzmanları yapılması öngörülen anayasa değişikliklerinin Türkiye’de kuvvetler ayrılığı ve yargının bağımsızlığını büyük ölçüde ortadan kaldıracağı gerekçesi ile AB normlarından uzaklaşılacağını savunuyor.
Bununla birlikte AB yetkilileri, idam cezasının geri getirilmesinin Türkiye ile müzakere sürecinin otomatik olarak kesilmesi anlamına geleceği yönünde uyarıyor. AB Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda bir karar alınması beklenmiyor.
©Deutsche Welle Türkçe