Washington'daki Erdoğan - Trump zirvesinden ne çıktı?
Sema Emiroğlu New York, ABD 01 Ocak 1970
ABD Başkanı Donald Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la Washington'da yaptığı ilk yüzyüze görüşme, Türk-Amerikan ilişkilerini zora sokan mevcut pürüzleri ortadan kaldırmadı.
Görüşmede tarafların, kendileri için öncelik taşıyan konulardaki tutumlarını aynen sürdürdükleri, ancak bunlarla ilgili görüşmelere devam etmeyi ve diyalog kanallarını açık tutmayı kararlaştırdıkları söylenebilir.
Amerika'nın gündemine adeta bomba gibi düşen ve Trump'ın, işten attığı FBI direktörü James Comey ile arasında skandala varan son gelişmelerin gölgelediği görüşme, Erdoğan'ı protesto eden 9 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan arbede görüntülerinin yarattığı tepkiler nedeniyle de Amerikan medyasında haber konusu oldu.
Görüşmelerin ayrıntıları tam olarak açıklığa kavuşmamakla birlikte, tarafların basına yaptığı açıklamalar, diplomatik kulisler ve medya analizlerinden yansıyan bilgiler, ana gündem maddeleriyle ilgili olarak şöyle bir tablo ortaya çıkarıyor.
YPG'ye Amerikan desteği
Türk tarafı, Obama yönetimi sırasında alınmasına rağmen uygulanması Trump yönetimine bırakılan ve Suriye'deki Kürt milislerine IŞİD'e karşı Rakka operasyonu için ağır silah desteği sağlanmasına onay veren karardan duyduğu rahatsızlığı bir kez daha en üst ağızdan dile getirdi.
Bu kararın Türkiye için yaratacağı ciddi sonuçlara dikkat çeken ve bir terör örgütüyle savaşmak için bir başka terör örgütünün desteklenmesinin kesinlikle kabul edilemeyeceğini belirten Türk tarafı, bundan geri adım atılmasını istedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra düzenlediği basın toplantısında da, Türkiye'nin "Cerablus ve El Bab'da olduğu gibi, bundan sonra da YPG ve PYD'den Türk topraklarına yönelebilecek herhangi bir saldırı halinde angajman kurallarını devreye sokarak karşılık vereceğini Trump'a açıkça söylediğini" bildirdi.
Ancak "ABD Rakka konusunda kararını vermiş durumda" ifadesini kullanan Erdoğan, Rakka'da IŞİD'in yenilmesinin ardından Kürtlerin buraya doldurulması halinde bir Kürt-Arap çatışması tehlikesine de işaret ettiğini vurguladı.
Amerikan tarafının ise bu konuda Türkiye'nin endişelerini giderme yolunda teminatlar verdiği belirtiliyor. YPG'ye verilecek silahların, üstlenmesi istenecek görevlere göre tespit edileceğini ve cephanenin sadece mevcut ihtiyaç için gerekli olan miktarla sınırlandırılacağını kaydeden Amerikan tarafı, bu silahların nerede olduğunun takip edileceğini ve sadece IŞİD'e çevrilmiş olduğundan emin olunacağını vurguladı.
Rakka'nın IŞİD'den temizlenmesinin ardından kentin yönetiminin Kürtlere bırakılmayacağı ve Türkiye'nin PKK'ya mücadelesine destek verileceği de, Washington'un Ankara'ya verdiği güvenceler arasında sayılıyor.
Erdoğan ise basın toplantısında Amerikan tarafının bu güvenceleri başından beri verdiğini belirtti ve "önemli olan fiiliyatta ne olacağına bakmamızdır. Sözler yerine getirilmezse o anda başımızın çaresine bakarız" dedi.
Gülen'in iadesine daha değişik yaklaşım
Türk hükümeti, darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz'dan bu yana en üst düzeylerde Ankara ve Washington'da Amerikan yönetimine ilettiği dosyalar, belgeler ve gizli ve açık istihbaratla, darbenin Pensilvanya'da ikamet eden Fethullah Gülen'in başında olduğu yapılanma tarafından planlanıp gerçekleştirildiği, bu nedenle elebaşı olarak görülen Gülen'in yargılanması için Türk adaletine teslim edilmesi, en azından tutuklanıp gözaltına alınması gerektiği mesajını iletiyor.
Aynı mesaj bu kez de Erdoğan tarafıından Trump'a ilk elden iletilirken, Erdoğan öğleden sonra Türk büyükelçiliğinde kabul ettiği Amerika'nın önde gelen kanaat liderlerine de, darbe teşebbüsünün Gülen tarafından planlanıp uygulandığını gösteren bir videoyu gösterdi.
Bu konuda Obama yönetimini ikna edemeyen Ankara, bu kez karşısında Gülen'le ilgili tezlerine daha sempatik bakan bir yönetim buldu.
Erdoğan, "Trump'ın daha farklı bir havası var. Obama'dan farklı görünüyor. Belli ki onun da zihninde bazı soru işaretleri oluşmuş. FETÖ meselesinde FBI'ınn özel br soruşturma komitesi oluşturmasını talep ettik, kayıtlara aldılar. Bundan sonra gerek arkadaşlarımızla, gerek güvenli hattan bizzat konuşmak suretiyle temasta olmak konusunda mutabık kaldık" dedi.
Reza Zarrab ve Halkbank davası
Erdoğan, Trump'la ikili görüşmesinde ABD'nin İran'a karşı koyduğu yaptırımları delmek ve banka dolandırıcılığı yapmak suçlamasıyla tutuklu bulunan ve New York'taki Güney Bölge Mahkemesi'nde yargılanmakta olan İran ve Türkiye vatandaşı işadamı Reza Zarrab ve Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın durumlarını da gündeme getirdiğini doğruladı.
Amerikan tarafının bu konudaki yasal sürece işaret ettiği, ancak konuyu incelemeye devam edeceğini bildirdiği öğrenildi. Erdoğan da, "Dışişleri ve adalet bakanlarımız konuyu takip edecekler" dedi.
'Beklenen hesaplaşma gerçekleşmedi'
Öte yandan National Interest dergisi, "Trump ve Erdoğan: Haberin olmaması kötü haber" başlığıyla yayınladığı bir değerlendirmede, "haber yaratmayan sıkıcı bir görüşme iyi bir şey; ama bu kaçırılmış bir fırsat da olabilir" dedi. Joshua Walker imzalı yazıda, "Erdoğan'ın Washington'da bu hafta Başkan Trump'la haftalardır beklenen buluşması, karar alıcıları adeta havai fişek gösterisine hazırlamıştı. Ama bu beklenti tam anlamıyla boşa çıktı" ifadesi kullanıldı.
Görüşmenin ayrıntıları bilinmemekle birlikte, Amerikan tarafının, daha Erdoğan'ın uçağı Washington'dan ayrılmadan toplu bir nefes aldığına dikkat çekilen yazıda, "iki müttefik arasında olabilecek bir hesaplaşma gerçekleşmedi, onun yerine Türk yetkilileri, Trump'la yaptıkları kritik toplantının Rusya'ya istihbarat sızdırma skandalı tarafından gölgelenmesinden şikayet ettiler" denildi.