Geriye doğru reform
Türker Alkan 21 Şubat 2010
Yüksek yargıyı oluşturan kurumlardan HSYK, Danıştay, Yargıtay ‘beyaz’ diyor, hükümet ‘siyah!’
Ve sopa: ‘Yargı reformu yaparız!’ Yani yargı erkini bizim her yaptığımızı onaylayacak hale getiririz!
Böylece ‘demokratik açılım’ yapılacak.
‘Refom’ müjdesini Cumhurbaşkanı Gül verdi: “Çok fazla güç odakları var. Güç odaklarını indirmeliyiz!”
AKP’nin tekelinde olmayan güç odaklarından birisi Cumhurbaşkanlığı idi. Ahmet Necdet Sezer’den çok rahatsız oldular. Şimdi orayı ele geçirdiler. YÖK Başkanlığı, TRT, TÜBİTAK.. ve daha nice güç odakları ele geçirildi, vergi tehdidiyle gazeteler susturulmak istendi.
Şimdi hedefte yüksek yargı var. HSYK, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay...
Yargı reformu ve Anayasa değişikliği ile demek istedikleri bu organların siyasete teslim olması.
Kim yapacak bu işleri?
‘Laiklik karıştı eylemlerin odağı haline geldiği’ Anayasa Mahkemesi tarafından
belirtilen bir parti, o partinin laikliğe aykırı manzume okumaktan hüküm giymiş
başkanı, çoksesliliğe karşı çıkan bir Cumhurbaşkanı ve tabii nevi şahsına münhasır
bir politikacı olan Bülent Arınç yargıya yeni karakterini kazandıracak kişiler.
O Bülent Arınç değil miydi ‘Laikliği yeniden tanımlamalıyız’ diyen. Daha birkaç gün geçmedi mi, ‘İrticayı tanımlamalıyız’ sözlerinin üzerinden!
Laiklik Anayasa’nın değiştirilemez hükümleri arasında ama sayın Arınç’ın tanımlama saldırılarına nasıl dayanacak bilmiyorum.
Değiştiremezsen öyle bir tanımlarsın ki, değişmişten beter olur. Bir zamanlar Erbakan Hoca’nın tanımladığı gibi: “Laiklik din ve vicdan özgürlüğüdür!”Bülent Arınç’ın geçen gün yaptığı basın toplantısında söylediği sözler olaya nasıl baktıklarını gösteriyor: “Bu ülkenin kutlu yürüyüşü asla ve asla durdurulamaz!”
‘Tek güç merkezinden oluşan bir toplum’ arayışı içindeyseniz bu hedefe varmak için yaptığınız yürüyüş elbette ‘kutlu’ olacaktır. Ona karşı çıkanlar ne olur? Kâfir mi?
Kendilerinin ‘liberal’ olduğunu söyleyen ve yıllardır AKP’yi destekleyen aydınlarımıza bir sorum var: Çoğulculuğa inanmayan, basını ve yargı erkini denetlemeye çalışan, kendi yolunun ‘kutlu’ olduğuna inanan bir siyasal hareketin liberalizme katkısı olabilir mi?
Bir soru da Cumhurbaşkanı Gül’e: Günlük politikanın içine çok fazla girmiyor musunuz?