Adalet...
Ahmet Takan 01 Ocak 1970
"ÖSO'ya ihanet parası Suud'dan" başlıklı yazımızı (Çarşamba günü ikindi vakti) yetiştirme telaşı içindeydim. Bir taraftan da pür dikkat gündeme bomba gibi düşen CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'na verilen 25 yıl hapis cezası ile ilgili sıcak gelişmeleri takip etmeye çalışıyordum. Kafa, rutin allak bullaklığında!.. Gözümüz, bir televizyon ekranı bir bilgisayar klavyesi arasında gidip gelirken, bir yazının en büyük düşmanı olan cep telefonu yine devreye girdi. Israrla çalıyordu.. Arayan numara, gazi Bilal Konakci'ye aitti... Yazıya mola verdim, televizyonun sesini tamamen kıstım...
Bilal Konakci ismini hatırladınız mı?.. Dilerseniz, YENİÇAĞ arşivinden 24 Ocak tarihli "Bombadan daha beter acı" başlıklı yazımızı satır satır bir daha okuyun. Terör örgütünün İzmir Aliağa Lisesi önüne bıraktığı bomba paketini kahramanca imha etmeye çalışırken gazi olan bomba imha uzmanı Bilal Konakci ve ailesinin mağduriyetini aktarmıştım. Ege Üniversitesi'nin yüzde 98 engelli raporu verdiği, gözleri görmeyen, ellerini kullanamayan gazi polisin FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklu bulunduğu cezaevinde nasıl zor şartlar altında bırakıldığını, eşi Özlem Konakci'nin vasıtasıyla kamuoyuna duyurmuştuk. İki gün sonra, Bilal Konakci, evden dışarıya çıkmaması şartıyla cezaevinden bırakıldı. Gözleri görmeyen, kollarını kullanamayan gaziye eve geldikten 2 sonra da elektronik kelepçe takıldı. Hâlâ, suçunun ne olduğunu bilmeyen gazi, denetimli serbestlikten faydalanamadı. Çünkü suçu, hatırlı damat olmamasıydı. Şefkatli ve oldukça hatırlı bir kayınpederi yoktu!.. Hayatında hiç işi olmamış, ev hanımı olan eşi Özlem Konakci şükrediyordu. Gazi polis, tüm ihtiyaçlarını onun yardımı ile karşılayabiliyordu. O olmadan yemek yiyemiyor, tuvalete bile gidemiyordu. Evinin direği, iki kızının sevgili babası eve gelmişti ya!.. Er geç bağımsız mahkemelerin suçsuzluğuna karar vereceğine inanıyordu, "onun elinden tutarak çocuklarımla parka gideceğimiz günler yakındır" diyordu...
Telefonu açtım... "Özlem'i aldılar" dedi Bilal Konakci. İyice aptallaştım... Neden, ne oldu diye sorunca başladı anlatmaya gazi polis Bilal Konakci;
"2 Mayıs'ta İzmir 13'ncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde duruşmamız vardı. İhtiyaçlarımı tek başıma karşılayamadığım için elektronik kelepçe ile ev hapsimin devamına karar verildi. 5 Ekim'de duruşmalara devam edilecek. 9 Haziran Cuma günü sabah 8'de eve polislerle birlikte jandarmalar geldi. Her yeri aradılar. Kızımın bebeklik fotoğraflarının bulunduğu CD'yi bile aldılar. İtiraz ettik, 'Bakın bunda fotoğraflardan başka bir şey yok. Bari bilgisayara kopyalayalım öyle alın götürün' dedik. Kabul etmediler. Ben söylüyordum kızım yazıyordu.. Kendi savunmamı hazırladığım bir defterim vardı, onu bile aldılar.
Arama-yakalama kararı ile eve gelmişlerdi. Kanunlar gereği kararın bir örneğini istedik. Gizlilik gerekçesiyle vermediler. Özlem'i neden gözaltına alacaklarını sordum. FETÖ/PDY kapsamında bir iki kişinin ismini verdiğini söylediler. 'Başka bir şey bilmiyoruz' dediler. Hepsi o kadar. Neyi, nasıl değerlendiriyorlar? Anlayamadık. Hayatın tüm yükü yıllardır bu kadının sırtında. Eşimi alıp götürdüler. Görüşme yasağı koydukları için cezaevinde kimseyle görüştürmüyorlar. O günden beri kendisinden haber alamıyoruz. Duyduğuma göre ifadesi de henüz alınmamış..."
"Ne yiyorsunuz, ne içiyorsunuz, ihtiyaçlarını nasıl karşılıyorsun" diye sorduğumda Bilal Konakci'den gelen cevap daha acıydı;
"Biri 12, biri 2 yaşında iki kızım var. Büyük kızımın elinden ve dışarıdan ne gelirse onunla idare ediyoruz. Bir de bir kolu sakat 70 yaşında annem ile 70 yaşında babam var. Onlar da yardım etmeye çalışıyorlar..."
Yine o kahrolası sözün bittiği yerde... "Sesinizi duyurmaya çalışacağım" diyerek telefonu kapattım.
Kendi duruşmalarına eksiksiz katılan Enis Berberoğlu, 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, kaçma şüphesi bulunduğu gerekçesiyle -Yargıtay sürecini beklemeden- hemen oracıkta tutuklayıp kodese attı.
Enis Berberoğlu, elinde onca imkân ve fırsat varken bugüne kadar neden kaçmamıştı, diye soran var mı?...
Üniversite raporu ile yüzde 98 engelli olduğu belgelenen, iki gözü görmeyen, gazi polis Bilal Konakci elektronik kelepçe ile ev hapsinde. Onu sırtında taşıyan ev hanımı Özlem Konakci, "bir iki kişi ismini verdi" diye hapiste...
Damatlar denetimli serbestlikle, kayınbabalarının dizinin dibinde..
FETÖ'nün siyasi ayağı yokmuş... Buhar oldular gökyüzüne karıştılar büyük bir ihtimalle. Bu kadar malı mülkü de Milli Piyango'dan çıkan, at yarışlarından kazandıkları paralarla yapmışlardı herhalde!..
İfade özgürlüğü için mücadele eden Enis Berberoğlu ve bir zamanlar uğruna gözyaşı dökenlerin cirit attığı ortamda FETÖ'ye dümdüz gidenler kodeste.
Gencecik lise bebeleri can vermesin diye teröristlerin bomba paketini imha ederken, yüzde 98 engelli kalan Bilal Konakci FETÖ'cülükten ev hapsinde. Yetmedi... Onu sırtında taşıyan hayat arkadaşı ev hanımı Özlem hanım da FETÖ'cü oldu. Evde gazi eşini yedirip içirirken, sırtında tuvalete götürürken hangi terörist faaliyetlere katılabildiyse!..
Bu ne yaman çelişki annem...
Kemal Bey, elinde "adalet" dövizi ile yollara düştü...
İnşallah, saklandığı yerden bulur da çıkarır!..