« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

EKONOMİNİN MİLLÎLEŞTİRİLMESİ

 

Ekonomik yapımız millîleştirilecektir. Kapitalist ekonomide ekonomik değerler, bir avuç kapitalistin mülkiyetindedir. Milli toplumun çok büyük bir çoğunluğu malsız, mülksüzdür. Marksist-sosyalist (komünist) sistemde, bütün millet esir ve işçi durumunda olup, ekonomi komünist partisinin kapris ve menfaatlerine bırakılmıştır. Dokuz Işık Doktrininin uygulanacağı Milliyetçi Türkiye'de ekonomi millileştirilecektir. Ekonomik değer ve imkânlar Türk milletinin bütün fertlerine mal edilecektir. Milletler mücadelesinde, tarih sahnesinden silinmemek için, hızla kalkınmak, ağır sanayi toplumu haline gelmek zorundayız. Bugünkü başı boş ve vurguncu kapitalist sistemle, 250 yıl sonra ancak Almanya seviyesine gelebileceğiz. Komünist sistemde de buna yakın bir zamana ihtiyaç vardır. Halbuki bizim sistemimizde, 20 yıl sonra Almanya'nın ekonomik durumuna ulaşabileceğiz.Kalkınma, iki hareketten ibarettir. Birincisi tasarruf, ikincisi yatırımdır. Şu halde önce tasarruf edeceğiz, sonra da bu tasarruflarımızı, yatırım malları sanayiine, fabrika yapan fabrikalara yatıracağız. Bu hareketi gerçekleştirmek için modelimiz Milliyetçi-Toplumcu ekonomik modeldir. Bu modelde, milletimizi meydana getiren altı sosyal dilimi teşkilâtlandıracağız, ilk teşkilâtlandırma hukuki teşkilâtlandırmadır. Altı tane milli teşkilât kuracağız. Bunlar; İşçi, Köylü, Esnaf, Memur, Serbest Meslek Mensupları ve İşverenler Birliği'dir. Bu dilimlerdeki her şahıs kendi birliğine kaydolacaktır. İkinci teşkilâtlandırma, ekonomik teşkilâtlanmadır. Burada zorunlu Tasarruf ve Yatırım Sandıkları kurulacaktır. Meselâ İşçi, Köylü, Esnaf, Memur, Tasarruf ve Yatırım Sandığı gibi. Kısa bir açıklama yapmak için, işçi teşkilâtını ele alalım. Bugün Türkiye'de sanayi, ticaret ve hizmet sektöründe üç milyon işçi vardır. Her işçi ayda ortalama 750 lira almaktadır. Bir kanunla her işçiden ayda % 10 tasarruf yaptırırsak, ayda işçi başına ortalama 75 lira, üç milyon işçiden ise yaklaşık olarak iki yüz elli milyon lira, yılda ise üç milyar lira sağlamış oluruz. Bu meblâğ çok büyük bir meblâğdır. Aciz ve kapitalist iktidarlar, yıllardan beri bu meblâğı alabilmek için, kalkınmış milletlere el açmaktadırlar. Biz, sağlayacağımız tasarrufla temin edeceğiz. Unutmayalım ki, kalkınma milli fedakârlık ister. Bizi sömüren milletler bizim kalkınmamızı istemez. Kaldı ki, taşıma su ile değirmen dönmez. Şu halde kendi kaynak ve imkânlarımıza dönmek zorundayız. Şimdi, yılda üç milyar lira ile evvelâ bir temel sanayi, bir fabrika yapan fabrika kurmak zorundayız. Böylece, basit bir misal vermek gerekirse, yumurtayı değil, tavuğu yurdumuza getirmiş olacağız. Bu tavuk istediğimiz kadar yumurta yumurtlayabilir. Aynı teşkilâtı Köylü, Esnaf, Memur, İşveren ve Serbest Meslek sahipleri için de kuracağız. Bunun sonunda ülkemiz milli fabrika ve makinelerle dolacaktır.Şu sözlerimi dikkatle dinleyiniz. Bu fabrika ve makinelere ekonomi ilminde üretim aracı denilir. Kapitalist sistemde üretim araçları birkaç kapitalistin elindedir. Milletin çok büyük bir çoğunluğu bundan mahrumdur. Kapitalist düzen, kapitalistlerin lehine işleyen düzendir. Kaynağı milli olan her imkân ve değer, birkaç patronu daha zengin yapmak için onlara tahsis edilir. Milletin yaptığı tasarruflar, banka ve sermaye yasasının büyük şirketleri aracılığı ile, devletin topladığı vergi gelirlerinin büyük bir kısmı ise; çeşitli teşvik ve prim yollarıyla sermaye sahiplerinin eline geçer.Komünist sistemde ise, bu değerler, devletin elinde olup, ne işçinin, ne de milletin bunlara sahip olması mümkün değildir. Devlet yönetim ve gücü komünist partisi üyelerinde olduğundan, suni bir şekilde yaratılmış olan devlet kapitalizmi, bu kimseleri yeni tip bir mülk sahibi yapmaktadır. Bu tip mülkiyete "bürokratik mülkiyet" adı verilir. Marksist - sosyalist sistem, aslında mülkiyet kavramını ortadan kaldırmış değildir. Uygulamada mülkiyet - insan ilişkisi sadece şekil değiştirmiştir. Kapitalist düzende üretim araçlarının mülkiyetine kapitalistler sahip iken, Marksist düzende sözde devlet, gerçekte ise bir avuç komünist bürokrat sahip olmaktadır. Bu sebepledir ki, bugün siyaset ilminde bu yeni mülk sahibi bürokratlara, "Yeni Sınıf" adı verilmektedir. Artık ürün (fazla değer), kapitalist düzende, kapitalist tarafından (kâr) olarak alınmakta iken, komünist düzende komünist partinin üyeleri tarafından (maaş) olarak alınmaktadır. Bugün Sovyet Rusya'da bir genel müdür, bir profesör veya general ayda 15.000 ruble (75.000 lira maaş almakta, buna karşılık bir işçi ayda 75 - 100 ruble (375-700) lira, ücret almaktadır. Sonuç şu olmaktadır; kapitalist düzende işçiyi kapitalist sömürürken; komünist (Marksist) düzende ise devlet, yani komünist partisi üyeleri sömürmektedir. İşçi emeğinin değerini, artık ürünü (fazla değerli) alamamaktadır.Dokuz Işıkçı düzende ise bu üretim araçları, işçinin, köylünün, esnafın, memurun tasarrufu ile yapıldığı için, bu fabrikalara, bu makinelere, tasarrufları nispetinde işçi, köylü, esnaf ve memur sahip olacaktır. Bu şekilde servet ve ekonomimiz Türk milletinin bütün fertlerine ait olacaktır. Herkes mutlu ve hür yaşayacaktır. İşçi, köylü, esnaf, memur v.s. fabrikalara sahip olarak, onun mülkiyetini kazanacaktır. Böyle bir sistemde sömürme olamaz, aracılık, vurgunculuk, tefecilik olamaz.Yukarıda kısaca açıklamış bulunduğumuz altı milli teşkilât, mahiyeti itibariyle bir üretim birliğidir. Böylece ülkemizde yeniden altı üretim birliği kurulmuş olacaktır. Bunlar, İşçi Üretim Birliği, Köylü Üretim Birliği, Esnaf Üretim Birliği, Memur Üretim Birliği, Serbest Meslek Mensupları Üretim Birliği ve İşveren Üretim Birliği adını alacaktır. Bu birliklerden her biri yeni mal ve hizmet üretecek, kalkınmamıza katkıda bulunacaktır. Böylece ekonomimizde yeni bir sektör, MİLLÎ SEKTÖR yer alacaktır. Yeniden kurulacak bu Milli Sektör'ün, ekonomimizin diğer iki sektörü, kamu ve özel sektör arasındaki yeri ileride açıklanacaktır.Muhterem Arkadaşlarım,Yukarıda bahsetmiş olduğumuz Milli Teşkilâtlar, bir yandan ekonominin millileştirilmesine hizmet edecek, diğer yandan da kalkınmamızın iç finansmanında kaynak rolü oynayacaktır. Kalkınmanın iç finansman kaynağı sadece bu teşkilâtların yapacağı tasarruflardan ibaret değildir. Bu kaynaklar yanında, bugün sosyal güvenlik kurumu olan Sosyal Sigortalar Emekli Sandığı da yeniden düzenlenerek Toplum Güvenliği Kurumu şeklini alacaktır. Sosyal Sigortalar Kurumu ve Emekli Sandığı, Toplum Güvenliği Kurumu olarak birleştirildikten sonra, altı Milli Teşkilâta mensup olacaktır. Böylece Toplum Güvenliği Kurumu, bütün yurttaşlarımızın sosyal güvenliğini sağlamış olâcak, her çeşit sosyal ve mesleki riskler millileştirilecektir. Diğer taraftan bu Kurum üyelerinden alınacak primlerle büyük bir tasarruf kaynağı halini alacak, bu yolla toplanacak büyük paralar, kalkınmamızın finansmanında kullanılacaktır. İç finansman, dolayısıyla tasarruf kaynağı olarak vergi geliri de kalkınmamızda büyük bir rol oynayacaktır. Vergi geliri kaybına sebep olan vergi kaçakçılığı ile müessir bir şekilde mücadele edilecektir. Bunun için her Üretim Birliği için Satış Ofisleri kurulacak, ülkemizde üretilen mallar bu ofislere satılacağı için, vergi kaçakçılığı önlenmiş olacaktır.

Halim Kaya

16 Ara 2024

Mustafa Çolak’ı birkaç yıl önce Samsun Türk Ocağı’nda dinlemiştim. O zaman Enver Paşa ile İttihat ve Terakki hakkında benim tarafımdan dikkat çeken bilgiler vermiş, dolayısıyla dikkatimi çekmişti.

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

16 Ara 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eki 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 130,65 M - Bugn : 38927

ulkucudunya@ulkucudunya.com