« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

24 Tem

2017

15 Temmuz muhasebesi

Aslı Aydıntaşbaş 01 Ocak 1970

15 Temmuz’un yıldönümünde, Türkiye’nin önünde ciddi bir fırsatın heba edildiğini düşünüyorum.
Bir yıl önce bugün, Türkiye halkı arkaik ve kanlı bir darbe girişimine karşı çıkarak bir destan yazdı. Bu destan, yeni bir devletin inşasına, hepimiz için yeni bir başlangıca vesile olabilirdi.
Olmadı.
15 Temmuz’da kurtardığımız demokrasiyi, 16 Temmuz itibarıyla adım adım kaybettik. Aradan geçen bir yılda Türkiye daha huzurlu ve müreffeh bir ülke olmadı; tam tersine fetret devrine girmiş, kurumları yıpranmış, baskıcı bir rejime dönüştü. O yüzden, belki bundan sonrası için faydası olur diye, sene-i devriyesinde 15 Temmuz’la ilgili bazı saptamalar yapmak istedim:

DARBEYİ SADECE AKP ÖNLEMEDİ: Yıldönümünde 15 Temmuz sanki bir AKP organizasyonuyla engellenmiş gibi ‘öteki Türkiye’ye’ yönelik dışlayıcı bir tavır var. Adalet Yürüyüşü yaptı diye Meclis darbe raporunda CHP’yle FETÖ’yü ilişkilendirme rötuşu gibi ciddiyetsizlikler, bu işi sulandırıyor. Peki siz hiç “Abla biz HDP’liyiz ama o gece köprüdeydik” diyen biriyle tanışmadınız mı? Ben tanıştım. Peki silah kuşanıp o gece sokağa çıkan Atatürkçü emekli asker? O da var. Ömer Halisdemir AKP’li miydi ki? Diyeceğim, iktidarın darbe sanki sadece AKP tarafından engellenmiş gibi bir tavır içinde olması, CHP ve HDP’yi dışlaması, bu günün birlik ve beraberlik günü olmasının önündeki en önemli engel. Selahattin Demirtaş’ı Yenikapı mitingine çağırmadığınız anda, 15 Temmuz’da tek yürek olan bu toplumu ruhen bölmeye başladınız. Daha sonra yapılanları saymıyorum bile...

ORDU DEĞİL BİR KLİK DARBE YAPTI: Darbe, TSK içinde çoğunluğu Gülenhareketiyle ilişkili ya da Balyoz sürecinde onlarla ittifak içine girmiş subaylar tarafından yapıldı. Bunların çoğu, alnı secdeye değdiği için bu iktidar tarafından önü açılan subaylar. İsim isim kim oldukları belli. Arada koordinasyonu da Adil Öksüz ve Kemal Batmaz gibi cemaatle ilintili siviller sağlamış. Ancak bütün bu saydıklarım, Türk ordusunun içinde bir azınlığı temsil ediyor. Yarım milyonluk orduda topu topu 8 bin asker ve subay darbeye katıldı. Haliyle “halk tarafından yenilen darbeci ordu” söylemi yanlış. Genelkurmay başkanı ya da 1. Ordu komutanı darbeye katılmış olsaydı, sonuç bambaşka olurdu. Açıkça konuşalım: Bu Kemalist bir darbe değildi. Darbenin başarısız olmasında polis kadar TSK’nin de rolü oldu.

DÜNYA NEDEN İNANMIYOR: Yurtdışında yaşayan Türkiye uzmanları, 15 Temmuz’la ilgili ısrarla “Bu iş çok karışık”, “Kimin yaptığı belli değil”,“Gülenciler var ama Kemalistler de var” diye bir kampanya yürütüyorlar. Washington’da bilen bilmeyen nakarat gibi aynı lafı tekrarlıyor. Çıldırmamak mümkün değil çünkü ne bir iddianame okumuş, ne araştırma yapmışlar. Oysa artık darbeyle ilgili büyük sırlar kalmadı. Saat saat o gün MİT’te ne oldu, Genelkurmay’da ne oldu, kim hata yaptı, kim bu işlerin önünü açtı, darbeyi yapan Yurtta Sulh Konseyi’nde kim kimdir biliyoruz. Ortada iddianameler, tanıklar, önceden yapılan ihbarlar, taraf değiştirenlerin ifadeleri vs. Üstelik sadece iktidar değil, Kürtler, CHP ve muhalif kesimler de üç aşağı beş yukarı darbeyi kimin yaptığı konusunda aynı görüşte.
Peki neden dünya kamuoyunda kimse bu hükümete inanmıyor? Çünkü darbe sonrası sürecin yönetimi, iletişimi tam anlamıyla bir felaket. Anti-demokratik uygulamalar, KHK’ler, fırsattan istifade sadece darbeciler değil tüm muhalif kesimleri silip süpürme kurnazlığı, iktidarı “haklıyken haksız” duruma düşürdü. Darbe, sahiciydi, ancak daha sonraki sürecin tüm Erdoğan muhaliflerini kapsaması, tüm dünyada soru işareti yarattı. Cemaat de bunu akıllıca kullandı.
Düşünün ki yıllarca cemaate karşı kalem oynatan Ahmet Şık, FETÖ üyeliğinden 8 aydır cezaevinde. Yıllardır cemaate verip veriştiren Hikmet Çetinkaya, Kadri Gürsel Cumhuriyet davasında FETÖ’den yargılanıyor. Buna karşın Balyoz ve Ergenekon davalarının en ateşli savunucusu Reşat Petek, TBMM’deki darbe komisyonunun başında. Hal böyle olunca, Türkiye’nin inandırıcılığı kalmıyor.
Dedim ya, 15 Temmuz, Türkiye’nin önünü açacak, demokrasiyi güçlendirecek büyük bir restorasyon dönemi için fırsat olabilirdi. Olmadı, olamadı.

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 16881

ulkucudunya@ulkucudunya.com