DARBEYE DİRENEN DÜNYADAKİ TEK KADIN SİYASETÇİ !!!!!! MERAL AKŞENER DARBECİ Mİ ?
ABDULKADİR SELVİ - 14 MAYIS 2015- YENİŞAFAK GAZETESİ 01 Ocak 1970
Meral Akşener'i 28 Şubat'ta erkeklerin korkudan bacaklarının titrediği bir dönemde yiğit bir kadın olarak tanıdım.
DYP'de A takımının Tansu Çiller'i sırtından hançerlediği 28 Şubat'ta Meral Akşener, dimdik durmuştu.
Meral Akşener'i DYP'de kadın kolları başkanı olduğu günlerden bugüne kadar ilgiyle takip ettim.
Çünkü o 28 Şubat'ta birçoklarının makam mevki kapmak için asker kapısında esas duruşta beklediği, ”Mehmetçik siyasetçi” imajının geçerli olduğu günlerde, demokrasinin yiğit bir savunucusu ve yüz akı olmuştu.
Refahyol döneminde, askerlerle-Demirel arasında mekik dokuyan 28 Şubat'ın Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel'i görevden almıştı. Alaaddin Yüksel makamı boşaltıp gitmek yerine Demirel'e çıkmış, oradan aldığı destekle askerlere koşmuş ve makamı boşaltmamaya karar vermişti. Emniyet Genel Müdürlüğü'ne atadığı Kemal Çelik görevine başlayamıyordu. Çünkü Alaaddin Yüksel akşam çıkarken makam odasının kapısını kilitliyor ve makamını boşatmıyordu. Bir gece yarısı kapıyı kırdırıp Emniyet Genel Müdürü Kemal Çelik'i makamına oturtan kişi İçişleri Bakanı Meral Akşener'di. AK Parti döneminde ise aynı Alaaddin Yüksel uzun süre Ankara Valiliği yaptı. Yüksel'in vali olduğu günlerde, ”28 Şubat Valisi” üzerinden AK Parti'yi eleştirmiştim.
28 Şubat'ta İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünasan'dı. Askerlerle demokrasinin çanına ot tıkayan, ”EMASYA” anlaşmasını imzalayan müsteşar. Ünüsan, 28 Şubatçılara yakın bir isimdi. 28 Şubat'ın beyinlerinden biri olan Çetin Saner, Ünüsan aracılığıyla Akşener'e, çirkin bir mesaj göndermişti. Çetin Saner'in, ”İleri geri konuşmasın, geldiğimizde İçişleri Bakanlığı önüne koyduğumuz bir yağlı kazığa kendisini oturturuz” mesajını getiren Ünüsan'a, ”Çetin Paşa'ya söyle. Ben tarihçiyim. Kazıklı Voyvoda eşcinseldi” diye karşılık veren yürekli bir kadındı Meral Akşener…
O günler, Başbakan'a Genelkurmay'ı ziyareti sırasında omuz atıldığı günlerdi diyeyim de gerisini siz anlayın.
Meral Akşener, namus ve iffeti üzerinden ağır bir iftira ile karşı karşıya. Bunu sadece Meral Akşener'in maruz kaldığı bir iftira olarak görürsek yanlış yapmış oluruz. Bir takım hesaplaşmalar uğruna insanların namus ve şereflerinin bozuk para gibi harcanmaya çalışıldığı gerçeği ile karşı karşıyayız. En ufak bir eleştiri getiren mi oldu. Onun ya kaseti var, ya hain ya da kripto. Bu zihniyete karşı isyan ediyorum. İnsanların şeref ve haysiyeti bu kadar ucuz, namusları ekran malzemesi yapılacak kadar basit bir şey mi?
Birileri paralelle mücadele adı altında gerçek mücadeleye zarar veriyor. Bu mücadeleyi kirletiyor. Haysiyet cellatlığı yapıyor.
Tek başıma kalsam da bu aşağılık zihniyetle mücadeleme devam edeceğim.
Burada Meral Akşener'i aşan bir durumla karşı karşıyayız. Yargının süratle üstüne gitmesi gereken adli bir olay var. Şantaj-montaj kasetlerini operasyonel bir araç olarak kullanan paralel yapının, bu işin tam merkezinde olduğunu görüyoruz.
Bu konuyu kendisine yakışmayan bir tarzda gündeme getiren Latif Erdoğan, kaset işinden ilk olarak Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil'in söz ettiğini açıkladı. MHP'ye kaset operasyonu yapan, Deniz Baykal'a temennalar çaktıran “Kaset Cemaati”nin bu işlerde mahir olduğunu biliyoruz. Paralel kaset Cemaatinin hedef olarak seçtiği siyasilere, cemaatlere, yargı mensuplarına ve iş dünyasına karşı “Kaset şantajı”nı etkili bir şekilde kullandıkları belli. Ama bunlar cemaat içi hesaplaşmada da bu iğrenç yöntemleri kullanmaktan çekinmemişler.
Başbakanları dinleten Fetullah Gülen'in, aynı zamanda cemaat imamlarının telefonlarını da dinlettiğini öğrenmiştik. Meğerse üretilmiş seks kasetleriyle birbirlerine şantaj yapıyorlarmış. Biz bunları İslam'a hizmet eden bir cemaat biliyorduk. Bu nasıl bir cemaatmiş böyle. Yazık, hem de çok yazık. İkide bir Meral Akşener'den görüş alan paralel medyanın ortaya saçılanlardan sonra yüzünün kızarıp kızarmayacağını merak ediyorum.
Türk yargısı bu duruma sessiz kalamaz. Hem Latif Erdoğan'ın açıklamaları hem Star Gazetesi'nden Nuh Albayrak'ın yazdıkları karşısında savcılar derhal harekete geçmeli. Demek ki bizim yeni haberdar olduğumuz “Kaset” iftirasının bir geçmişi varmış. Paralel yapı ve Emniyet İstihbarat bu işi şimdiye kadar kullanmış. Savcıları buradan göreve davet ediyorum. Zaten Meral Akşener'in suç duyurusu var. Yargı derhal harekete geçip, bu işin üzerine gitmeli. Latif Erdoğan ve Mustafa Yeşil başta olmak üzere adı geçen kişiler sorgulanmalı. Nerede saklanıyorsa saklansın, cemaatin kaset arşivi ortaya çıkarılmalı.
Burada bir cümle de MHP yönetimine edeceğim. Meral Akşener ülkücü hareket içinden gelmiş, Meclis Başkanvekilliği görevine kadar yükselmiş saygın bir kadın. MHP'nin milletvekili. Türkiye'nin önde gelen isimlerinden. Milliyetçi-maneviyatçı kesimde saygın birisi. Birkaç gündür bakıyorum Meral Akşener konusunda MHP'den ses çıkmıyor. Antika arabaları konusunda dahi defalarca açıklama yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sus pus. Siyasetin en çok konuşan isimlerinden olan Oktay Vural'dan tıs yok. MHP, Meral Akşener konusunda neden sessiz kalıyor? Parti içi kıskançlık mı yoksa başka hesapların içindeler mi?
Burada ünlü ünsüz tüm kadınlara bir çağrı yapmak istiyorum. Lütfen Meral Akşener'in arkasında durun. Meral Akşener'e sahip çıktığınızı gösterin. Çünkü bu, Akşener'in şahsında tüm kadınlara karşı yapılmış bir saldırıdır. Zaman, kadınların namus ve iffetleri üzerinden hesaplaşmak isteyenlere karşı tek vücut olma ve dik durma zamanı. Bugün Meral Akşener'i savunmak insanlık borcudur. Meral Akşener'e iftira atmaya kalkışanlara buradan sesleniyorum: O kirli ellerinizi namus ve iffet timsali olan bir kadının üzerinden çekin. Çünkü Meral Akşener'in namusu bizim namusumuzdur.