Hrant `Milli Kuvvetler`dendi
20 Şubat 2007
Uluslararası ilişkiler uzmanı Doç Dr. Emin Gürses, Vatan gazetesinden Devrim Sevimay'a çok tartışılacak açıklamalar yaptı. Gürses'e göre devlet "Batıya karşı tedbir" kararı alınca, Batı Hrant Dink'in tetiçisinin düğmesine bastı. Gürses, Hrant Dink'in Ermeni diasporasını devreden çıkarmaya yönelik gayretleri nedeniyle hedef seçildiğini de söyledi.
Gürses'in bir diğer ilginç iddiası da Ankara'da "genel af" hazırlığının yapıldığı.
İşte, çok konuşulacak röportaj...
* “Güvercin katili”nin şahıs olarak hiçbir önemi yok, ama profili nedir; bu katil nereden bulunmuştur?
Bütün tetikçiler mafyavari bir örgütlenme tarafından yönlendirilirler. Çünkü bir istihbarat biriminin bu tetikçiyi yönlendirmesi çok zordur. Yani yolda bile bulsanız onunla arkadaşlık kurup, yönetmeniz çok zor olur. Ama bu tip ruh sağlığı bozuk insanların mafyavari örgütlenmelere büyük zaafı vardır. Böyle bir örgüte girmeye zaten kendisi can atar bir şeyler yapmaya ve bu da onun kullanılmasının yolunu açar.
* Peki o mafyavari örgütlenmeyle istihbarat biriminin ilişkisi nasıl kurulur?
Zaten istihbarat birimlerinden habersiz mafyavari örgüt olunmaz. Bu tip çekim merkezlerinin olması kontrolü sağlamak açısından bazı istihbarat birimlerinin de işine gelir.
* Bu mafyavari örgütlenmeden Çakıcı, Peker tipi örgütlenmeleri mi anlayalım?
Hayır hayır, ben ille elinde silahlısından söz etmiyorum. Dinci mafya da olur, milliyetçi mafya da... Bu dediğim de böyle bir mafyavarilik. Bunlar çevrelerinde kendilerine tapan insanların olduğu bir örgütlenme kurar, cazibe merkezi yaratırlar. Sonra katılanlar teslimiyet içinde her türlü yönlendirmeyi gözü kapalı kabul ederler.
* Sizce bu katil şu anda ne yaptığını zannediyordur, ona ne söylenmiştir?
Ona mutlaka “Bu bir vatan hainidir, bu adamı öldürmek memlekete hayır getirir” denmiştir. Zaten o da soru bile sormamıştır. O zaten medyadan okuduklarıyla buna bir süredir hazır, bekliyordu herhalde.
* Para karşılığı olmuş olamaz mı?
Para yoktur ama bu tip adamların ihtiyaçları mafyavari örgütlenme tarafından karşılanıyordur.
* Sizce katilden giderek bu örgütlenmelere ulaşılabilir mi, yoksa başına bir şey gelir mi?
Sabancı cinayetini anımsayın. Mustafa Duyar diye birini çıkardılar, “Bu öldürdü” dediler. Suriye’den alıp, cezaevine koydular. Ne zaman ki “Ben savcılığa yeni açıklamalar yapacağım” dedi, Mustafa Duyar o akşam öldürüldü. Oysa zaten Mustafa Duyarlar Sabancı’nın katına kadar çıkmadılar bile. Nitekim Fehriye Erdal falan Susurluk’ta ölen Emniyet Müdürü’nün ekibinden çıktı.
* Peki bu tetikçiye vur talimatı nasıl ulaştırılmıştır?
Talimat vermenize bile gerek yok; zaten hemen hemen hepsine ruhsatsız silahlar dağıtılmış vaziyette. Yeşil ışık yakmak yeter. Şeyh Salih’ten yeşil ışık nasıl alındı? “Bunlar başörtüsüne karşı karar alıyor” dediği anda yeşil ışık yandı zaten.
* Eski İstanbul Ülkü Ocakları İl Başkanı Levent Temiz’in (Temiz’in yanıt hakkı baki) 26 Şubat 2004’te AGOS’un kapısına gidip, “Hrant Dink, bundan sonra bütün öfkemizin ve nefretimizin hedefidir” demesi bir yeşil ışık mı?
Levent Temiz, Amerikan Konsolosluğu’nun peşinden “Gel, bir konuşalım” diye yalvardığı biridir. Ama bunu kabul etmediği için de birçok yerden dışlanmıştır. Ben size bunu bir bilgi olarak söylüyorum. Zaten bu yeşil ışıklar da öyle orta yerde yakılmaz. Temiz’in yaptığının adı eylem.
* Ama işte o eylemdi-bu davaydı derken, “Şeker gibi bir adam”, (bu tüyler ürperten ifade için herkesten özür dileyerek...) “katledilmesi çok önemli biri” haline getirilmedi mi? Burada ince bir işçilik yok mu?
Tamam işte, bu laf çok önemli. Peki kim onun katledilmesi olayını çok önemli bir hale getirdi? Hrant Dink’i öldürtmek için kenarda bekleyenler getirdi. Bakın, bundan üç ay önce “Milli kuvvetlere saldırı olacak” diye açıkça bizi uyardılar.
* Nereden uyardılar?
Bu memleketin “kestanecileri” var, onlar uyarıyor. Kestaneci deyip geçmeyin: İngilizler Meclis-i Mebusan’ı basmaya gidiyor. Karaköy’ü geçiyorlar. Orada kestaneciler var. Biri tezgâhını bırakıp, Galatasaray Postane’sine koşuyor. Postanedekilere “Kemal Paşa’ya telgraf çekin, İngilizler Meclis’i basmaya gidiyor” diyor. Paşa 15. Kolordu Kumandanlığı’na bir yazı yazıyor. Eğer Meclisi Mebusan basılırsa Anadolu’daki tüm İngiliz yetkililer tutuklansın diye talimat veriyor. Kestaneciler maaşla çalışmazlar, gönüllüdürler. Bugün Teşkilat-ı Mahsusa’ya çok atıp tutuyorlar ama onların bugünkü MİT’le falan alakası yoktur. O dönem farklı bir dönemdi. Onların çoğunun bugün mezarları bile belli değildir.
* Peki ne bilgi geldi o “kestaneciler”den size?
Saldırı olacak bilgisi geldi. “Silahlı bir saldırı da olabilir, mesela bir tinerciden gelecek saldırı da olabilir. Dikkatli olun, fazla dışarılarda dolaşmayın” dendi. Bu uyarıdan Emniyet’in de haberi var. Ama görüyoruz ki Dink korunmadı. Ve ilginçtir, bunu belki birçok insan bilmiyor ama Dink milli kuvvetlerdendi.
* Nereden çıkarıyorsunuz bunu?
Sizce neden bu ülkeyi seven bir insan öldürülüyor da, ülkenin yağını balını yediği halde bütün gün bu ülkeye söven insanlara bir tokat bile atılmıyor? Ermenistan’da Meclis basıldı, Demirciyan dahil Başbakan öldürüldü ama dünyada kimse pek bir şey söylemedi. Niye? Çünkü yerine Koçaryan gelecek. Koçaryan kimden talimat alacak? ABD’deki Ermeni lobisinden talimat alacak. Bakın Ermeni lobisi diyorum, Ermeni değil. Biz ne yapıyoruz? Yahudi lobisine para veriyoruz ki, Ermeni lobisini engellesin diye... Ama Yahudi lobisi ne yapıyor? Ermeni lobisine, “Aman dengeli götürelim, para aksın” diyor.
* Bir dakika, biz Yahudi lobisine para mı veriyoruz?
Türkiye Cumhuriyeti açıktan, resmi olarak veriyor. Onların ABD’de araştırma kurumları var. Onlara “Al sana 3-5 milyon dolar, Türkiye’yi tanıt” diyoruz. Adı bu. Ama onlar bu parayla Türkiye aleyhine çalışmaları engelleyeceklerine, gidip Ermeni lobisiyle dengeli götürüyorlar faaliyetlerini. Bu nedenle sonuç alınamıyor.
Gerçek bir yurtseverdi
* Bunların Dink’le ne alakası var?
Dink, Ermeni lobisinin faaliyetlerini perde arkasını gören biriydi ve onlarla da arası iyi değildi. Bildiğim kadarıyla Dink son dönemde önemli çalışmalar içindeydi. Bu meselenin Türkiye’nin üzerinde büyük yük olduğunu söylüyordu ve yükün kaldırılması için de uğraşıyordu. Son bir yıldır böyle bir uğraşısı olduğunu biliyorum.
* Yani bireysel çaba dışında bir şey miydi?
Sadece bireysel değil, devletin kademelerini de uyarıyordu; “şunu şöyle yapmak lazım, bunu böyle yapmak lazım” diye.
* Devletin hangi kademelerini?
Devlet politikalarını belirleyen kademelerini...
* Yani siz, Hrant Dink devlete çalışıyordu mu diyorsunuz?
Hayır hayır, devlete çalışıyordu demiyorum. Yanlış anlaşılmasın. O bir görevli ya da maaşlı falan biri değildi. Kimseye gidip, bana görev verin dememiştir. Tabii şimdi bazıları bana kızacaktır belki de, Hrant’a “Milli kuvvetlerdendi” dediğim için. Ama bu dediğime kızanlar ya cahildir, ya işbirlikçidir. Cahillerse kızmam, işbirlikçilerse de hayırlı olsun derim. Aman maaş almayı ihmal etmesinler, derim. İncitmekten korkacağım tek kişi ailesi ve sevenleridir. Onlar da sakın incinmesinler, Dink’in gerçek bir yurtsever olduğunu söylüyorum.
* Peki niye şimdi açıklıyorsunuz böyle bir şeyi?
Aslında belki de gizli kalması gereken bir şeyi açıklamış oldum. Bunu Hrant Dink için ve bu ülke için yapmamız gerekiyor. Bu oyunu bozmamız gerekiyor. Çünkü bu dumanlı havadan hem dışarıda hem de içeride nemalanmak isteyenler var.
* İçeridekileri az çok biliyoruz da, dışarıda kim var?
Dink’in Diyarbakır’da yaptığı konuşmayı sakın unutmayın. O konuşmaya gelenlerin çoğu PKK’lıydı ve Dink onlara dedi ki, “Ermeni liderlerini emperyalizm kullandı, faturası Ermeni halkına çıktı. Şimdi siz aynı tuzağa düşmeyin.” Bu Hrant Dink’in yaptığı açıklama, emperyalizmin en tehlikeli gördüğü açıklamadır. Hrant Dink, bu açıklamasından sonra emperyalist güçlerin hiç sevmediği bir adam oldu.
* Dink’in devlete gösterdiği yol neydi?
Ermeni meselesinin kontrolünü ABD’nin elinden nasıl alırız; Ermeni lobisini nasıl aşarız, diasporayı nasıl saf dışı ederiz; o bunların derdindeydi. Ermenistan sınır kapısının açılmasını, Ermenistan’la Türkiye’nin işbirliği yapmasını istiyordu. Türkeş’in de Erivan’la bir yakınlaşma politikası vardı. İşte milli kuvvet budur. Mustafa Kemal ne diyor, “Milletin ve memleketin saadeti için uğraşan insan en değerli, birinci sınıf insandır” diyor. Dink bu tanımın içindedir. En azından son bir yıldır böyle bir çabanın içinde olduğunu ben biliyorum.
* Sizce bu konuşmaları yakın arkadaşlarıyla, ailesiyle paylaşmış mıdır?
Sanmıyorum, ama Hrant Dink açık konuşan biriydi. Belki de demiştir.
* Peki o zaman şimdi işin en özüne gelelim: Hrant Dink niye öldürüldü?
Bakın, bir süre önce devlet toplanmış, karar almış; tehdit Batı’dan geliyor, diye. Bu yüzden art arda açıklamalar yapıldı: MİT Müsteşarı çıktı, “Ulus devlet tehlikede” dedi. Başbakan çıktı, adresi gösterdi, “ABD görevini yapmıyor” dedi. Hemen arkasından PKK Koordinatörü, “AB iki yüzlü davranıyor” dedi. Bunlar pay edilmiş açıklamalardı.
* Genelkurmayın payı nerede, o niye susuyor?
O hazırlık peşinde. Genelkurmay bu tehdidi, bu açıklamaları biliyor. Zaten Başbakan’ın cinayetten sonraki ilk açıklaması da böyle bir şeydi. Açık açık söyledi. Çünkü Başbakan’a bir süredir “Devlet tehlikede” diye raporlar gidiyordu.
* 16 ay sonra “Kürt sorunu yoktur” demesi de bundan mı? Seçime yönelik bir slogan değil miydi o?
Hayır, kaldı ki Erdoğan bugünkü manzaraya göre zaten birinci parti olacak. Bir sorunu yok ki...
* Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’in tam da Dink öldürülmeden birkaç saat önce CNN Türk’e yaptığı açıklamalar neydi?
Ankara’da şu anda bir çaba var; herkes bir açılım yapıyor. Artık inisiyatif ele alınsın isteniyor.
* Bunun için gerekirse genel af da mı olsun deniyor?
Deniyor. Görüşmeler devam ediyor. Öcalan’ın açıklamaları da bununla bağlantılıdır. Bölgenin sıkıntıya girdiğini gördüğü için vekillere o mektubu yazdı. Ne de olsa eski istihbaratçı, bilmez mi? Batarsak önce Kürtler batacak, bunu o da biliyor.
* Mehmet Ağar’ın af önerisi de mi bundan?
Ağar da inisiyatifin Ankara’ya taşınması için uğraşıyor. Ağar, bu bağlantının içindedir. O kadarını söyleyebilirim. Öcalan’la da bu konuda üst kademede bir görüşme yapıldı.
* Nerede?
İmralı’da. İlk defa yapılmıyor ki, zamanında da yapılıyordu, ama onlar farklıydı. Böyle karar almak için ilk kez yapıldı. Öcalan da o mektubu yazdı.
* Yani Dink bu konsept değişimine bir yanıt olarak mı öldürüldü?
Evet, Türkiye soykırımcı ilan edilecek. Böylece Türkiye kimseye el kaldıramayacak; dişleri çekilen bir aslan olacak. Çünkü her Kuzey Irak’a parmağını azatsa “Bakın soykırımcı Türkler şimdi de Kürtleri kesiyor” denecek. Ve ABD-İngiltere-İsrail Türkiye’den İran’daki etnik kışkırtmalara birlikte katılmayı, ama Kuzey Irak’a girilmemesini isteyecek.
Dink bayrakla gömülsün
“Hrant Dink’in ölümünün sıradan olmadığını göstermek için mutlaka Hrant’a bayraklı tören yapmamız lazım. Hükümetin çıkıp ’Hrant Dink’i öldürenler müttefik istihbaratları tarafından biliniyor’ demesi lazım. Sorunların çözümü için büyük devlet adım atar. Ve sonra da hükümetin ABD’ye ’Lütfen şu soykırım yasasını geçirin, sizden rica ediyorum’ demesi lazım. Neyin doğru olduğu artık önemli değil, yeter ki bu şantaj dayatmasını atalım üstümüzden.”