Washington-Ankara hattında ne oluyor?
Aslı Aydıntaşbaş 01 Ocak 1970
Abdülkadir Selvi, dün Hürriyet gazetesindeki köşesinde ilginç bir bilgi verdi. ABD, geçmiş IŞİD saldırıları öncesinde olduğu gibi, Ankara’ya detaylı bir istihbarat vermiş. Amerikalılar, IŞİD’in Türkiye’de ‘drone’ (insansız hava aracı) kullanarak İncirlik Üssü ya da Ankara’daki Amerikan elçiliğine yönelik bir saldırı planladığını söylemiş. Türkiye de tedbirlerini alıp hem drone kullanımına kısıtlama getirmiş hem de IŞİD’e karşı çemberi iyice daraltmış.
Bu bilgi bana ilginç geldi. Çünkü Türkiye ve ABD arasındaki nevi şahsına münhasır ilişki biçimini en iyi anlatan örneklerden biri.
Şöyle... Görünüşte Ankara ve ABD, hiç iyi geçinmiyor dersiniz. 1950’li yıllardan beri süregelen dostluk, 15 Temmuz sonrası Washington’ın Fethullah Gülen’in iadesine yanaşmaması yüzünden son derece fırtınalı. ABD’nin Suriye’de YPG’yle kurduğu ilişki de tuz biber ekti. Yorumcular, yarım asırlık ittifakın en çalkantılı günlerini yaşadığımızı söylüyor. Türk basınında, özellikle de iktidara yakın gazetelerde, ABD adeta ‘başdüşman’ gibi her gün manşetlerde. Buna paralel olarak vatandaşlarımızın yüzde 72’si ABD’yi bir ‘tehdit’ olarak görüyor. (Pew Araştırma Merkezi) Amerikan basınında ise gün geçmiyor ki Türkiye aleyhine okkalı bir yazı çıkmasın.
Dedim ya, görünüşte bu iş ‘koptu kopacak’ gibi algılanıyor.
Ancak bu görüntünün arkasında Türk-Amerikan ittifakı iyi-kötü ilerliyor. Kurumsal olarak istihbarat paylaşımı ve askeri işbirliği, her zaman olduğu gibi yoğun. ABD, Avrupa ülkelerinden gelen “Türkiye’yi NATO’dan atalım” fısıltılarının dillendirilmesine bile izin vermiyor. Türkiye’nin zaten NATO’dan çıkma niyeti yok. S-400 alımı ya da İran genelkurmay başkanının ziyareti gibi ara sıra yapılan taktiksel hamleler dışında ‘Batı ittifakı’ denilen yapıya kurumsal anlamda bağlı.
Daha da ötesinde, ABD’nin IŞİD’le mücadele ve Ortadoğu’da racon kesmek için en önemli enstrümanı olan CENTCOM ordusu, göbekten İncirlik’e bağlı. Tüm Türkiye-ABD gerilimine rağmen IŞİD’e karşı bombardıman yapan ve YPG’nin Rakka’ya ilerleyişinin önünü açan Amerikan uçakları, İncirlik’ten kalkıyor.
Türkiye, ABD’den F-16 pilot açığının eğitimi konusunda, Washington ise IŞİD ve ‘terörle mücadele’ konusunda yardım istemekte. Enerji, Ortadoğu’da istikrar, ekonomi gibi sayısız alt başlığı var bu ittifakta.
Diyeceğim; medyadaki ‘saç saça baş başa’ havasına rağmen, Türkiye ve ABD’li yetkililer, kapalı kapılar ardında bir araya geldiklerinde her fırsatta birbirine muhtaç olduklarını telaffuz ediyor.
Geçen haftalarda Türkiye’yi ziyaret eden ABD Savunma Bakanı emekli general Jim Mattis, basında çıkanlara bakılırsa “Türkiye’yle ilişkiyi düzeltmeyi”kafasına koymuş. Amberin Zaman’ın Al-Monitor’da aktardığına göre Mattis, Ankara’nın YPG’yle olan işbirliğine tepkisini yumuşatmak için, “PKK’ye karşı istihbarat paylaşımı” ve üst düzey PKK’lilere karşı nokta atışı ‘suikast’ önermiş.
(Bu iddiayı Türk yetkililere sorduğumda, ABD’nin geçmişte de benzer teklifleri olduğunu, ancak kısıtlı istihbarat paylaşımı ötesinde ABD tarafının samimiyetsiz bulunduğu cevabını aldım.)
Haliyle Türk-Amerikan ilişkisini gazete manşetlerinden değil, satır aralarından okumak lazım. Selvi’nin yazısı bana önemli geldi. Nevi şahsına münhasır bir ilişki bu. İki tarafta da yetkililer, kendi iç kamuoylarına yönelik gaz alan açıklamalar yapıyorlar. Ancak Türk-ABD ittifakının bel kemiği, yani askeri işbirliği, dün olduğu gibi bugün de var.