En şaşırtan dış politika bizimki...
Erol Manisalı 01 Ocak 1970
Dış politikada iki uzman, Ayşe Hiçyemez ile Ahmet Külyutmaz çok üst seviyede tartışıyorlar;
- Rus uçağını düşürdük, Moskova ile savaşın eşiğine neredeyse gelmiştik.
- Yok canım, nerden çıkardın? Başkası bizi kandırarak düşürtmüş, yani kumpas kurmuş, bu sayılmaz.
- Kabahat ABD’de mi yoksa İsrail’de mi?
- Bu tam belli değil, Kuzey Kore bile olabilir, hatta YPG bile.
- Pek anlamadım ya, bu son aylarda biz ABD’nin mi yoksa Rusya’nın mı stratejik ortağıyız?
- Valla bu iş biraz karışık, galiba biz ikisinin de stratejik ortağıyız: ABD ile NATO’da, Rusya ile domates ve gazda.
- Peki, her ikisinin de düşmanı olma olasılığımız yok mu? Suriye’de hem ABD hem de Rus askerleri karşımıza dikilmişler, onlardan izin almadan nefes alamıyoruz. Üstelik her ikisi de PKK’nin yanındalar. PKK bizim stratejik düşmanımız ise, ABD ve Rusya PKK’ye destek veriyorsa biz nasıl hem ABD hem de Rusya’nın stratejik ortağı olabiliriz?
- Şimdi gelelim Barzani’nin Kuzey Irak’ta bağımsız Kürdistan ilanına: Ankara karşı çıkıyor, hatta ortak Bahçeli savaş nedenidir diyor. Affedersin ama bizim Barzani ile ilişkilerimiz güllük gülistanlık değil miydi? Ona her türlü yardımı yaptık, peşmergelerine göz yumduk, bayrağının Ankara ve İstanbul’da dalgalanmasına evet dedik; peki, şimdi neden işler değişti? Adamın bağımsızlık isteği belliydi.
- Canım adamlar ve bakanlar değişince olur böyle şeyler. Davutoğlu’nu gönderince “onun yanlışlarını kapattık”.
- Pek anlamadım ya, Ankara aynı Ankara, hükümet aynı hükümet değil mi? Bir adam giderse işler tersyüz mü edilir?
- Farkında değil misin, iş sadece Kuzey Irak’ta değil, Suriye’de de Esed tekrar Esad olmaya gidiyor, (e) harfi yeniden (a) olursa sakın şaşırıp “Aaaa…” demeyin, bizim dış politikamızda şaşılacak şeylerin sayısı oldukça fazladır. Şaşırtıp kafakola getireceksin ki yumruğu alnının ortasına indiresin. Yalnız onlar değil, biz bile ne yaptığımızı anlamayalım ki kafaları iyice karışsın; adamlar, “Dış politikada böyle bir şey yoktur, bunların ne yapacakları hiç belli değil” diye düşünsünler ki yumruğu rahatça vuralım.
Bak, Kuzey Koreli oğlancık Kim ne sürprizler yapıyor, yalnız Amerika değil Çin bile şaşkın, şaşırtıp indireceksin yumruğu. Önemli olan kafa karıştırmak, içerde, dışarıda hiç fark etmez.
***
Şimdi gelelim Avrupa krizine: Kuzum nedir bu, ABD ve Rusya ile papaz olduk, Avrupa da nasibini alsın diye mi resti çektik?
- Yok valla, pek öyle değil, adamlar ve Merkel gibi kadınlar “Sizde özgürlük yok, gazetecileri içeri atıyorsunuz, Avrupa Konseyi’ni ve AB’yi takmıyorsunuz” diye bizimkilerin işine karışmazlar mı?
Bizimkiler öyle işlerine karışılmasından pek hoşlanmazlar; yok hukukmuş, basın özgürlüğü imiş deyip bizim mahallede ahkâm kesince haklı olarak resti çekmişler.
- Ama biz herkesle restleşe restleşe işi nereye kadar götürürüz? Bizim Avrupa’da 4 milyon insanımız var, onları ateşe atmış olmaz mıyız?
- Ne yapalım ateş olduğu yeri yakar, her koyun kendi bacağından asılır, bizde de 4 milyon Suriyeli var ne olmuş yani?
- Ne yani Merkel’le takas etmeyi mi düşünüyorsun?
- Ne yapalım, onları beslememiz için parayı bastırmazsa Suriyelilerle bizim Avrupalıları takas ederiz.
- Üstelik bizim Avrupa’dakiler de her bayramda, tatilde Türkiye yollarına düşmezler, eziyetten kurtulurlar.
- Bizimkilerin işbirliğine diyecek yok, Özal demişti ama becerememişti, “bir verip üç almak” buna denir. Valla herkesle papaz olup da üstüne üstlük kazanan kimse yoktur.
- Yok canım herkesle papaz olmadık, Yunanlılar 16 adamızı mangalları, topları ve papazları ile işgal ettiler gık bile demedik, iyi komşuluk böyle olur. Önce müzikleri, sonra papazları, en sonunda da askerleri geldi, hoş geldi dedik.
Bugün Atatürk’e kızan kimi tarikatçılar “Keşke Yunan kazansaydı” demiyorlar mı, işte kazanıyorlar. Ege’den başladılar. Tam da 9 Eylül’ü kutlarken değil mi?
- Ha, bir de şu Çağlayan-Sarraf kartını yeniden çıkardı Amerika.
- Ama bizimkiler de “Sen Çağlayan’ı Sarraf’ın yanına alırsan, biz de Çiller’i ithal ederiz” derler sonra...
İç politikada bu kadar şaşırtan uygulamalar olursa, dış politikanın da şaşırması çok normal değil mi?